Bilge ve Sabırlı Olmak İçin…

Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Bu cümle Şeyh Edeb-Ali’nin daha sonra damadı olacak Osman Bey’e vasiyetidir. Bilgili olmak kadar sabırlı olmak.

Hafta sonu günümüzün fırtına filminden nasibimi almak için sinemaya gittim. İfadenin yetersizliğine rağmen kendine has tavrı ve mesajlarıyla beni etkileyen bir film oldu. Herkesin seyretmesinde fayda var. Özellikle de gençler. Bilgili ve sabırlı olmayı öğrenmek açısından özellikle gençler. Bazı sırları anlamak ve sabırlı olmak için…

Filmin başlangıç sahnesinde önemli bir mesaj var. “Bunların eylemi bize yönelik değil. Türk milletine yönelik. Ölmek için on askerimle birlikte emir ve görüşlerinize hazırım komutanım…” diyen subaya Ankara izin vermiyor. Teslim olacaksınız diyor. Askeri disiplin içinde taktire şayan bu sahnede Türk’ü şerefi için ölmeye izin vermeyen sonra da o kişileri Ordunun şeref ve haysiyetini zedelediler diye soruşturmak, acaba Ankara’da kimin emri. Hiç açıklanmadı. Aslan terbiyecilerinden hoşlanmayanların bence öncelikle bu soruya cevap vermeleri gerek.

Film basit kurgusuna karşılık önemli mesajlarla dolu. Olayların gelişimi ve dizilişi tamamen ferdi bir hareket. Ama öyle olaylar kısa başlıklar altında veriliyor ki gerçekten incelenmeye değer. Mesela Organ Mafyası. Gerçekten de oralarda öldürülen o masum insanların en önemli ölüm gerekçelerinden biri. Zengin ama hasta batılıların sağlam organlara ihtiyaçları var. Yoksa ölecekler. İşte onlara taze ve sağlam organ kazandırmak için bir fırsat. Hangi gerekçe Irak’ta resmi ölü rakamını otuz gayrı resmi rakama yüz binden fazla olarak gösterebilir. Böyle bir direniş mi var. Zannetmiyorum.

Filmde verilen bir başka mesaj beni daha çok ilgilendirdi. Evanjelik Marshal’ın tavır ve düşünceleri. Kendi kilisesinde Hz. İsa’nın kendisini yanına almayışının sebebini ona yeterince hizmet etmemiş olmaya bağlamak gerçekten de dikkate değer bir şartlanma. İspanya iç savaşında Madrid’i dört bir yandan saran Falanjist subayların “İsa için ölmektense öldürmeyi tercih ederim” demesi demek ki doğru imiş. Kan dökmeyi dine hizmet olarak görmek hangi çarpık inancın eseri anlaşılamıyor.

Buna karşılık “Biz askeriz, onlar da insan” diyen kimseler de var. O kadar kan dökmelerine rağmen aralarında hâlâ insanca düşüncelere sahip olanların da bulunması olayı ferd boyutunda değerlendirilmesi gereken bir vahşete çeviriyor. Burası da dikkate değerdi.

Filmin akışında beni en fazla etkileyen Şeyh Abdurrahman Halis Kerkük idi. İslâm’ın kendine has duruşu onun şahsında şekillenmiş. Güven ve tevekkül. Kendi yanlışlarından ders alma.  “Kur’an ve sünnetin hikmetiyle uyanmadık. Sen bizleri düşman saldırılarıyla uyandırdın. Bize bu saldırıları defedecek güç ve enerji ver. Bilinç, Sabır ve sebat ihsan eyle, Yarabbi”. Filmde en ibret alacak sahne bu idi. Bilinç ve sabır insana tavsiye edilecek en önemli iki kaynak. Günümüzde her Müslüman’ın azgından düşmeyecek bir dua.

Dervişleriyle zikr ederken bir dua daha. “Yarabbi bize öyle bir ruh ver ki kazanırken senden, kaybettiklerimizi de kendi hatalarımızdan bilelim.”

Özellikle bir sahne var ki, kendini İslam sananlara da ibret. Kamera ile kaydedilen bir sahne. İngiliz gazetecinin kafasını kesmek için kılıcı kaldırmış bekleyen ve şiddet dolu ifadelerle kin kusan biri. Belli ki acılı. Tam kılıç inecek iken kapı açılıyor ve içeri Şeyh Abdurrahman Halis Kerkük’i giriyor. Kılıcı alıyor. Ölüme engel oluyor. Sözleri her kesim tarafından dikkatle öğrenilmeli.

“Ama o kafir” diye bağırıyorlar, cevabı muhteşem: “Kalbini açıp ta baktınız mı?”

“Ama o zalim” diye bağırıyorlar. Cevap yine muhteşem: “Onun kafirliği, zalimliği kendine. Onların metotlarını kullanıp Onlar gibi mi olmak istiyorsunuz.” İşte İslam’ın büyüklüğü ve üstünlüğü. Hele onlar gibi olmak mı? Asla….

Bunu Cumartesi günü içi yanan İslâmî çevrelerin gönülden desteklediğim mitingindeki yanlış ve İslam’ın hoşgörüsünden uzak bir sahne için yazıyorum. Görüntü kaydetmekte ve fotoğraf çekmekte olan bir başı açık gazeteciye söylenenler. “Kafir”. Kalbini açıp ta baktın mı? Onu söyleyenler kendilerini hangi ölçüye göre Müslüman sayıyor? Bunu söyleyenlerin “O” muhteşem ruhtan pek nasiplenmediklerine eminim. Onlar İslam’ın güler yüzünden bi haber. Onlar “rahmetin gazabı geçtiğinden” bi haber olanlar.

Çünkü Müslümanlık bu değil…. Nerede kaldı “Lekum diynikum veliyedin.”

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.