Hasan Ukdem
Bir Bayram Sevinciyle Dolar İçimiz
Dev, sert kayaları sular mı yıkar?
Eşkin tulparları, yular mı yıkar?
Bin yılda dikildi bu ulu bina
Daha şu üç günlük dolar mı yıkar?
Gündemi ne kadar yorsalar da Allah’ın takvimi kendi mecrasında akıp gidiyor. İşte bir Kurban Bayramı’nın daha arifesindeyiz. Dolardı, euroydu derken bu millet büyük bir iştahla kurban satış yerlerine götürdükleri TL’leriyle bu yılki kurbanlıklarını satın aldı ve Rabb’imize kurban edeceği günü beklemeye başladı. Marketler, bakkallar cıvıl cıvıl bayram şekerleri ile gözlere muhteşem bir temaşa sunuyor. Ve güzel olan şey, insanlar döviz kurlarını falan dert etmeden o kutsal günün hazırlıklarını şevkle, heyecanla yapıyor. Kıyafet satan dükkanlar, mağazalar da hakeza o kadar hareketli, kalabalık.
Dünyanın kendine göre hesapları olabilir, hakikati bozma çabaları her zaman vardır, şeytanın temsilcileri her daim olmuştur ama Maveraünnehir’i geçip gelenler, Anadolu’yu yurt bilip, Allah’ın Resul’ünü rehber edindiğinden bu yana hakikatin kılıcını taşımaya ve hayatın mühendisliğine soyunan bu güruha karşı durmaya devam ediyor. Bu millet açık ara dünyadaki en diğerkam millettir. Zira Fırat’ın kıyısında bir kurt bir koyunu kaparsa bunun hesabının Ömer’e sorulacağı sözünün şifrelerini kendi yoluna kilometre taşı etmiş bir millettir.
Biz bayramlarımızı hısım akrabayla, konum komşuyla birlikte yaşarız. Bakmayın şimdilerde bir kısım zevatın bu mübarek günlere tatil muamelesi yaptığına... Elbette bizim de içimizi çağın yangınları saralı çok oldu, ancak bu yangınlar daha bu milletin kalbine ulaşamadı. Eğer ulaşmış olsaydı tırlarca yardım malzemeleri, neredeyse her gün dünyanın neresinde bir garip varsa oraya doğru sınırlarımızdan çıkmazdı. Biz sadece bir devlet kurmadık, biz sadece bir millet değiliz. Burası dünyanın vicdanının attığı yerdir ve bizler bu vicdanın bekçileriyiz. Tanrı Dağları'ndan getirdiğimiz ruhumuzu Hira’ya teslim etmiş, teskin etmiş ve bunun gereği neyse üstümüze vazife etmişiz. Ve bunu Çaldıran’da Mohaç’ta, İstanbul’un fethinde, Çanakkale’de ve en son da 15 Temmuz’da göstermişiz.
Bizim bayramlarımız ilahi bir ruh içerir, bunun tarifini yapmama gerek yok, her Türk bilir. Müslüman dememe ayrıca gerek de yok zira Türk kavramı Müslümanlıkla harmanlanmış, birbirinin özüne nüfuz etmiştir. Yine de öğrenmek isteyen varsa, Yahya Kemal Beyatlı’nın Süleymaniye’de Bayram Sabahı şiirini okusun isterim. Uzun bir şiir olduğu için bu yazıma almak istemedim, ama okumak isteyen herkes internetten rahatlıkla bulabilir. Bir milletin bayram namazını atalarıyla ve gökten inen meleklerle nasıl eda ettiğini muhteşem bir ruhla anlatmıştır büyük şair.
Kurban Bayramı, Ramazan Bayramından daha fazla bir gayretle fakir fukarayı düşündürür Müslümana. Çünkü kesilen kurban herkesten önce bu güzel insanların hakkıdır ve en kısa zamanda kendilerine ulaştırılmalıdır. Aynı zamanda öksüzün yetimin sahiplenilmesi, başının okşanması gönlünün alınması elzem olan günlerdendir bu bayram. Her ne kadar yozlaşmış kesimlerimiz olsa da bu kutlu bayrağı taşıyan milyonlarca insanımız mevcuttur Allah’a şükürler olsun.
Bayram sevincini kapılarından, pencerelerinden bir güzel ıtır gibi salıveren, yüzlerine tebessüm, gönüllerine sürur ekleyen güzel insanlarımıza selam olsun. Sevincini, şekerini lokumunu, etini kavurmasını paylaşan, gönlünü, kapısını, sofrasını Allah’ın kullarına açan kardeşlerime selam olsun. Duasını, umudunu ve cesaretini bu milletten, bu vatandan ve bu ümmetten eksik etmeyen güzel insanlarımıza selam olsun.
Unutmayalım küffarın bizi tehdit ettiği paranın, silahın ve her türlü metanın sahibi Allah’tır. Bu kefere bize bir şey yapamaz yeter ki kendi cehennemimize kendi ateşimizi taşımayalım.
Bayramınız kutlu, geleceğiniz mübarek olsun. Son söz yine şiirin olsun. Sevgiyle kalın.
Can bula cânânını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram o bayram ola.
Hüzn-ü keder def ola
Dilde hicap ref ola
Cümle günah af ola
Bayram o bayram ola.
Lütfi ya lütfu kerim
Erişe rahm ü rahim
Bermurad ede fehim
Bayram o bayram ola.
Alvarlı Efe Hz.