Avrupa Afet Risklerinin Azaltılması Forumu
Başbakan Yardımcısı Kaynak: - "Türkiye Suriyeli sığınmacılar için tarihten gelen vicdani sorumluluğunu yerine getirmiştir. Türkiye, Suriye krizi mağdurları için ilk günden beri, din, dil, ırk ayrımı yapmadan bunu bir vicdan meselesi olarak görmüş ve açık
İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılar konusunda tarihten gelen vicdani sorumluluğunu yerine getirdiğini, savaştan ve krizden kaçan insanlar arasında, din, dil ve ırk ayrımı yapmadan bir vicdan meselesi olarak herkese açık kapı politikası uyguladığını belirterek, "Sağlık Bakanlığımız 22 milyon Suriyeli'ye poliklinik hizmeti vermiştir. Bir milyondan fazla cerrahi müdahale, büyük ameliyat yapmıştır. Bugüne kadar Türkiye'de 200 bin Suriyeli bebek Türkiye'de hayata merhaba demiştir. Kayıp nesillerin oluşmaması için Suriyeli çocukların okullaşma oranı sürekli artırılmaktadır." dedi.
İstanbul Hilton Bosphorus'ta düzenlenen "Avrupa Afet Risklerinin Azaltılması Forumu" kapsamındaki oturumda konuşan Kaynak, dünya nüfusunun hızla arttığını, bu nüfusun ihtiyacı olan hizmetlerin üretilmesi için kalkınma ve büyümenin sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiğini söyledi.
Kalkınma ve büyümenin sürdürülebilir bir hal alabilmesi için ise afet risklerinin en alt düzeye indirilmesi ve afetlere karşı direnç amacıyla yatırım yapılmasının şart olduğunu aktaran Kaynak, "Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, afet risklerinin azaltılması hususunda yıllar içerisinde önemli ekonomik ve sosyal projeler konusunda önemli aşamalar katettiler. Son 10 yılda afetler sebebiyle 700 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir. 1.5 milyon civarındaki insan ise bu afetlerde yaralanmıştır. Bu süreçlerde yaşanan afetler nedeniyle toplam ekonomik kaybın 1.5 trilyon dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir." diye konuştu.
Kaynak, 1999 yılında yaşanan ve Türkiye'yi ciddi bir şekilde sarsan Marmara depreminden sonra ülkenin afet yönetim stratejisini yeni baştan ve sağlam bir şekilde inşa etmek için kollarını sıvadığını bildirdi.
Afetle mücadele etmenin ilk şartının toplumda zihniyet değişimini gerçekleştirmek olduğunu ve bu bilinci gerçekleştirmek için harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Kaynak, şöyle devam etti:
"Misyonumuzu afetlere dirençli toplum olarak belirleyerek işe başladık. Afetlere dirençli bir Türkiye için bir yandan vatandaşlarımızı eğitimlerle afetlere hazırlarken, diğer yandan da kamu, sivil toplum ve özel sektör temsilcileriyle işbirliği içerisinde sistematik bir yaklaşım geliştiriyoruz. Ülke olarak afet yönetiminde sistem kurmaya, riskleri yönetmeye gayret gösterdik. Sistematik, sürdürülebilir, bilişim teknolojilerini, uydu ve havacılık gibi ileri teknolojiyi entegre bir sistem içinde kullanabilen Türkiye Afet Müdahale Planı'nı geliştirdik. Bu plan ile bakanlıklarımız, merkez ve yereldeki tüm kurum ve kuruluşlarımız, yerel yönetimlerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte afetler hemen olduğu anda, Türkiye'nin ortak gücü olarak harekete geçebileceğimiz bir yapı oluşturduk. Bugün gelinen noktada AFAD örneği gerçekten bir başarı hikayesidir."
AFAD'ın yalnız Türkiye'de değil, Güney Amerika'dan Afrika'ya, Doğu Avrupa'dan Asya'ya dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun meydana gelen tüm insani kriz ve felaketlerde hızla harekete geçtiğini ve etkin biçimde müdahalede bulunduğunu anlatan Kaynak, bu başarının tüm dünya ülkeleri tarafından da kabul edildiğini söyledi.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en büyük insani krizlerden biri olan Suriye meselesinde de Türkiye'nin tarihi bir rol oynadığını dile getiren Kaynak, bunun nesiller boyu unutulmayacağını belirtti.
- "Tarihten gelen vicdani sorumluluğunu yerine getirmiştir"
İnsanların birçok ülke sınırlarında itilip kakıldığı, kadınların karların üstünde bir battaniyeye sarılarak yatmaya çalıştığı görüntülerinin yaşandığı günümüzde Türkiye'nin farklı bir tabloyu hayata geçirdiğini vurgulayan Kaynak, "Türkiye tarihten gelen vicdani sorumluluğunu yerine getirmiştir. Türkiye, Suriye krizi mağdurları için ilk günden beri din, dil, ırk ayrımı yapmadan bunu bir vicdan meselesi olarak görmüş ve açık kapı politikası uygulamıştır. Bu bir insani duruştur. Bugün dünyanın en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkesi olarak Türkiye, AFAD koordinasyonunda savaştan, bombadan, tecavüzden kaçan Suriyeli sığınmacılara yeni bir hayat sunma gayreti içerisindedir." ifadelerini kullandı.
Kaynak, Türkiye'deki tüm Suriyeli sığınmacıların ilaç ve doktorlara ücretsiz bir şekilde ulaşabildiklerini kaydederek şunları aktardı:
"Sağlık Bakanlığımız 22 milyon Suriyeli'ye poliklinik hizmeti vermiştir. Bir milyondan fazla cerrahi müdahale, büyük ameliyat yapmıştır. Bugüne kadar Türkiye'de 200 bin Suriyeli bebek Türkiye'de hayata merhaba demiştir. Kayıp nesillerin oluşmaması için Suriyeli çocukların okullaşma oranı sürekli artırılmaktadır. 900 bin eğitilebilir, okul çağında Suriyeli çocuk bulunmaktadır Türkiye'de. Okul çağındaki bu çocukların 525 bini eğitim şemsiyesi altına alınmıştır. Bu büyük bir başarıdır. Kendi dillerinde ders kitapları bastırılarak kendilerine dağıtılmıştır. Müfredat içinde kendi ana dillerini, Türkçe'yi ve istedikleri halde bir başka yabancı dili öğrenme imkanları da vardır. Bundan sonra biz, Türkiye'de kaldıkları süre içerisinde, tekrar ülkelerine döndüklerinde, kayıp bir nesil oluşmaması için onlara mesleki eğitimi vermeyi de önceleme kararı aldık. Türkiye, bu hususta uluslararası camiada, tam bir destek alamamıştır. Suriye ve buna benzer krizlerde buna rağmen Türkiye vicdani sorumluluğunu ve duruşunu göstermeye devam edecektir."
- "Terör örgütüyle neden operasyon planı yapılıyor?"
Suriye ve Irak'ı terör yuvası haline getiren DEAŞ'a karşı Türkiye'nin etkin bir mücadele verdiğini ancak uluslararası koalisyonun sadece İncirlik'te hava saldırılarıyla bir mücadele yürüttüğünü hatırlatan Kaynak, Türkiye'nin hangi mücadele yürütülürse başarı elde edileceğini tüm dünyaya gösterdiğine dikkati çekti.
Kaynak, "Türkiye NATO ülkesidir. Birleşmiş Milletlerin en şerefli üyelerinden birisidir. ABD ile stratejik ortaktır. Avrupa Birliği'nin aday ülkesidir. Müzakereler yürütmektedir. Bundan ise samimi ve isteklidir. Ve düzenli bir orduya sahiptir. Böyle bir ülke sahada başarısını ortaya koymuşken ve 'ben DEAŞ ile başka terör örgütleriyle de netice alacak şekilde mücadele etmeye hazırım' demişken maalesef, bir kısım büyük devletler, başka terör örgütleriyle beraber bu mücadeleyi yapmayı planlamaktadırlar. Şunu bilmemiz gerekir. Terör örgütünün iyisi kötüsü olmaz. YPG ve bir başkasıyla iş tutmak, o silahın bumerang gibi tekrar kendimize dönmesi gibi riskini beraberinde taşır. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanı olarak şunu anlamıyorum. TSK ve Türkiye Cumhuriyeti bu terörle mücadeleyi başarıyla yaparken neden başka bir terör örgütüyle Rakka'da, Musul'da, Münbiç'te operasyon planı yapılıyor?" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'nin kuzeyinde terörden temizlenen bölgelere insanların hızla döndüğünü, DEAŞ'ın çıkartıldığı Cerablus'a 35 bin insanın gidip yerleştirdiğini ifade eden Kaynak, Suriye bir insanlık meselesi ise buraya dönüşü hızlandırmak için herkesin aktif rol oynaması gerektiğini belirtti.
- "Türkiye, göç hareketlerinin kilit noktasında"
"Dünyayı başkaca da Suriye benzeri krizler beklemektedir." diyen Kaynak, şunları kaydetti:
"Zaten kendisi kendi insanını doyurmakta aciz Çat'ta, Orta Afrika Cumhuriyeti'nden gelen milyonlarca insan ekmek, su beklemektedir. Sudan'dan, Yemen, Somali'de yeni göç hareketleri olursa, dünyanın bunun telafisine de çok büyük bir emek ve zaman harcaması gerekir. Bizim hem doğal afetler için hem de insani krizler için tercihimiz olmadan önlemektir. Olmadan bunun önlemlerini almaktır. Olduktan sonra bunun faturası çok daha ağır olmaktadır. Belki de telafi edilemeyecek bir noktaya doğru gitmektedir. Bu Suriye meselesinde bu yükü ortak paylaşmazsak 10 sene sonra bu nesil belki de dünyanın çok daha büyük problemi olarak karşımıza çıkabilir. Bunların çıkaracağı felaketleri dünya çok daha fazla para ödeyerek telafi edemeyebilir. O yüzden doğru politikaları birlikte belirlememiz gerekir."
Kaynak, Türkiye'nin göç hareketlerinin çok önemli ve stratejik hatta kilit noktasında yer aldığını, Ankara'nın düzensiz göçle olağanüstü mücadele ettiğini, bütün sınırlarında ciddi önlemler aldığını ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Kaynak, Türkiye'nin bu samimi gayretlerinin paydaş kuruluşlar; BM, AB, Avrupa Komisyonu ve diğer sivil toplum kuruluşları tarafından desteklenmesi ve ortak çözümler bulunmasının bütün insanlığın faydasına olduğunu da sözlerine ekledi.
AA
Kaynak: