yazar-2
Başkanlar hangi meslekten olmalı?
3 buçuk yıl önce, 28 Mart 2004 belediye seçimleri öncesinde Pazar günü oy kullanacak herkesin “Kim daha iyi belediye başkanlığı yapar?”, “AK Parti adayı Akyürek’in ‘Tayyip rüzgarı’ karşısında alacağı kişisel oyu ne kadar olur?”, “Özkafa’nın yeniden seçilme şansı var mı?” sorularına cevap aradığı günlerdi. Büyükşehir Belediyesi’nin mevcut daire başkanlarından birisinin odasındayız. Belediye içinde sözüne itibar edilen zata da benzer sorulardan birisi sorulduğunda “Şimdi tabi, Özkafa, mühendis bir belediye başkanı, şehirciliği teknik yönüyle kıvıran, kimsenin bu konuda eline su dökemeyeceği birisi” diyerek eski Başkan’ın kıvraklığından, ‘üstün başarısı’yla şehre katkılarından söz etmişti ve henüz seçilmediği halde Tahir beyle mukayese edebilmişti. Öngörüsüne dayalı bir analiz/karşılaştırmaydı belki bu zatın yaptığı, ama hatalıydı tabi…
Kendisi de sosyal bilimci olan ve bir dönem belediye başkanlığı yapan bu kişi; mühendis, mimar ve şehir planlamacılarının; ilahiyat, hukuk, eğitim, gibi sosyalbilim alanından yetişmiş, birikim ve idari tecrübeleriyle öne çıkanlardan kesinlikle daha başarılı olduğu/olacağı tezini ortaya atmıştı. Bu tezin konjönktürel olarak tartışılması imkansızdı, orada ve o günlerde…
TYB önceki gün ‘Yazılacak Çok Şeyimiz Var’ gezisinin sonuncusunu Kulu’ya yaptı. Kulu Belediye Başkanı Dr. Ahmet Yıldız’ın daveti, pek de şık düşmeyen bir şekilde görevinden uzaklaştırılan AK Parti Kadın Kolları eski Başkanı Fatma Ünver’in organizasyonu ile hatıralarda kalacak bir gezi oldu. Kulu Beyi’nin tahtından başka tarihi mirası bulunmayan Kulu’da İlahiyatçı Başkan Dr. Ahmet Yıldız, iz bırakacak çalışmalar yapıyor. Tefsir doktoru bir ilahiyatçı meslektaşımızın kanal inşaatı, kapalı spor tesisleri, atıksu arıtma tesisleri gibi devasa projelere hayat verecek olması büyük başarı. Kulu’nın bir Avrupa ilçesi olmasında Ahmet beyin entelektüel donanımının önemli katkıları var. “Devlette devamlılık esastır” gerçeği bir yana, vizyon belediyeciliğinde Başkanların kültürel bilgileri ve mesleki birikimlerinin göz ardı edilemeyeceğini düşünüyorum. Yukarıda sözünü ettiğim teze karşı, “sosyalbilimcilerin belediye başkanlığının daha başarılı olduğu” karşı tezimi savunmak gibi bir niyetim yok. Belediyeciliği inşaat işinden ibaret gören zihniyet, “mühendisten belediye başkanı” isterse, kültür, sosyal hizmetler, halkla ilişkiler gibi şehrin vizyonuna vizyon katacak uygulamalar için ne yapacaktır?
Belediye Başkanları’nın teknik işlerde ve altyapı çalışmalarında sahada olmasının gerekliliğini savunanlar, yetki ve sorumluluğu paylaşmayan merkeziyetçi kafa yapısını çok rahat alkışlayabiliyorlar. ‘Erdemli Şehir’ yöneticisinin el kitabını yazan Farabi de “Medinet’ül-Fazıla”sında hikmeti bilen yöneticiden bahseder. Erdemli şehre ulaşmak için, şehir idaresinin ancak ilim sahibi, bilge yöneticilere teslim edilmesi gerektiğini söyler. Bir anlamda Başkan filozof olmalıdır. Şehrin belediye başkanı, o şehrin kendisine emanet edildiği bilinciyle hareket eden, halkının sorumluluğunu taşıyabilen, şehrin Türkiye’ye, hatta dünyaya açılmasında gecesini gündüzüne katan birinci kişidir. Gözleri ufukta, ama ayakları da yerdedir. Böyle belediye başkanlarımız var mı, yok mu bilemeyiz. Bizden ziyade kendileri bu soruya cevap verirlerse daha uygun olacaktır.
Ufuksuz projelerin havada uçuştuğu bir şehirde elbette hikmetli işlerden söz edilemez. Şantiye belediyeciliği bazen ipin ucunu kaçırıyor, rantiye belediyeciliği haline geliyor. Şurası bir gerçektir ki belediyelerin başarısı, başkanın mesleğinde saklı değil, A Takımı’nın uyumlu çalışmasındadır. Sizinle gelip sizinle gidebilen bir ekibiniz varsa, siz yükselirken ekibinizi yerinde saydırmıyorsanız, başarılı bir yöneticilik yapmışsınız demektir. İstanbul Belediyesi’nde bugün Tayyip beyin ekibinden kimse yoksa, hepsi Türkiye siyasetine yön veren mekanizmanın içinde ise, bu takım oyununun ne kadar disiplinli oluşunu ve sonuca götüren başarısını gösterir.
Dr. Ahmet Yıldız meslektaşımı, parmakla gösterilecek çalışmaları için; dahası ilçeyi rantiyecilere bırakmadan şantiyeye dönüştürdüğü için kutluyorum. Kulu’yu sevdik. İnşallah onlar da bizi sevmiştir.