Mustafa Yiğit
Bahçeli’yi izlemeye devam
Seçim süresince siyasi partiler mitingler düzenlediler, televizyon programlarına çıktılar ve halkı ikna etmeye çalıştılar.
Sonuçta resmi olarak üç partili bir meclis şekillenmiş oldu.
AKP, MHP ve CHP 23. Dönemin meclisteki partileri, bir de buna Bağımsızlardan çıkacak grubu eklersek dört partili bir meclis var önümüzde.
AKP’nin hemen ardından MHP’yi zikretmemi yadırgamış olabilirsiniz.
Ben bu sıralamamda sayısal çoğunluğu değil siyasal çoğunluğu ve etkinliği hesaba katıyorum.
Özellikle CHP’nin ana muhalefet görevini yerine getiremeyeceğini düşündüğüm için bu sıralamanın böyle olması gerektiği konusunda da iddialıyım.
Yeni dönemde AKP iktidar, MHP ise ana muhalefettir.
Çünkü bunun böyle olduğuna dair, yani MHP’nin ana muhalefet olacağına dair elimizde önemli karineler mevcuttur.
Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimindeki Devlet Bahçeli tavrı bunu bize çok net bir şekilde göstermektedir.
Bahçeli, “Meclis’te yerimizi alacağız, AKP cumhurbaşkanını da, meclis başkanını da seçebilir” diyerek hem seçim sonuçlarını çok iyi okuduğunu göstermiş, hem de seçim öncesi söylenen CHP-MHP koalisyonu senaryolarına cevap vermiştir.
Bu tavrıyla pek çok solcu yazarı çizeri kızdırmıştır muhakkak. İlhan Selçuk, ne der bilmem ama Emin Çölaşan hiç memnun olmamış.
Bir bakıma sol, kurtlarla kolay kolay dans edilemeyeceğini görmüş oldu.
Ayrıca MHP lideri, halktan kopuk devlete/sisteme daha yakın MHP imajına bu tavrıyla noktayı koymuş ve rakiplerinin uzun zamandır dillendirdiği bu mevzuyu bir daha açılmamak üzere kapatmıştır.
Bu tavrıyla MHP lideri AKP’yi değil ama milleti ve milletin iradesini savunuyorum demiştir.
Devlet Bahçeli şu anda adeta siyaset dersi veriyor.
Son günlerde yaptıklarına bakınca bunu daha iyi görebiliyorsunuz.
Erdoğan’la görüşmüyor ama Abdullah Gül’ün telefonuna çıkıyor.
Uzlaşma yoluyla cumhurbaşkanı seçmeyi kafasına koyan ve Abdullah Gül’ü devreden çıkardığını düşünen Erdoğan’a, Abdullah Gül’ü cumhurbaşkanı yapma şansının dışında başka bir şans bırakmıyor.
Bu atraksiyonlarla seçim öncesi söylediklerinin arkasında duran bir lider imajını da sağlamış oluyor.
Ancak burada başka bir şey daha yapıyor Bahçeli, pek çok kişinin gözden kaçırdığı bir şey.
Gelecek dönemdeki siyasetini ilmek ilmek işliyor.
Adeta satranç oynarcasına üst üste hamleler yapıyor.
Peki Bahçeli’nin bu hamleleri nasıl okunmalı, ne anlama geliyor?
İşte hendek işte deve…
Her şeyden önce bir samimiyet testi uyguluyor Bahçeli.
Her iki kesimi de “laik-anti laik” olarak kendilerini halka sunan iki kesimi de köşeye sıkıştıran bir test bu.
Mazlum olanların(!) da, onları mazlum pozisyonuna sokanların da samimiyetini ölçüyor.
Halkla devletin kurumları arasında ikiliğe neden olan ve uzun zamandır laik ve anti laik gerginliği pohpohlayanlara gereken cevabı veriyor ve diyor ki:
“Samimiyetinizi gösterin ve ne yapacaksanız şimdi yapın, şartlar tam da sizin istediğiniz gibi. Sen AKP, madem bana ‘Müslüman Cumhurbaşkanı seçtirmediler’ diye feryat figan ediyorsun artık seçebilirsin onun için gerekli şartları sağladım, buyur seç.
Ey zinde güç, askeri sivil bürokratik elit, sen de madem ‘laik olmadığına inandığım bir Cumhurbaşkanını seçtirmem’ diyorsun, o her zamanki gücünle, -Anayasa mahkemesinden o siyasi kararı aldırıp sanal kriz yaratma gücünle- bir yolunu bulup yine seçtirmeyebilirsin.
İşte hendek işte deve.
Ama peşinen söyleyeyim, ben bu ülkeyi sizler gibi germeyeceğim ve milleti saçma sapan tercihlerle boğmayacağım.
Milletin iradesiyle bin yıllık devlet geleneğini yeniden kucaklaştıracağım.
Benim tavrım net: ne laik ne de anti laiklere bu fırsatı veremeyeceğim.
Gerçek siyaset nasıl yapılırmış, millet devlet bütünleşmesi nasıl olurmuş göstereceğim. Mecliste bunlar kavga eder diyen siyasi anlayışı da nasıl mahkûm ettiğimi göreceksiniz.
Biz bu ülkenin her kişisini, aynı önemle muhatap alacağız.
Bu ülkeyi bölmedikleri, germedikleri sürece, her ferdiyle oturup konuşacağız.
Gerekene de gerekli cevabı millet önünde, millet adına vereceğiz.
Kimsenin bundan şüphesi olmasın.”
Benim, Bahçeli’nin uzun zamandır güttüğü siyasetten ve son bir haftada yaptığı açıklamalardan çıkardığım sonuç bu.
Bu tavırlardan ve izlenen stratejiden anlaşılan o ki, bu döneme damgasını vuracak siyasal hareket, etkin siyasetiyle MHP ve Devlet Bahçeli olacak.
İzlemeye devam.