AK Parti'yi işgal girişimi davası

AK Parti'yi işgal girişimi davası

Tutuklu sanıklardan üsteğmen Dikencik: - "Alay komutanına 'halk üzerimize geliyor kesinlikle gidiyorum' dedim. Kendisi de bana 'Kesinlikle ayrılma, Ne olursa olsun dönme. Üzerinize kim geliyorsa hepsine ateş edin' dedi. Emrinin kanunsuz olduğunu, ne olurs

İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında AK Parti İstanbul İl Başkanlığını işgal girişimine katıldığı iddiasıyla yargılanan sanıklardan üsteğmen Muzaffer Dikencik, olayın farklı olduğunu öğrendikten sonra alay komutanı Sadık Cebeci’yi arayarak ayrılacaklarını söylediğini belirterek, "Kendisi de bana, 'Kesinlikle ayrılma, ne olursa olsun dönme. Üzerinize kim geliyorsa hepsine ateş edin' dedi. Emrinin kanunsuz olduğunu, ne olursa olsun bu emri yerine getirmeyeceğimi söyledim." dedi.

Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumları karşısında yapılan binadaki salonda İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşma, tutuklu sanıkların savunmalarıyla sürüyor.

Tutuklu sanıklardan Muzaffer Dikencik, 47. Motorlu Piyade Alayı 2. Motorlu Piyade Taburu 5. Bölükte Üsteğmen rütbesi ile bölük komutanı olduğunu anlatarak, 15 Temmuz’da saat 14.00 sıralarında alay komutanının "Koktod" kuruluşunu denetleyeceği yönünde emir aldıklarını, kendilerinin de alay binasının karşısında içtima alanında "Koktod" düzeni aldıklarını söyledi.

Saat 14.30 sıralarında alay komutanı Sadık Cebeci’nin bütün birlikleri denetlediğini, ayrıca tüm birlik komutanlarını toplayarak saat 00.00'a kadar kimsenin birliğini terk etmemesi gerektiğini söylediğini anlatan Dikencik, akşam 20.00 sıralarında tabur komutanı yarbay Recep Karaçam’ın içtima alanında toplanmalarını söylediğini, bunun üzerine içtima alanında toplandıklarını ifade etti.

Dikencik, bölük komutanları olarak Recep Karaçam’ın yanına gittiklerini Karaçam’ın emriyle iki şarjör mühimmat aldıklarını ve bu mühimmatları dağıttıklarını, daha sonra alay komutanı Sadık Cebeci’nin odasına gittiklerini, bu oda da daha önce hiç görmediği çeşitli rütbelerden 15 kadar subay gördüğünü bildirdi.

- "Bölüğümün başına 5 harbiyeli subay getirildi"

Burada alay komutanının, "İstanbul da çeşitli yerlerde terör saldırıları olacağı yönünde duyumlar aldıklarını, kendilerinin de güvenlik güçlerine destek vermek için hazırlık yaptıklarını söylediğini" aktaran Dikencik, kollara ayrıldıklarını ve kendi bölüğünün başına 5 tane harbiyeli subayın verildiğini dile getirdi.

Dikencik, alay komutanı Cebeci’nin bu subaylardan binbaşı Faruk Şimşek’e, "5. bölüğü bundan sonra sen emir komuta edeceksin" dediğine dikkati çekerek, onun emir ve komutasında 60 er, erbaş, 11 bölük personeli ile birlikte 5 harbiyeli subayla AK Parti İl Binasına gittiklerini aktardı.

- "Güvenlik personeli aynı sertlikte cevap verdi"

Binanın önüne geldiklerinde özel güvenlik personeline ve polise binaya güvenlik nedeniyle geldiklerini söylediğini belirten Dikencik, daha sonra binanın içine giren Faruk binbaşının buradaki görevlilere "5 dakika içerisinde binayı boşaltmalısınız" dediğini söyledi. Buradaki görevlinin de aynı sertlikle cevap vererek "buranın terörle ne alakası var?" deyip binayı boşaltmayacağını söylediğine işaret eden Dikencik, daha sonra dışarı çıktıklarını ifade etti.

Dikencik, insanların bina önünde toplanmaya başladığını anlatarak, "Bir tane amca geldi ‘ne işiniz var burada oğlum’ dedi. Ben de burayı korumaya geldik, görev verdiler, emniyetini alıyoruz’ dedim. O da ‘burayı kuşatıyor musunuz, askerin ne işi var dışarıda?’ dedi. Bazı vatandaşlar da bu sırada ‘asker kışlaya’ diyordu." ifadelerini kullandı.

Ortada herhangi bir olay yokken binbaşı Faruk Şimşek’in havaya ateş ettiğini dile getiren Dikencik, şöyle devam etti:

"Ben de yanına koştum, normalde bir üst rütbeliye asla hitap edilmeyecek sertlikle 'kesilinlikle ateş etmemesi gerektiğini, ateş ederek halkı kışkırttığını' anlattım ve burada bırakmayarak araçtan megafonu istedim ve askerlerime megafonla 'emir komuta bende hiçbir suretle ateş edilmemesini, benden başka kimseden emir alınmaması' emrini verdim. Faruk binbaşı da bunun üzerine bana sert bir şekilde baktı ama ben umursamadım."

- "Faruk denen binbaşı, yerinizde kalın dedi"

Dikencik, sanıklardan astsubay Ali Aydoğan’ın bir süre sonra yanına gelerek bir haber gösterdiğini, haberde ordu komutanının "askerlerin kışlaya dönmesini" isteyen mesajının yer aldığını gördüğünü bildirerek, "Onu görünce şok oldum, kandırıldığımızı anladım. Kuşatmaya gittiğimiz izlenimi uyandı bende ve ben tereddüt etmeden Ali Astsubaya derhal bütün askerleri toplayarak, yan tarafa getirmesi emrini verdim. 'Ne olursa olsun kimsenin emrini dinleme' dedim. Faruk denen binbaşı ise 'yerinizde kalın nereye gidiyorsunuz?' dedi.” ifadelerini kullandı.

İl binası önündeki kalabalıkların arasından sonradan AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk olduğunu öğrendiği takım elbiseli bir kişinin geçmeye çalıştığını anlatan Dikencik, "Ona, 'İl başkanıyla görüşmem lazım, burada olmamamız lazımdı' dedim. O da 'hadi gidelim' dedi. Faruk binbaşı, burada önümüzü kesti ve 'nereye gidiyorsunuz' dedi. Ben de 'burada başka birşey oluyor, bu olayın içinde olamayız' dedim. Metin Külünk, önümden geçti sonra yetiştim. Yukarı kata çıktım. Daha sonra İl Başkanı Selim Temurci Bey’in kim olduğunu anlamadım birilerine baktım. O da bana 'hayırdır ne yapıyorsunuz?' dedi. Ben de 'Az önce kasti bir şekilde buraya sokulduğumuzu anladım, sizden yardım istemeye geldim. Kimse zarar görmesin diye bizi tahliye edin' dedim." diye konuştu.

Dikencik, o sırada özel kalemdeki bir kadının oturmasını istediğini ve kendisine "siz doğru olanı yapıyorsunuz, sizin buradan gitmenizi sağlayacağız" dediğini kaydederek, "Başkan bey, benim iyi niyetli olduğunu anladı ve yardımcı olacağını söyledi." dedi.

Daha sonra aşağı indiğini belirten Dikencik, oraya geldiğinde binbaşı Faruk Şimşek’e "buradan gidiyorum" diyerek alay komutanı Cebeci’yi araması gerektiğini söylediğini aktardı.

- "Üzerinize kim geliyorsa hepsine ateş edin"

Şimşek’in aramaması üzerine kendisinin Cebeci’yi aradığını dile getiren Dikencik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O saatten sonra yaşanacak her şeyi göze almıştım. Alay komutanına 'halk üzerimize geliyor, kesinlikle gidiyorum.' dedim. Kendisi de bana 'Kesinlikle ayrılma. Ne olursa olsun dönme. Üzerinize kim geliyorsa hepsine ateş edin.' dedi. Kanunsuz emre itaat etmemem gerektiğini biliyordum ve kendisine, emrinin kanunsuz olduğunu ne olursa olsun bu emri yerine getirmeyeceğimi söyledim. O da 'Ben sana ne diyorsam onu yap' diye bağırdı."

Dikencik, telefonu kapattıktan sonra vatandaşlara dönerek üzerindeki silahı çıkarıp böyle bir eylemin içinde olmayacağını göstermek için üzerindeki kamuflajı çıkardığını, çıkarmakta zorlandığı gömleğini de yırtarak attığını anlattı.

Ardından Metin Külünk’ün yanına gittiğini belirten Dikencik, kendisine alay komutanının verdiği emri söyledikten sonra ne pahasına olursa itaat etmeyeceğini söylediğini aktararak, askeri çıkartmak için rütbesinin sökülmesi dahil her şeyi göze aldığını söylediğini belirtti. Külünk’ün kendisine teşekkür ettiğini ve bir birlerine sarıldıklarını, Külünk’ün kendisini alnından öptüğünü savunan Dikencik, "Metin Bey'e, 'askerleri hemen çıkarmamız lazım, bize koridor oluşturun çıkayım' dedim. O da megafonu aldı 'bu çocuklar kandırılmışlar' gibi şeyler söyledi. Ondan sonra halk koridor oluşturdu." dedi.

Gelen otobüslerle birliğe döndüğünü belirten Dikencik, daha sonra alay komutanı ile görüşmek için odasına gittiğini anlattı. Dikencik, odasında albay Cebeci’ye "ateş edin emrini verenlerden biri sizsiniz" dediğini aktararak, Cebeci’nin de kendisine "ateş etmeyecektin de ne yapaktın?" dediğini söyledi.

Görüşmeyi cep telefonuyla kaydettiğini vurgulayan Dikencik, söz konusu konuşmayı personeline de anlattığını dile getirdi.

- "Binbaşının güvenlik görevlileriyle tartıştığına şahit oldum"

Astsubay Ali Aydoğan da bağlı bulunduğu birlikte 15 Temmuz günü öncesinde herhangi bir toplantının yapılmadığını iddia etti.

Alayın devir teslim töreni için hazırlandıklarını anlatan Aydoğan, "Akşam saat 20.00 sıralarında tabur komutanlığından askeri personele 'Mühimmatları alın' emri geldi. Muzaffer Üsteğmen 'Neden mühimmat alıyorsunuz' diye, sitem etti. Ben de kendisine tabur komutanın emir verdiğini söyledim." diye konuştu.

Kışladan çıktıktan sonra yol boyunca herhangi bir anormal durumla karşılaşmadığına işaret eden Aydoğan, "AK Parti il binasına gittiğimizde ancak nereye geldiğimizi anladım. Burada 4 kola ayrıldık. Faruk Binbaşı'nın binanın güvenliğini sağlama yönünde emirler verdiğini ve güvenlik görevlileriyle tartıştığına şahit oldum." ifadelerini kullandı.

Tutuklu sanıklardan Binbaşı Faruk Şimşek’in havaya ateş ettiğini gördüğünü ifade eden Aydoğan, şöyle devam etti:

"Olaylara müteakiben Muzaffer Üsteğmen, emir komutanın kendisinde olduğunu belirterek 'Hiçbir şekilde ateş etmeyin' emrini verdi. Bu sırada, halkın tepkisini görünce telefonundan haberlere baktım. İnternet erişimi sınırlıydı. Kuvvet komutanlığından askerleri personele kışla dışına çıkmamaları yönünde emir verildiğini okudum. Haberlerde 'hain darbe girişimi' olduğu yazılıydı."

- "Rütbeli askeri kıyafet giysem size emir verebilir miyim?"

Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk'ün "Bölüğün tek astsubayısın. Ben dışarından yarbay, albay rütbesi olan kıyafet alsam ve birliğe girsem, 'emir komuta bende' diyerek size emir verebilir miyim?" sorusuna Aydoğan, "Böyle bir şey ancak birlik komutanın emriyle olur" yanıtını verdi.

Öztürk'ün "Yazılı emir veya atama yazısının olması gerekmez mi?" sorusu üzerine, Aydoğan, "Birlik komutanın sözlü emriyle görevlendirme yapılabilir" dedi.

Duruşma, diğer sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı