Prof. Dr. Ali Akpınar

Prof. Dr. Ali Akpınar

BERAT GECESİ VE KIBLENİN TAHVİLİNDEKİ MESAJLAR

Yeryüzünün ilk mabedi, Mekke’deki Ka’be-i Muazzamadır. Ka’be’yi ilk olarak Hz. Âdem inşa etmiş, daha sonra yıkılan Ka’be, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail tarafından eski temelleri üzerine yeniden bina edilmişti. Hz. İbrahim’in kıblesi Ka’be idi.
Peygamberimiz Mekke’de iken, Kudüs’deki Mescid-i Aksa’yı da karşısına alacak şekilde Ka’be’ye doğru namaz kılardı. Medine’ye geldiklerinde biraz da Medine’deki Kitap Ehlinin kalbini İslam’a ısındırmak için, Mescid-i Aksa,’ya doğru namaz kıldı. Zira, bütün yönler Allah’ındı. Önemli olan kalplerin O’na çevrilmesiydi. Ancak Yahudiler, bu inceliği kavrayamadılar ve Peygamberimizin Mescid-i Aksa’ya dönerek namaz kılışını dillerine doladılar, hem yeni bir din getirdiğini söylüyor, hem bizim kıblemizi kullanıyor diyorlardı. Onların bu sözleri Peygamberimizi rahatsız ediyor ve kıblenin değişmesini arzuluyor ve bunun için Yüce Allah’a dua ediyordu. 
O, bu konuda yeni bir vahiy gelir arzusuyla, gözü semada beklerken Hicretin ikinci senesi Şa’ban’ın ortasında, bir pazartesi günü vahiy geldi ve yüzünü Mescid-i Haram Ka’be tarafına çevir ayeti indi. Peygamberimiz beraberindeki müminler ile birlikte namazın ortasında ilahî emrin gereğini yerine getirdiler.
Kıblenin Kudüs’ten Mekke’ye çevrilmesi, Beni Seleme yurdunda Peygamberimiz, ashabıyla beraber öğle namazının farzını kılarken gerçekleşti. İki rekat kılınmış, vahiy gelmiş ve peygamberimiz, beraberindekilerle birlikte namazı bozmadan ve namaza ara vermeden yönlerini ters istikamete çevirmişlerdir. Böylece bir namaz iki ters istikamete doğru eda edilmiş oldu.
Haber ikindi vakti Beni Harise mescidine ulaşınca, orada da ikindi namazını cemaatle kılan Müslümanlar, üçüncü rekatta yeni kıbleye dönmüş, kadınlar erkeklerin, erkekler de kadınların yerine geçmişlerdir.
Bu olaydan çıkarabileceğimiz mesajları birlikte okuyalım:
Kıbleyi belirleyen Yüce Allah’tır. Aslında bütün yönler O’nundur. Mescid-i Aksa’yı da Mescid-i Haramı da kıble olarak belirleyen O’dur. Bunun için Müslümanlar, her iki kıbleyi de kullanmışlardır.
İlk dönemlerde Mescid-i Aksa’nın kıble olması, tevhid dininin birliğine işaret eder. Müslümanlara, Kutlu Nebinin ilk kıblesi Mescid-i Aksa’yı sahiplenme görevi yükler.
Düşündüğümüzde kıblenin değiştirilmesiyle ilgili ayet, namazdan sonra gelebilirdi yahut ayetin gereği namazdan sonra yerine getirilebilirdi. Ama öyle olmadı, vahiy namazın ortasında geldi ve peygamberimiz hemen emri uyguladı, Müslümanlar da anında ona uydular. İki kıbleli olarak kılınan namazlar tekrar edilmedi. Diğer mescidlerde namaz kılan müminlere de haber ulaşınca onlar da emri tehir etmeden hemen emre uydular. Bu Allah’ın emrine ittiba konusunda Peygamberimiz ve ashabının titizliğini gösterir. Evet, Yüce Allah’ın emri hemen uygulanmalıdır, ilahî emir asla geciktirilemez.
Kıblenin değişmesinden sonra bazı Müslümanlar, şimdiye kadar Kudüs’e doğru kıldığımız namazlar boşa mı gitti diye endişelendiler. Bunun üzerine inen ayette, Şüphesiz Allah sizin imanınızı/inanarak kıldığınız namazlarınızı zayi edecek değildir  ayeti indi. Demek ki mümin, inanarak iş yapar, Allah’ın emri olduğu için yapar, Yüce Allah ise asla rızası için yapılan amelleri boşa çıkarmaz.
Şaban ayının şu mübarek günlerinde, Peygmberimiz ve ashabının teslimiyetleri ile kendi teslimiyetimizi bir mukayese edelim. Zira onlar da Rabbin Rızasına ve cennetine taliptiler, biz de öyle olduğumuzu söylüyoruz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.