Fahri Kubilay
Ayarı bozuk olanın...
Ayarı bozuk olanın, tartısı doğru olamaz
İyiliği bir çıkar karşılığı yapan sefil ruhlu insanlar aslında dost gibi görünmeye çalışan oportünist tiplerdir.
Bu tür mantık her zaman her yerde karşısındakine hükmedebilmek adına hep yaptıklarını hatırlatmak zorundadır. Dostluğu bu minval üzerinde yürür.
Hiç olmadık zamanlarda ve mekânlarda, yaptıklarım başa kakmanın, sadistçe bir yolu onun için her zaman kullanılan bir malzemedir.
Asil ruhlu bir düşünür: "Çıplak gördüğü bir fakiri giydiren bir kişi; onu aşağılayarak ve horlayarak yaparsa, soyunuştan beter etmiş olur" der.
Kendisinin minnet altında kalmasını istemeyenler, başkalarını da asla minnet altında bırakmazlar.
Asaletine yaraşır bir büyüğümüz olayı başka biçimde, daha hamasi bir ifade eder. Der ki "Geçme namert köprüsünden, bırak alsın seller seni. Yatma tilki ininde koparsın aslan seni" diyerek, civanmertliğin nadir örneklerinden birini sergilemiştir.
Namertlerin küçük iyiliklerinin bile faturası çok kabarık olur. İşte, bu tip birine verile bilecek ilginç bir örnek:
Yağmurlu bir günde, itibar sahibi bir beyefendi, bir cimriden şemsiye almak zorunda kalır. O pinti herif, o tarihten sonra o beyefendiyi, her rastladığı yerde bu, şemsiye olayını hatırlatarak, mahcup etmeye başlamış.
Yine, günün birinde, beyefendi, seçkin insanların bulunduğu bir grupla sahil gezintisine çıkarlar. Yürüyüş esnasında, malum şahıs karşıdan çıkmaz mı? Hemen doğrudan, bey efendinin yanına yaklaşarak:
“Hey gidi, iyilikler ne çabuk unutuluyor, sana ben, o gün, o şemsiyeyi vermesem, halin nice olurdu?” der. Beyefendi, asabı son derece bozulmuş olarak, doğru denize koşar, yepyeni takım elbisesiyle, kendini suya atar, Baştan sona ıslanmış olarak, o adamın yanma gelir, şaşkın bakışlı adama, şöyle söyler:
“Senden o şemsiyeyi almasam aynen, böyle olurdum. Bundan daha beter olamayacağıma göre, o gün olmadı isem, sayende bugün oldum. Bana bir daha o aşağılık sorularını sorma”, deyip konuyu kökten halleder.
Anne ve babasını minnet altında bırakmak isteyen evlat nankör; milletini minnet altında bırakmak isteyen yönetici, haindir.
Hırsız, bir şekilde herkesin hırsız olduğunu zanneder. Namusuz herkesin kedi gibi namussuz olduğunu, yalancı ise tüm insanların yalancı olduğunu Kötü olan biri ise herkes bu işi değişik biçimlerde icra ediyor zanneder.
Formül hangi veriler üzerine kurulursa, neticede ona göre çıkar.
Ağma bir insana, beyazı anlatmak imkânsız olduğu gibi, kalbi fesatla dolu olan birine iyiliği erdemi dostluğu anlatmanda imkânsızdır.
Sonuç büyük insanlardan arif bir kişi ne güzel söylemiş “Ayarı bozuk olanın, tartısı doğru olamaz” demiştir.