Doç. Dr. Murat Kayacan
Bahçeli demiş ki
MHP lideri Devlet Bahçeli Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada: “Hükümetin aymazlığına rağmen inancımız odur ki hainler ve işbirlikçilerine gereken ders eninde sonunda mutlaka verilecektir.”
Bahçeli’ye soralım: Güneydoğu’da askerî harekât içinde, nice yerleşim birimlerinin yakılıp yıkıldığını biliyoruz. Bu uygulamaların Kuzey Irak’ta da gerçekleştirilmeyeceğini yani sınır ötesine geçildiğinde hedefin salt askeri bölgelerle sınırlı kalacağını söyleyebilir misiniz? Sivil bölgelere saldırılması durumunda, o halkın kayıtsız kalması beklenebilir mi? Geçimini büyük oranda Kuzey Irak ile (Devlet bakanı Kürşat Tüzmen’in verdiği bilgilere göre yıllık 3 milyar doları bulan dış) ticarete bağlamış Güneydoğu halkı, işsizlik sorunu yaşamayacak ve sorunları daha da katmerleşmeyecek midir? Türkiye’deki iç sosyal barış yerini savaşa varabilecek bir huzursuzluğa bırakmayacağının garantisi nedir? Türkiye’deki Kürt halkı: “Yürüyün arkanızdayız!” diyerek böyle bir operasyona destek verecek midir? PKK’nın üzerinde etkinlik kurmak istediği kesim, Türkiye’deki Kürt halkı değil midir? Muhtemel bir sınır ötesi operasyonun ardından her kesimden gelebilecek özgürlük talepleri “güvenlik” gerekçesiyle bastırılmayacak mıdır? Kuzey Irak’a girme taleplerinin sahiplerinin, 22 Temmuz öncesinde halk iradesini hiçe sayan tavırlarının sonuç vermemesinin rövanşını almak istemedikleri söylenebilir mi? Ayrıca ordu hücuma geçtiğinde vuracağı hedef ne olacak? PKK'nın hidroelektrik santralleri mi, savaş uçakları mı yoksa Kandil Dağı'ndaki üç beş mağara ya da baraka mı? Silahlarını gömüp, Irak Kürdistan’ındaki soydaşlarının içlerine karıştıklarında onlarla Barzani yönetimindeki bölge halkı nasıl ayırt edilecek? Bir istihbarat alındığında operasyondan düzenlenip “Halkın içine gizlenmişlerdi.” mi denecek? Evet ise, büyük oranda ABD kontrolündeki dünya medyası bölgedeki kayıp görüntülerini nasıl verecek? Türkiye’nin cevabı hâlâ “İnceldiği yerden kopsun.” olacak mı? Irak’ı ve Afganistan’ı işgal eden ABD’yi kınamak bir yana hâlâ uluslararası ilişkiler açısından dost ve müttefik kabul eden Türkiye nasıl olup da ABD’ye karşı sınır ötesi askeri harekat düzenleyecek? Olağanüstü halden kurtulalı yaklaşık 5 yıl olmuşken bu operasyon ile tüm Güneydoğu tekrar askerin yönetimi altına girmeyecek mi? Evet ise, istenen ülkenin bir kısmında -belki de şimdilik bu kadarı becerilebildiğinden- tokmağın askerin elinde, davulun ise hükümetin boynunda olduğu bir ülke mi?
Ordu milletin ise
Anadolu Ajansı’nın haberine göre Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükkanıt: “Bu Ordu, milletinin ordusudur. Bu asker, milletinin Mehmetçiğidir. Terör uğruna dökülen kan, milletimizin kanıdır. Dökülen her damla kan, bu kutsal vatan içindir. Zaten bu nedenledir ki, Ulu Önder Atatürk, 'Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır' demiştir.” şeklinde cümleler sarf etmiş. Bu ifadelerden anladığım şu: “Türkiye’nin sahibi ordu değil, millettir. Asker, kendisini milletin üzerinde göremez. Milletin hakimiyetine ordu ortak değil, tâbi konumundadır. Ordu taraf olacaksa sözgelimi seçimlerde ortaya konan milli iradenin tercihi yönünde taraf olabilir. Ordu kendisini “koruyucu ve kollayıcı” milleti de “korunması ve kollanması gereken bir çocuk gibi” görmemelidir. Ordu milletin hanımlarının baş örtme ya da örtmeme ya da tavşan kulağı bağlama ya da bağlamama tercihleriyle ilgilenmez. Çünkü bu tür meseleler milletin bileceği iştir ve askeri konuların dışındadır.” Yanlış mı anlamışım, çok mu iyimserim?
Doğan Medya Grubu cemaati
Aydın Doğan, kendine ait medya grubunun önde gelenleriyle Rodos adasında bayram namazı kılmış. İktidar biraz daha ağırlığın hissettirebilirse Aydın Doğan’ın imamlığında Ertuğrul Özkök’ün müezzinliğinde Doğan Medya Grubu’nun (DMG) cemaat halinde namaz kıldığını görebiliriz. Her ne kadar namaza “üşene üşene” gelecek olsalar da DMG üyelerinin Aydın Doğan’dan gelecek böyle bir “talimata” kayıtsız kalamayacağı kanaatindeyim.
Tunus’taki yasakçılar pes etti! Sıra kimde?
Tunus’ta bir mahkeme kadınların kamuya ait işyerlerinde başörtüsü takmasının yasaklanmasını çağdışı bulmuş. Türkiye’deki başörtüsü yasağını çağdışı bulanlar tepki vermeyi sürdürüyorlar. Başörtüsü yasağına karşı direniş Konya’da 5., Akyazı’da 36., Van'da 58., Ankara'da 88., Sakarya'da 109. ve Kocaeli’de 130. haftasında. Yani yılgınlık yok!