Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Ahlâkî Alanda Yenilenme İhtiyacı

Kur’an-ı Kerim’de: “..sizi insanlara şâhid olmanız için tam ortada bulunan bir ümmet kıldık” (Bakara, 2/143) âyetinde geçen şâhid sözcüğünün belli başlı anlamlarından birisi de “sorunu çözen kimse” anlamına gelmektedir. Her ne kadar küresel ölçekte ortaya çıkan ahlakla ilgili sorunlar doğrudan Müslüman dünyanın ürettiği sorunlar değilse de, evrensellik iddiasında bulunan bir dini öğretinin mensupları olarak bu sorunlara çözüm bulmak gibi bir sorumluluğumuz vardır. “Bana ne, bu sorunları biz üretmedik, çözümden de sorumlu değiliz” kolaycılığına kaçamayız. İçinden geçtiğimiz modern zamanlarda küresel ölçekte iletişim devriminin de katkılarıyla ahlâkî değerlerde bir yozlaşma ve savrulmanın yaşandığına hep birlikte tanık oluyoruz. Bütün bir dünyada, ahlaki değerlerde meydana gelen bu yozlaşma ve aşınma,  her şeyi mubah sayan bir zihniyetin oluşumuna ortam hazırlıyor. Bu durumun sonuçları, salt yerel kalmıyor, küresel boyutlarda da varlık gösteriyor.

Yaşadığımız yüzyılda küresel ölçekte bireysel veya organize suçlarda bir artış görülüyor.  Özellikle her türlü şiddet ve terör, çocuk istismarı,  insan hakları ihlalleri,  cinsel taciz,  ailelerde parçalanma, yoksulluğun derinleşmesi, beyaz kadın ticareti, savaşlar, etnik ve mezhepsel çatışmalar, gelir dağılımında adaletsizlikler, toplumların sağlığını bozma girişimleri, uyuşturucu madde kullanma, haksız kazanç vb. gibi suç türlerinde artışlar söz konusudur.  Bu nedenle, bugün sadece Müslümanların değil, bütün bir insanlığın yeni bir ahlaki bakış açısına ihtiyacı vardır.

Modern bilim ve teknoloji insan hayatını kolaylaştırmasına rağmen, özgürlük, var oluş ve hayatın anlamı üzerine tatmin edici cevaplar verememiştir.  Bununla da kalmayan modern zihniyet, insanın içindeki ebedilik tutkusunu istismar etmiştir. Yaşadığımız çağda her türlü ahlâki ilkeleri ve toplumsal kuralları bir bariyer olarak algılayan; çalışmayan, üretmeyen sadece eğlenceye ve cinsel yaşama odaklan hedonist yaşam tarzlarına kendisini adayan bir gençlik yetişmektedir. Bunun önüne geçmek için yeni bir ahlakî bakış açısına  ihtiyaç duyulmaktadır. İnsanda Allah’a rağmenliği besleyen ve öte dünya inancını zedeleyen hatta yok sayan bir zihniyetin bakışlarını fizik ötesi evreden buraya, şimdiye ve hali hazıra çevirme ve cenneti dünyaya taşıma anlayışı ahlaki alanda büyük yıkımlar getirmektedir.  Bunun tersine çevrilmesi, insanın buraya, şimdiye ait olmadığını ortaya koyacak ve ebediliği “öte”ye taşımada yol gösterecek yeni bir ahlak anlayışını İslam maneviyatında bulabiliriz.

Sonuç olarak söylemek gerekirse, yaşadığımız dünyada iman ve ahlak arasında denge firarisinin yaşanması, Allah’ı unutmaktan kaynaklanmaktadır. Unutmayalım ki birey ve toplumların hayatında meydana gelen ahlâki çöküntü, toplumların kıyametini zorlamak anlamına gelir. Birey ve toplumlar düştüğü yerden kalkmasını bilmelidir. Yapılması gereken, yeniden iman-ahlak ilişkisine canlılık kazandırmak ve ahlaki değerleri bir yaşam biçimi haline getirmektir.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.