Anadolu'nun kökenine dair birçok efsane bulunmakta. Bu efsanelerden biri de Kızılcahamam'ın Taşlıca Köyü'nde yer alan "Kırmızı Ebe" efsanesidir. Efsaneye göre, Anadolu isminin kökeni Taşlıca Köyü'ndeki Ayran Taşı ve Kırmızı Ebe'den gelmektedir. Efsane, Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı Alaeddin Keykubad'ın Başköy Rum Kalesi'ni fethetmek üzere yola çıktığı sırada Kızılcahamam sınırları içerisindeki Taşlıca Köyü'ne uğramasıyla başlar.

Alaeddin Keykubad ve askerleri, köyde Kırmızı Ebe ve oğlu Oruç Gazi tarafından karşılanır. Kırmızı Ebe, askerleri yeni hazırlanmış ayranla ikram eder. İlginç bir şekilde, ayran taş oluktan bir türlü bitmez ve askerler "Doldurun Gazilerim", "Doldur Ana", "Doldurun Yavrularım" şeklinde bir diyalog yaşar. Bu diyalogun ardından Rum diyarı olarak bilinen bölgeler zamanla "Anadolu" olarak adlandırılır.

Taşlıca Köyü'nden Gelen Bilgiler

Taşlıca köyü sakinlerinden Ali İhsan Gökmen, efsaneyi şu şekilde özetliyor: "Kırmızı Ebe, Alaeddin Keykubad döneminde yaşamış ve bu topraklara Anadolu isminin verilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Efsaneye göre, ayran taşının yanına gelip susuzluklarını gideren askerler ayranın bitmediğini görünce 'ana dolu' diyerek bu bölgeye Anadolu isminin verilmesini sağlamıştır. Alaeddin Keykubad, Kırmızı Ebe'ye bu dileği karşılığında bölgedeki toprakları vakıf olarak vermiştir."

Kırmızı Ebe'nin Kültürel Önemi

Türk Kadınları Kültür Derneği üyesi Yazar Elçin Ödemiş, Kırmızı Ebe'nin Türk kadınının simgesi olduğunu belirtiyor. Ödemiş, "Kırmızı Ebe, Türk töresini ve geleneğini yaşatan bir figürdür. Anadolu'ya adını veren efsaneler arasında önemli bir yer tutar. Türkiye'de Kızılcahamam'daki bu hikaye, Kırmızı Ebe'nin kültürel önemini ortaya koymaktadır." şeklinde konuşuyor.

Ödemiş ayrıca, Kırmızı Ebe'nin Baciyan-i Rum teşkilatının bir parçası olduğunu ve bu teşkilatın Türk kadınlarının sosyal ve kültürel rollerini vurguladığını belirtiyor. "Kırmızı Ebe, Türk kadınının misafirperverliğini ve toplum içindeki aktif rolünü simgeler. Ayran hikayesi, bereketi temsil ederken aynı zamanda Türk İslam Kültürü'nde okumanın ve duanın önemini de anlatır" diyor.