Basına öz eleştiri....

Gazetelerde ve internette haberlerde bir başlık. Bolu’da olaylı yıkım. Hangi yıkım olaysız oldu ki.. Yerlerde sürünen orası burası açılan, saçını örtmedi diye namus cinayetleri olan ülkeden manzaralar. Oysa yapılmak istenen devletin koymuş olduğu kuralların uygulanması. Sıhhatsiz gelişen ve toprak işgali şeklinde oluşan gecekonduların engellenmesi.Devlet gücünü göstererek, yanlışları düzeltmeye çabalarken, vatandaş basını ve medyayı kullanarak direnmeye çabalıyor. Bu sadece bizim medya kuruluşlarımıza has bir olay. Yerde kanlar içinde yatan mesela trafik kazası mağduru, başında elinde mikrofon, konuşmaktan aciz ama her lafı söyleme hakkını almış ne dediğini ve lafın nereye gittiğini bile bilmeden konuşan bir ses. Suçlamalar had safhada. Yargılama ve sonuç bir kalemde hazır. Sonra da büyük haber başarısı.Yerde içki şişelerinin gözlendiği bir trafik kazası. Üstelik gidip bir başkasına, üstelik doğru yolunda giden birine çarpmış biri ve küfrediyor. Gazetecilerin feryadı. Muhabirimize de saldırdı. Sarhoştan ne yapmasını bekliyordunuz ki bunu haber olarak kullandınız. Tam tersi olsaydı mesela, “Kazaya sebep olan kişi üzgün bir ifade ile kameralara dönüp aslında yaptığının yanlış olduğunu, toplum içinde yaşamak durumunda kalan kişilerin başkalarının hakkına saygı göstermesi gerektiğini anlatarak herkesten özür dilemesi.” İşte haber ancak böyle olur. Basın mensuplarının hep anlattığı köpeğin ısırmasının değil de, insanın köpeği ısırmasının gerçek haber sayılması gibi.İngiltere’deki terör olaylarından sonraki manzaralar bu ülkede kendini haberci diye yutturmaya çabalayanların bir kez daha gözlerini açmıştır umarım. Çuvaldızı batırmaktan iğneye vakit bulamayanların dikkatini çekmiştir her halde. Çünkü sokaktaki vatandaşın dikkatini çekti ve şöyle dediler. “İşte haber vermek budur.”Birkaç yerde bombalar patlamış. Her yer kan içinde olmak zorunda. Parçalanan insan bedenleri ve çevreye saçılan cesetler. Yerler duvarlar kanla kaplı. Yaralılara yardım için koşan sağlık personelinin yanında birer kamera. Adam yerde can çekişirken kameraman tiz sesiyle soruyor. Nasıl oldu? Acı var mı? Acı. Bir tarafta patlamaya yakın olduğu için yüzünün bir kısmı parçalanmış bir ceset. Kameraman yine orada kimlik tespitinde bulunmaya çalışıyor. Bir taraftan yine o bilgiç ses. Sayın izleyiciler. Lütfen bu manzaraları çocuklarınıza seyrettirmeyin. Ukalalık da diz boyu. Sonra ekranda başka bir görüntü. Adam terörist. Vuruluyor. Canlı yayında naklen. Yere düşmesinden tutunda hareketsiz kalıncaya kadar sahne sahne izliyorsunuz ama her şeyi belli eden bir flu maske ile. Sonra yine aynı ses. Sakın çocuklarınıza seyrettirmeyin. Burası Türkiye. Olmazın olur olmasıyla ünlü. RTÜK nerede ki? Herhalde şifreli kanallarda erotik yayınları izleyerek genel ahlâkı korumak sınavında.Gelelim İngiltere’ye. İnanılmaz ölçülerde bir patlama. 54 ölü. Yaralının sayısını kimse bilmiyor. Tek bir damla kan göremiyorsunuz. Parçalanmış olarak çıkarılan cesetler bile belli bir saygının ürünü olarak yüzleri kapatılmış. (Bizde basın çok etkili olduğu için cesetler gazetelerle kapatılır. Sakın başka bir sebep aramayın.) İngiltere’de bu saygı olmadığından orada değişik torbalar ve maskeler kullanıyorlar. Acil şartları için her şey hazır. Herkes ne yapacağını ve daha önemlisi haddini biliyor. Hiç bir kamera olay yerine giremiyor. Yukarıdan, helikopter ile belli bir mesafeden yayın yapabiliyorlar. Olay yerine girip hem sağlık çalışanların işini zorlaştırmak hem de polisin bulacağı delilleri yok etmek suç. Bizim kriminoloji uzmanı gazetecilerimizin alacağı çok örnek vardır. Sedyede kolu sarkan ceset için bir hemşirenin gayretini inanılmaz tavırlarla izledim. Ülkenin ölüsüne de saygısı var. Dirisine de.Amerika’da bir trafik kazası. Yaralılar her tarafa yayılmış. Orada 911 hemen hazır. Yaralılarla ilgilenirken orada bulunan bir tanık yerde yatanlardan birinin ölmediğini haber veriyor. Hemen alıyorlar ve yaralının hayatı kurtuluyor. Şahsa altı ay sonra bir mahkeme kararı geliyor. Mahkemeye gidiyor. Hâkim hukukun gerektirdiği ciddiyet ve olgunluk içinde şahsa teşekkür ediyor. Sonra da soruyor. Daha önceden her hangi bir acil ilk yardım kursu aldınız mı? Cevap. Hayır. Hâkim aynı ciddiyetle kararını açıklıyor. Altı ay süre ile kamuda çalışma cezası. Herkes şaşkın. Adam bir hayat kurtarmış mutlu iken bir anda mağdur. Hakimin gerekçesi herkese örnek olmalı. Ya o kişi boyun kırığı olsa ve şahıs başını çevirdiği için ölse, o zaman cinayetten yargılardım. Alanınız olmayan bir konuya neden karışıyorsunuz diyor. İşte ülke ve sistem.Herkesin her şeye karışma hakkının olduğuna inandığı ülkelere de muz cumhuriyeti deniyor. İlgilenenlere....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.