Bi’ acayip çelişki…

Modern hayat erkeği ve kadını nasıl tanımlıyor?

Biraz bunun üzerine konuşalım. Neden mi? Çünkü biraz önce bununla ilgili bir belgesel izledim de ondan. (Gülüyor)

Erkeği nasıl biçimlendiriyoruz? Ya da kadını? Erkeklik mi kriz yaşıyor yoksa kadınlarla ilgili genel bir tartışma mı var?

Günümüzde evin tek ekmek getiricisi olmayan erkek; artık toplumsal hiyerarşide bir üst basamakta nasıl yer alacak? Hele ki kadınlar, erkeklerin yaptığı çoğu şeyi yaparken?

Toplumsal cinsiyet tartışmasını nasıl yapacağız? Hangi rollere göre konuşacağız. O kadar geniş ki…

Şimdi tüm bu sorular beynimizde dolanırken yazmaya devam edelim.

Çocukluktan gelen babayla fikir alışverişi yapamayan, baba ile vakit geçiremeyen, babayla duygusal olarak tanışamayan bir erkek çocuğu büyüdüğü vakit; kendine güvenmeyen, hayatta neye yaradığını bilmeyen bir erkek mi oluyor? Batılılar böyle diyorlar. Araştırmışlar.

Peki, biz ne diyoruz? Doğulular yani.

Zehirli bir erkeklikten mi bahsetmeliyiz? Holigan bir erkeklik yani kastım. Yoksa cesaret, koruyuculuk timsali bir erkeklik kavramının üstünde mi durmamız gerek?

Bazılarınızın okurken “yahu bırak bunları” dediğini biliyorum. Ama hiç konuşmayıp üstünü örtmek bizi bir yere getirmiyor, sanki bunları tartışmalıyız gibi geliyor bana.

Kur’an-ı Kerim, kitabımız; kadın erkekten bir bütünün parçası olarak bahsediyor mesela. Esas mesele ayrıştırmak değil diyorum anlayacağınız.

Bağ kurmak, birleşmek diyoruz yani.

Lakin bugünün şartlarına baktığımızda herkes elinde telefonu, tableti, ayrı ayrı iş ve sosyal çevre, daha sayılacak bir sürü şeyiyle bağ kurmakta, birleşmekte zorlanıyoruz. Yani galiba bu Batılılardaki virüs bize de yaklaşıyor, bizi de etkiliyor. Bulaşmak üzere.

Dedim ya izlediğim program bununla ilgiliydi diye, orada şöyle bir konuşma geçti. Konuşmanın geneli, Robert Bly’ın Sert Erkek Güçlü Erkek isimli kitabıyla ilgili. Kitap, çocukların erkekliğin ne olduğunu bilmediklerinden bunu hep “yıkıcılıkla, öfkeyle” özleştirdiklerine aksine geleneksel toplumların hepsinde erkeklikle ilgili sabırdan, olgunlaşmadan, metanetten bahsedildiğinin altı çizilmiş. Psikiyatrist Kemal Sayar’a göre ise yeterince rehberlik alamamış erkek çocuklar, iş hayatında da, evlilik hayatlarında da olgunlaşamıyorlar.

Meseleyi tam irdelemek zor. Bu işin, ergenliği, bedensel farklılığı, genç erkekliği, babalığı ve bir dolu terimi var.

Galiba bilim insanları biraz literatür araştırıp, yazmalı. Bizi de aydınlatmalılar. Aksi halde daha farklı, daha geniş nasıl bakabiliriz?

Bi’ acayip çelişki içindeyiz. Bir yandan iş hayatının kadına verdiği fıtrat zedelenmesi, bir yandan standardize edilmeye çalışılan erkekler…

Konu uzun. Muğlak ve karmaşık…

Bizler birey olarak biraz kendi içlerimizi doldurmamız ve olgunlaşmamız lazım. Yürünecek çok yol var, okunacak çok kitap, izlenecek çok belgesel, gezilecek çok yer…

Velhasıl bir parça soru işareti bırakmak istiyorum, becermişimdir diye düşünüyorum. Bu çelişkilerden kurtulabilirsek, sorunlarımızı anlar ve çözeriz gibime geliyor. Belki de iyimser davranıyorumdur. Biraz zaman geçsin, biraz daha okuyalım üstüne biraz daha konuşuruz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum