Dr. Faik Özdengül
AHMAK
Meryem oğlu İsa, sanki bir aslan kanını dökmek istiyormuş da ondan kaçıyormuş gibi bir dağa kaçıyordu. Birisi, ardından koşup dedi ki: “ Hayrola peşinde kimse yok, neden böyle kuş gibi kaçıyorsun?” İsa, öyle hızlı koşmaktaydı ki acelesinden cevap bile vermedi. Adam, bir müddet İsa’nın peşinden koştu.
Ardını bırakmayıp bağırdı: “ Allah rızası için bir an olsun dur. Neden kaçıyorsun. Merak ettim. Ardında ne aslan var, ne düşman. Ne bir şeyden korkmana lüzum var, ne bir şeyden ürkmene sebep! O tarafa doğru neden koşuyor, kimden kaçıyorsun a kerem sahibi?”
İsa dedi ki: “ Bir ahmaktan kaçıyorum. Yürü, benim yolumu kesme, kendimi kurtarayım!” adam dedi ki: “ Körün gözlerini, sağırın kulağına açan Mesih sen değil misin? İsa “ Evet, benim” dedi. Adam “gayb afsunlarına me’va olan, o afsunu ölüye okuyunca ölüyü, av bulmuş aslan gibi sıçrayıp dirilten padişah sen değil misin!” dedi.
İsa “ Benim” dedi. Adam dedi ki: “ A güzel yüzlü, topraktan kuşlar yapan sen değil misin?!” İsa. “ Evet benim” dedi. Adam “ Peki, öyleyse ey tertemiz ruh, dilediğini yaparken kimden korkuyorsun? Alemde bu kadar mucizelerin varken senin kullarından olmayan kim?”
İsa dedi ki . “Teni eşsiz örneksiz yaratan, canı ezelden halk eden Allahın tertemiz zatına ant olsun. Onun pak zatiyle sıfatları hakkı için felek bile yenini, yakasını yırtmış, ona aşık olmuştur. O afsunu, o ism-i Azam’ı köre okudum, gözleri açıldı; sağıra okudum, kulakları duydu.
Taş gibi dağa okudum, yarıldı göbeğine kadar hırkasını yırttı! Ölüye okudum dirildi. Hiçbir şey olmayan vücudu bulunmayan şeye okudum, meydana geldi,bir şey oldu! Fakat ahmağın gönlüne yüz binlerce kere okudum, fayda vermedi. Mermer bir kaya kesildi, ona tesir bile temdi. Adeta kuma döndü, ondan bir şey bitmesine imkan yok!”
Adam, “ Allah adının köre, sağıra ölüye tesir edip de ahmağa tesir ermemesinin hikmeti ne? Onlar da illet, bu da illet. Neden onlara tesir ediyor da buna tesir etmiyor?” dedi. İsa dedi ki. “ Ahmaklık, Allah kahrıdır. Hastalık, körlük, kahır değildir, bir iptiladır. İptila, acınacak bir illettir, ona kul da acır, Allah da.
Fakat ahmaklık öyle bir illettir ki ahmağa da mazarrat verir, onunla konuşana da! Ahmağa vurulan dağ, Allah mührüdür. Ona bir çare bulmanın imkanı yok!”
İsa nasıl kaçtıysa sen de ahmaktan kaç! Ahmakla sohbet, nice kanlar döktü! Hava,suyu yavaş, yavaş çeker, alır ya ahmak da dininizi böyle çalar, böyle alır işte.Mesnevi. III.2570-2595.
Ahmak için TDK sözlükte şöyle yazılır: Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, aptal.
Aklı kullanmak nedir o zaman?
Elindeki bir çekici kullanmak, çivi çakmak içindir, bir başkasının kafasına vurmak ahmaklıktır. Kalemle yazmak akıllılık, onu ısırmak ve yemek ahmaklık. Göz ibret almak içindir, bakılmaması gereken yerlere bakmak ahmaklıktır. Dil hikmeti seslendirmek için, dedikodu ahmaklık.
Akıl ne için?
Bir hasta aklını kullanabilirse aklı onu doktora ulaştırır. İlim talibi aklını kullanabilirse aklı onu bir üstada çeker götürür. Kapısı kırılanın aklı marangoz arar.
O zaman asıl akıllı bütün ihtiyaçlarını kendi çözmeye çalışan değil, çözecek olanı bulandır. Akıl akıldan üstündür zira. Halk arasında şöyle derler: Akıllı tavuk civcivleri horoza güttürür. Her şeyi bizzat kendisi yapan değil yaptıran daha akıllıdır. Asıl güç odakları görünmeyenler, görünürdekilerin de arkasında olanlardır. O yüzden en büyük akıl Külli Akıldır. En güçlü ve en akıllı, en arkada kim varsa odur.
O zaman şöyle diyebiliriz:
Asıl akıllı bütün ihtiyaçların karşılayıcısı olan Allah'ı arayandır. Ahmaksa aklını kullanamayıp Allah'tan yoksun kalan budaladır.
Bir ahmağın bize vereceği en büyük zarar budur. Bizi Allah'tan uzaklaştırmak.
Hikayenin ilerleyen kısımlarında ahmaklığa örnek olsun diye Sebe halkından bahseder Mevlana ve şöyle der: Ahmak da eğreti malı kendisinin sanır da onun üstüne titrer.Mesnevi.III. 2639
İnsanı ne ahmak yapar? Hangi düşünce ve davranışın sonucudur bu? Hikayeye bakılırsa cevabı şu:
Bize emanet edilenleri sahiplenmek.
Nelere sahibiz ve bunların ne kadarı bizim ve hangileri emanet?
Bu soruyu şöyle sormalı sanki asıl: Sahip olduğumuzu düşündüklerimizin hangisi emanet değil?
Benim aklıma bir şey gelmiyor. Emanet olmayan ne var? Ömür mü? Sağlık mı? Mal mı? Evlatlar mı? Bedenlerimiz?
Peki o zaman yaşamak denilen şey bir bakıma emaneti sahibine geri götürme işi mi?
Ondan mı yaşadığımız acı, hem bizde olan hem de bizim olmayan şeyler yüzünden mi?
Endişeye mahal yok, bize verilen emanetlerle kazanıp, bizim yapacağımız başka bir hayat var.
Hadi şimdi akıllılardan olup bunun yolunu arayalım. Aklımız bizi akıllılardan etsin.
Yine bunlara: «İnsanların inandıkları gibi inanın.» dendiği zaman: «Biz de o budalaların inandıkları gibi mi inanalım?» derler. Doğrusu budala kendileridir, fakat bilmezler.Bakara Suresi.13.