Mustafa Yiğit
Allah’ın nazarıyla bakmak yeryüzüne…
Mevlana Celaleddin Rumi, Allah’a kavuşmayı Şeb-i Arus olarak nitelendiriyor…
Bir düğün şenliğidir onun için Allah’a kavuşmak…
O hayatı boyunca Rubailer yazdığı, sözler söylediği, semâlarla ifade ettiği o büyük aşkına kavuşmayı böyle tanımlamıştır…
Onun hayatının bütün özeti “aşk”tır… Allah aşkı…
Onun için aşk “bilmek” değil, “olmak”tır…
Allah’a ulaşmanın en önemli vasıtasıdır aşk…
“Olma”nın yolu da Allah’a yakın olmaktan geçer…
Bunun için de insan farklı evrelerden meydana gelen bir içsel dönüşüm geçirmelidir…
Mevlana bu içsel dönüşümü: Hamdım, pişdim, yandım… şeklinde özetler…
Hayat maceramız bu üç merhaleden oluşur ona göre…
Kimilerimiz hamken bu hayata veda ederiz, kimilerimiz pişme aşamasında, çok azımızsa Allah aşkı ile yanma merhalesine kavuşabiliriz…
O aşkın farklı farklı boyutları olduğunu söyler…
Aşıktan aşığa ve maşuktan maşuğa değişir aşkın halleri ve yüceliği de Mevlana’ya göre..
Mevlana bunu şöyle anlatır “ Onsekiz bin alemde herkes, bir şeyi sever, bir şeye aşıktır. Her aşığın yüceliği, sevgisinin yüceliği miktarıncadır. Kimin sevgilisi daha latifse, daha zarise, özü daha yüceyse, aşğı da daha azizdir.”
Peki Mevlana’ya göre beşeri aşk yok mudur?
Tabii ki vardır..
Ona göre aşık ister beşeri olsun ister manevi olsun bizi en büyük aşka götürecek enerjiyi içinde barındırır…
Bu yüzden Mevlana beşeri aşkın bizi Allah aşkına götürecek en önemli deneyimlerden biri olduğunu, onun ilahi zerrelerden oluştuğunu söyler…
Beşeri aşk bir kılavuzdur, bir rehberdir bu nedenle…
Ancak Ona göre beşeri aşk ilahi aşka her zaman dönüşmez ve geçicidir…
Bu yüzden O eserlerinde yeryüzünü yaratan “aşk”a daha çok yer verir.
Sadece insan değil, tüm yaratılmışlar Allah’a aşıktır…
Her şey O’na doğru hareket eder, adeta bir sema şeklinde, O’na koşar…
Güneşin etrafındaki gezegenler de, ışığın etrafında dönen ateş böcekleri de aynı minvalde hareket ederler, O’na koşarlar…
İlahi Aşk gözümüze indirilen dünyevi perdeyi açar ve manevi alemleri gözümüzün önüne serer…
Gönül gözümüzü açan işte bu aşktır..
Her yaratılmışa bu gözle bakmaya başlarsak yaradılışın sırrını da çözeriz…
Dünyada her şeyin aşkla yaratıldığını görebilmek de bu gözle bakmaya bağlıdır…
Aşkla bakmak, Allah’ın nazarıyla bakmaktır çünkü yeryüzüne..
Mevlana Celaleddin Rumi’nin hayatı da eserleri de, semâları da bize bunu öğütler..