Yücel Kemendi
Bu hükümet bunları hak etti!
Yasama, Yürütme, Yargı,
Yasayı TBMM yapar, Yürütme hükümetin işi, Yargı yanlışları düzeltir.
Yıllarca, kendi vekillerimize, bizim verdiğimiz oylar sonucunda oluşturulan hükümetlere, hiç güvenmedik, acımasızca eleştirdik.
Peki Yargıya neden dokunmadık? yargıyı neden hiç eleştirmedik?
Aslında yargı inandırıcılığını yıllar önce kaybetmişti,
Yargı 27 Mayıs 1960 tarihinin den beri hiç de inandırıcı ve güvenilir değildi.
Zamanın başbakanı Adnan Menderes’i yargılayan mahkeme cuntanın emriyle kurulmuş, emirle çalışmış, verilen son emirle de Başbakan ve çalışma arkadaşlarını asmıştı. Cibilliyeti bozuk Salim Başol diye bir hakim ile, Altay Ömer Egesel diye her konuşmasında kin ve nefret kusan bir savcı, Tarık diye bir Ada komutanıyla el ele verip cibilliyetlerinin gereğini yapmışlardı.
O yıllarda o yöneticileri içeriye attıran ve astıran kuvvet ile, 30 yıl bizi terörle boğuşturanda, bugün 17 Aralıktan bugüne kadar Türkiye’yi 105 milyar dolar zarara uğratanda aynı kuvvet, O gün cuntadan emir alan savcılar, bugün cuntaya emir verenlerden başka aracılar marifetiyle emir alıyorlar. Tabiî ki böyle bir mahkemenin verdiği karar, o gün cinayet olmuş ülkeyi en az on yıl geriye götürmüştü, bugünde aynı sona doğru gidilmek istenmektedir.
Buradan tüm okurlarıma sesleniyorum; ne olur 27 Mayıs darbesinin yargıda, yaptığı dejenerasyonu ve ülkeye verdiği zararı bir araştıralım.
O günden bugüne, Uzayan bitmeyen davaları, şaibeleri, kamuoyunu tatmin etmeyen kararları hep konuştuk, ama bunları hiç yargılamadık yada yargılayamadık.
Onun için bu hükümet bunları hak etti galiba!
Yargı mensuplarını, Akan çatıların altından kurtarırsan,
Avrupa’nın ve dünyanın en büyük ve modern adliyelerini yapar, kusursuz mekanlarda kusurlu kararlara eyvallah dersen,
İdeolojik yapılanmaya giren bir kısım emniyet ve adliye mensupları hükümet devirmeyi marifet saymasını da görmezsen,
"yargı benim!" deme cür'etini gösterenlere ve meydanlarda boy gösterenlere hiç bir şey yapmazsan.
Tabi ki bu hükümet bunları hak etti!
Bunlar kim olursa olsun mutlaka hesap vermeliydi,
Yani yargıda yargılanmalı deseydi, şimdiki yaptığını daha önce yapsaydı, başına gelenlerin hiçbiri gelmez, ülkede bir anda bu kadar zarar etmezdi.
***
Peki tüm bunlar neden oldu?
Borçlu hazineler, fukaralığa batmış bir millet,
Şanlı tarihimizin yarısına bile sahip olamayan, daha dün kurulmuş, kanla beslenen devletlerin dayatmaları,
Onlar memnun olsun diye savaşlara girmiş hep İMF”lere mahkum olmuş bir Türk milleti.
İşte bunlara dur demek için, İstiklal Mücadelesi vermek için, 3 Kasım 2002 yılında iktidara gelmiş bir lider,
Belki de cumhuriyet tarihimizin en dürüst, en çalışkan ve en dirayetli liderlerinden biri. Ülkeyi 2001 krizinden kurtaran, tüm Para kaçaklarına engel olan lider,
Ülkeyi şantiyeye döndüren, 10 yılda bir asırlık hamleyi gerçekleştiren lider.
Tüneller, çevre yolları yapan, bu arada enflasyonun tekli hanelere düşüren, sağlık, adalet, eğitim, ulaşım, bilişim, bayındırlık gibi büyük reformlar yapan. Osmanlıdan sonra tüm İslam coğrafyasının başını dik tutturan lider.
Bunları yapanlar, Tabiî ki "Batı”nın bir numaralı gündem maddesi haline gelir, bu liderle, yada bu lidere benzeyen liderle Türkiye olmamalı hesapları yapılacaktır,
Bunun ilk sinyallerini 'Gezi'de masumane isteklerle vermişlerdi,
Keşke başbakan bu olayı güçlü liderliği ile pansuman tedavilerle savuşturmasaydı,
Keşke Başbakan o gün üç yıl kararından vazgeçseydi, bir yere gitmiyorum ben buradayım deseydi.
Çünkü emperyalist düşünce; 2023, 2071 söylemini söyleyenleri de, İslâm âlemi öncülüğüne ve dünya devletliğine koşanı da, İsrail in tüm çirkinliklerini ortaya çıkartan devleti de, lideri de, rahat bırakmazdı.
O günde yazdım bugünde yazıyorum, bu mesele gideceklerle ilgili olduğu kadar yerine gelecekle ilgilidir.
Önce cuntacılarla, sonra başlattığı sağ sol çatışmasından bıkan insanlara altın tepsi içerisinde sundukları askerlerle, Daha sonra ordu Kemalist yargı el ele, şimdide tarihte ilk defa, alnı secdeye gelen yargı mensuplarıyla ülkeyi karıştırdılar.
Şimdi maalesef toplum bölünmekte, İnsanlar birbirine hakaretler savurmakta, İntikam İntikam diyenlerin sayısı her gün artmaktadır.
İki taraf da kılıçları kınından çıkarmış hiç söz dinlemiyor. Aradaki güven ve vefa tamamen yıkılmış durumda, Yargı yoğun bakımda.
Sıkıntı çok büyük, hem ülkemiz için hem de başbakanı kurtarıcı gören tüm İslam coğrafyası çok sıkıntılı.
Kulaktan kulağa, ekrandan ekrana, virüs gibi yayılan fitne kasırgası herkesin basiretini bağlamış sanki.
Lütfen, sakin sakin gerçekleri anlatmaya devam edelim.
Bu ülke için Beddua değil hep beraber dua edelim.
Bu gemi su alırsa iki tarafta boğulacak, Malum insanlar da bunun keyfini sürecektir.