Adem Alemdar
Akören Dergisi ve Muzaffer Tulukcu
Her insanın doğduğu, büyüdüğü yere özlemi olur. Çünkü doğulan yerde doyulmayabilir, gurbete gidilebilir. Bir şekilde ayrı kalınabilir. Önemli olan, aradan ne kadar sene geçse de doğduğun yerle irtibatı sürdürmek, baba dostlarıyla görüşebilmektir
Muzaffer Tulukçuyu yaklaşık 10 yıldır tanırım. Gençlik ve Spor İl Müdür Muaviniyken pek çok kişinin olduğu gibi bizim de ilgili işlerimizin neticelenmesine yardımcı olurdu. Emekli olduktan sonra da boş durmadı, çeşitli sivil girişimlerde karşımıza çıktı.
Memleket Gazetesini kurduğumuzda taşraya, yani ilçelere diğer gazetelerden çok daha fazla önem vermeye niyetlendik. Bu sebeple çok kısa bir sürede pek çok ilçede temsilciliğimizi faaliyete geçirdik. Akören, belki küçük oluşundan, belki de potansiyelinin görülememesinden ötürü öncelikli ilçelerimizden değildi
Bir gün Akören Dergisi geldi önüme. Daha önce de görmüştüm, ama uzun boylu inceleme fırsatım olmamıştı. Başladım okumaya. Birkaç saat elimden bırakamadım dergiyi. O kadar ayrıntılı bir şekilde anlatılıyordu ki her şey, benzeri yok bu derginin dedim içimden. Okumak ve içimden tebrik etmekle kalmadım, telefona sarıldım. Muzaffer Bey çıktı karşıma. Epeyce konuştuktan sonra, Memlekette de birlikte çalışmak istediğimi belirttim. Gerek yazılarınızla, gerek o ilginç ve güzel haberlerinizle Akören Temsilciliğimizi üstlenir misiniz? dedim. Hemen olur demedi. Birkaç gün sonra görüştüğümüzde teklifimizi kabul etti, sağ olsun. Birlikte Akörene gidip pek çok ziyarette de bulunduk. Şu ana kadar yüze yakın Akören haberi, onun sayesinde okurlarımıza ulaştı. Sadece Akörene değil, dışarıdaki Akörenlilere de özlemini çektikleri memleketlerinden haber veriyorduk
Bizim gazetede yapmaya çalıştığımız ve kısa bir zaman diliminde yayına hazırlamak zorunda olduğumuz bu haberlerin çok daha genişi, tüm ayrıntılarıyla Akören Dergisiyle dünyanın dört bir yanına dağılıyordu. Bu en büyük bahtiyarlıktı.
Dün Ticaret Odası Konferans Salonunda Akören Dergisinin 4. yıl programı vardı. Salon Akörenlilerle doluydu. Ben de orada hısımlarımız olduğu için kendimi çok yabancı saymadım doğrusu.
Generallikten emekli olduktan sonra, Türkiyenin en uzun süreli Devlet Bakanı olan Abdullah Tenekeci (7 yıl 2 ay), İçeri Çumralı olmasına rağmen kendisini Akörenli gibi gördüğünü söyleyen Haydar Koyuncu ve isimlerini sayamayacağım kadar çok sayıda Akörenli bir aradaydı. Akören Dergisi yayın kurulu, her yıl olduğu gibi bu yıl da ikisi iş dünyasından, ikisi siyaset ve bürokrasi aleminden olmak üzere dört kişiye plaket verdi. 80 yaşına gelmiş, ama hala genç bir delikanlı gibi hızlı hareket eden Abdullah Tenekeci, salondakilerden uzun ve kuvvetli alkış alınca çok mutlu olmuştur zannımca. Yıllarını memleketine, milletine hizmete adadıktan sonra, hala tertemiz kalabilmek ve sevilebilmekten başka ne isteyebilir ki insan
Akören Dergisi, eşini görmediğim güzellikte bir formatla hazırlanıyor. Ele aldığı kişilerin anasına, babasına, öğretmenine varana dek ayrıntıya giriyor. Falanca Fatma ananın oğlu feşmekanca Mehmetin kızı filan Ayşe, falanların Hüseyinin kızı feşmekanca Ahmetin oğlu Fatihle evlendi gibi
Hele o tarihi resimler yok mu, insanı düşündüren, yerine göre güldürüp yerine göre ağlatan
Muzaffer Beye buradan huzurunuzda söylemeliyim ki, tarihe kayıt düşüyor. Çok ama çok büyük bir hizmete imza atıyor, hem Akören için hem de Konya için. Akörenlilere de diyorum ki, bu güzel girişimi elinizden geldiğince destekleyin.
Keşke her ilçeden bir Muzaffer Tulukçu çıksa.
Nice yıllara