Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Birliğimizin Çimentosu: “İman”
İman köküne bağlı İslam milletlerinin farklı kavim ve kabilelere ayrılması, sadece aralarında karşılıklı tanışma ve yardımlaşma içindir.(Bkz. Hucurat, 13). Kur’an-ı Kerim’de, renklerin ve dillerin farklılığı Allah’ın bir âyeti olarak belirtilmiştir. (Rum, 22). Boy ve kabilelerin farklılığı, tanışma ve yardımlaşmanın ötesinde asla mü’minlerin birbirlerine düşmanca bir rekabet içerisine girmeleri ve bölünmeleri manasına değildir.
Ondokuzuncu yüzyılın başlarında özellikle Osmanlı coğrafyalarında Avrupalılar, etnik milliyetçilik fikrini körüklemek suretiyle Balkanları ve Ortadoğu Müslüman halkları, birbirimizden ayırdılar. Bu ayrılış gönüllerden coğrafyaların ayrılmasına kadar götürüldü. Hala Müslüman halklar bunun acısını ve sancısını çekmektedirler. Yakın zamana kadar Anadolu’da yaşayan Müslüman halklar –bazı ırkçı politikaları devre dışı bırakırsak- hiçbir zaman ırk temelinde birbirlerine yaklaşmadılar. Hepsini birleştiren temel şemsiye, İslam ve İslam kardeşliği olmuştur.
Biz bu topraklarda öyle yaşadık ki, türkülerimiz bir, ilahilerimiz bir, geleneklerimiz bir, inancımızın temel değerleri bir, birlikte ağladık, birlikte güldük, hep. Eğer birileri bizim ırkımızın ne olduğunu araştırmış olsaydı, ancak levh-i mahfuzu okuyarak öğrenebilirdi. Onu da okuyamayacağına göre, ırkların farklılığı, Müslümanlığın gerisindeydi.
Bu topraklarda sosyal Darwinizmin ‘doğal seleksiyon’ görüşü; eğitim, ırk, hukuk gibi alanlara uygulandı. Bunun neticesinde, adeta levhi mahfuzun içindeki bilgiler yere indirildi. Bu bir politikaydı. Şimdi köklü bir politika değişimi arifesindeyiz. Dolayısıyla, gönüllerimizden yapay sınırları kardeşlerimize karşı kaldıracağız.
30 senedir bu millet Türk’üyle, Kürt’üyle birbirine düşürülmek istendi. Hala da fitneciler iş başında, boş durmuyor. Biz bir imparatorluk bakiyesiyiz. Mayası İslam ahlakıyla yoğrulmuş olan bu aziz milletimiz, bütün acılara rağmen birbirinin boğazına sarılmadı. Yine de birbirinin açısına koştu, merhem olmaya çalıştı. Çünkü bu milletin ruhunda ayrımcılık yoktur, dışlamacılık yoktur. Ona bu bakış açısını, bağlı olduğu Kur’an ve nebevi sünnet olan referans sistemleri veriyordu.
Bu millet, etnik köken ayrımcılığının bir zulüm olduğunu yaşayarak gördü. Onun için asla oyuna gelmedi. Onların bağlı olduğu Aziz İslam Peygamberi Muhammad (a,s): “Irkçılık davasına kalkışan bizden değildir.” (Müslim “Imare” 53) buyuruyordu.
Allah bu milleti kıyamet sabahına kadar birbirinden ayırmasın.
Bu milletin bütün bir yeryüzünde yükselteceği küresel adalete ihtiyaç vardır,
Unutmayalım bütün bir dünyada mazlumların, mağdurların kulağı, gönlü bizde!..
O zaman gelin şimdi, yükselteceğimiz bayrak, ümmeten vahide olsun..