Salih Sedat Ersöz

Salih Sedat Ersöz

Annem de gitti yetim ve öksüz kaldık

Merhum babacığımın vefatından 53 gün sonra annemizi de ebediyete uğurladık.

Babamın vefatı annemi çok daha fazla sarstı. Babamdan sonra hayata küstü adeta…

Halbuki annem hayata çok bağlı bir kadındı. Buna rağmen babamın vefatından sonra onun için de hayat bitmişti.

Kolay değil, tam 72 yıllık bir evlilik hayatı… 72 yıl boyunca aynı yastığa baş koyduğu hacısını yitirmişti.

Gece gündüz dilinde hep hacım, hacım kelimeleri dolaştı durdu.

“Yakında ben de gideceğim. Babanız beni çağırıyor” diyordu. “Babanızı rüyamda gördüm. Bana, sabret hacı vakit yakın dedi” diyordu.

Bu sarsıntıyı ve derinden duyduğu büyük üzüntüyü daha fazla taşıyamadı. Zaten hasta olan kalbi bu ağırlığa daha fazla dayanamadı.

Son bir hafta bizde kaldı. Bizde iken biraz daralması geldiği için hastaneye götürdük. Bir gece hastanede kaldı ve eve geri döndü. 3-5 saat sonra tekrar daralması oldu. Bu defa başka hastaneye götürdük. Orda da bir gece kaldı.

Hastanede olmasına rağmen sağlığı gayet iyi görünüyordu. Akşam acıkmış. Çorba yapıp götürdük. “Çok güzel olmuş” diyerek iştahla içti. Bir saat kadar sohbet ettik. Hiçbir olumsuzluk ve yüzünde ölüm emaresinin zerresi yoktu.

Ertesi gün aniden fenalaşmış. Ablamdan gelen bir telefon annemin kötü olduğunu haber veriyordu. Hemen hastaneye koştuk.

Durum iyi görünmüyordu. Zira kapı aralığından gördüğümüz kadarı ile anneme durmadan kalp masajı yapılıyordu. İş ciddiydi. 3 saate yakın bir zaman doktorlar aralıksız müdahale ettiler, biz de kapı önünde bekledik.

Daha sonra öğrendik ki kalbi 10 defa durmuş, müdahale ile her defasında tekrar çalışmış. 15 dakika stabil çalıştıktan sonra tekrar durdu ve bir daha geri dönmedi.

O 15 dakika içinde bana gösterdiler Annemi… Babamı da vefatından önce son defa görmüştüm. Nefes alıp veriyor ama dünya ile ilişiği kesilmişti. Annem de aynı durumda idi.

Kısa süre sonra doktor acı gerçeği haber verdi. “Başınız sağolsun.”

53 gün gibi kısa süre içinde hem babamızı hem annemizi kaybetmenin büyük acısını yaşıyoruz. Bir anda hem yetim hem öksüz kalmıştık.

Halbuki fazla değil 6-7 ay öncesine kadar hiçbir sıkıntıları olmadan yaşantıları devam ediyordu.

Takdiri İlahi böyle tecelli etti. Yapacak bir şey yok. Elden bir şey gelmiyor. Sadece gözyaşlarımızı içimize akıtarak üzülüyor, üzülüyoruz. Yalnız kaldığımız zamanlarda ise gözyaşlarımızın yüzümüzü ıslatmasına hâkim olamıyoruz.

Bizim için de kolay değil. Kendini, Allah’ın dinine ve insanlığa hizmete adamış, ömrü bu uğurda mücadele içinde geçmiş bir babayı ve her ortamda onun yanında olmuş, ona destek olmuş bir anneyi kaybetmek…

Evlatları ve torunları üzerinde aldığımız her nefeste bile emekleri olan, bizlerin iyi ve düzgün yetişmemiz için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen bir babayı ve anneyi kaybetmek… Kolay değil elbet.

Ama ne yaparsın ki Allah’tan geldi. Rabbimizden gelene boynumuz kıldan ince.

Şu anda babam gideli tam 2 ay, annem gideli 1 hafta oldu. Artık güneşimiz onlarsız doğup batıyor. Güneşin her doğup batışıyla biz de batıyoruz.

Zaman geçtikçe acımız çok daha fazla derinleşiyor. Yüreğimiz daha fazla kanıyor. İçimizdeki fırtınalar daha fazla azgınlaşıyor, sözlerimiz boğazımızda daha fazla düğümleniyor. Özlemimiz her geçen gün daha fazla artıyor.

Onların gidişi ile dua kapılarımız tam olarak kapanmış ve dua ağaçlarımız tam olarak kurumuş oldu. Anne babanın yokluğunun acısı ahirete gittikleri zaman daha fazla hissediliyor.

Uzakta olsanız bile onların yaşadıklarını bilmek insanı hayatta tutmaya yetiyor. Onların dualarını almak bile büyük moral kaynağı oluyor. Ama ölüm ayrılığı, ölüm acısı bir başka… İnsanı hayattan koparıyor.

Artık “Anne, Baba” diye seslenememek duygusu bile insanı bitiriyor. Başkasından duyduğunuz anne, baba sözleri içinizi eritiyor. Onlara sarılamayacak olmanın büyük acısı insanın her yanını sarıyor. 

Bu dünyanın tadı da, tuzu da, şekeri de, yağı da onlarmış meğer. Onlarsız hiçbir şeyin tadı, tuzu olmuyor.

Sen gittin gideli acın dinmedi babam aksine katmerleşti. Sen de gittin ya annem sadece sol yanım değil, her yanım acıyor. İkinizin acısı yüreğimi yakıyor.

Artık bundan sonra kiminle dertleşiriz, sıkıntılarımızı kiminle paylaşırız, kimin limanına sığınırız bilmiyorum. Bilmiyorum çünkü sığınılacak bir liman yok ki… Bilmiyorum çünkü dertleşecek kimsem kalmadı ki…

Sizler bizim önümüzü aydınlatan ışıklarımız, nurlarımızdınız. Peş peşe gittiniz ya bizim de önümüz karardı, yolumuzu kaybettik, yönümüzü şaşırdık. Doğru yolumuzu, düzgün yönümüzü tekrar nasıl buluruz bilmiyorum.

Sizleri çok özleyeceğiz, çok arayacağız mücahid babam, güzel anam… Yüce Allah rahmetiyle muamele buyursun. Mekânlarınızı cennet eylesin, Efendimize komşu eylesin. Rabbim cennetinde buluştursun İnşaallah… Tek tesellimiz bu… Buyurun yeni şiirimi de okuyun lütfen. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.

ZORMUŞ DOSTLARIM

Babamızın acısıyla büküldü belimiz,
Annemizin acısıyla lal oldu dilimiz,
İki acıyla yıkıldık, yandı yüreğimiz,
Ana babanın yokluğu zormuş dostlarım.

Babam yaslandığımız yüce dağımızdı,
Annem ürün aldığımız yeşil bağımızdı,
İkisi de şekerimiz, tuzumuz, yağımızdı,
Ana babanın yokluğu zormuş dostlarım.

Yükümüzü çektiler ömürleri boyunca,
Yüreğimiz dilhun oldu mezara koyunca,
Yüzler gülmez oldu güllerimiz solunca,
Ana babanın yokluğu zormuş dostlarım.

Onlar bize yol gösteren nurlarımızdı,
Önümüzü aydınlatan ışıklarımızdı,
Hiç kapanmayan dua kapılarımızdı,
Ana babanın yokluğu zormuş dostlarım.

Bizimde bir zaman ana babamız vardı,
Biz onlara sevdalı onlar bize yardı,
Nurlar söndü bir bir, önümüz karardı,
Ana babanın yokluğu zormuş dostlarım.

Ana baba gidince yetim öksüz kaldık,
Kurudu gitti dallarımız köksüz kaldık,
İlkbahar yaz bitti sonbahar güzde kaldık,
Ana babanın yokluğu zormuş dostlarım.

Şimdi her şey hafızada kalan bir anı,
Kardeşim onların yolunu unutma tanı,
Her birimizin eksik kaldı, acıdı sol yanı,
Ana babanın yokluğu zormuş dostlarım.

Allah'ım her ikisine de rahmetler eyle,
Kabirlerini mekanlarını pür nur eyle,
Cennetinde buluşmayı müyesser eyle,
Ana babanın yokluğu zormuş dostlarım.

Salih Sedat Ersöz

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar