Prof. Dr. Ali Akpınar
Allah şımaranları sevmez!
Kullukta gevşeklik göstermeyiniz! Allah şımaranları sevmez!
Yer Medine. Hicretten sonra Müslümanlar rahata ermişler. Sıkıntılı günler gerilerde kalmıştır. Bu durum bazı Müslümanlarda rehavete sebep olmuş. Bazıları, biz peygamberimizle beraber olacağız diye tarlamızı, bağımızı bahçemizi ihmal ettik, şimdi Müslüman kardeşlerimizin sayısı çoğaldı, onlar nasıl olsa peygamberle beraberler, yapılması gerekenleri yapmaktadırlar. Bizler de biraz ihmal ettiğimiz dünya işlerine ağırlık verelim, gibisinden sözler söylemişler. Yani onlar, ibadet ve taatli Müslümanlık günlerini belli zamanlara tahsis etmeye, daha önceden yaptıklarıyla yetinmeye kalkmışlar… Bunun üzerine Yüce Rabbimiz şu ayeti ile onları uyarmış:
İnananların gönüllerinin Allah'ı anması ve O'ndan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı; çoğu, yoldan çıkmış kimselerdir. 57 Hadîd 16.
Ayette uyarılanlar, müminlerdir. Onlar iman ve imanın gereği Salih amel konusunda gevşeklik gösterdikleri için uyarılmışlardır. Onlara bu uyarı kitap ehlinin içerisine düştükleri hatalı durum hatırlatılarak yapılmıştır. Kitap ehli, kendilerine peygamberin gönderilip kitap inmesinin ardından gevşemeye başlamışlar, Allah’ın ayetlerini arkalarına atmaya, onları unutmaya, hatta onların lafzını ve yorumlarını tahrif etmeye, ibadet ve taatlerini terk etmeye kalkmışlardı. Vahyin gelmesinin ardından uzun bir zamanın geçmesi, onların kalplerinin katılaşmasına sebep olmuştur. Onlar da önceki ataları yahut daha önce yaptıkları Salih amellerle övünmeye ve onlarla avunmaya başlamışlardı. Oysa uzun zamanların geçmesi vahiy kaynaklı hakikatleri eskitmez. Zira vahye dayanan gerçekler, her zaman taze ve canlıdır. Çünkü onların sahibi, ölümsüz olan ve her şeye hayat veren Yüce Allah’tır. Eskiyip bayatlayan katılaşan kalplerdir.
Mübarek Ramazan ayı gerilerde kaldı, onda oruçlar tuttuk, namazlar kıldık, camilere devam ettik, infaklar yaptık, mümin kardeşlerimizi hatırladık, onlarla kaynaştık, günahları mümkün mertebe terk ettik. Ve bayrama eriştik.
Bu durum, asla bizi rehavete sevk etmemeli, hele hele eski günahlı günlerimize döndürmemeli. Zira Müslüman, bu imtihan dünyasında hep hazırol konumundadır, Yüce Allah’ın huzurunda esas duruşunu muhafaza etmeye gayret etmelidir.
Müslümanın ibadetten muaf olacağı rahat hayatı, Ey ruhunu kötü tutkulardan arındırmış ve doyuma erliş olan nefis! Sen Raabbinden, Rabbin de senden razı ve hoşnut olarak O’na dön, hoşnut olduğum kullarımın arasına katıl ve cennetime gir(89 Fecr 27-30) şeklinderahat komutunu aldığı andan itibaren cennette olacaktır.