Saffet Yurtsever
BU KUTLU KERVAN YÜRÜSÜN
Türkiye'nin ve dünyanın ufkuna bir nebze de olsa ufuklar açan, mazlum milletlere umut aşılayan, yüzde yüz yerli ve biz'den olan kutlu bir yürüyüşün, soylu bir hareketin on birinci yılı..
Konya Sivil Toplum Kuruluşlarının öncülüğünde başlatılan ve gelenekselleşmiş bir hüviyet kazanan Ufuk Turu'nda bu yıl 'Küresel Hareketler ve Sivil Toplum' konuşuluyor.
Ben bu yazıya oturduğumda henüz Açılış ve 1.Oturum yeni bitmişti. Yani birinci günün sonuydu.
Konya ve değişik illerden STK temslcileri ve yöneticileri, akademisyenler, Konya üniversitelerinden değerli hocalar, yurt içi ve yut dışından misafirler, Konya basınından çok değerli arkadaşlarımız göze çarpıyordu salonda.
Konya'daki Sivil Toplum Kuruluşları'ndan vakıf, dernek, platform, şube, temsilcilik, sendika ve feerasyonlardan oluşan yüz on sivil toplum kuruluşu destek veriyor bu soylu harekete... Ayrıca Konya Büyükşehir Belediyesi, merkez ilçe belediyeleri ve birçok işadamı da bu kutlu yürüyüşte taşın altına elini koymuş durumda...
Sivil bilincinin, toplumsal duyarlılığın ve millî/manevî sorumluluğun bir gereği olarak el ele vermiş olan bu güzide birlik, 'birlikten kuvvet doğar' düsturuyla ilk adımdan itibaren Türkiye ve dünyanının gündemini meşgul eden konuları ele alarak bilimsel, sosyal, siyasî ve kültürel açılardan etraflıca konunun uzmanları tarafından Ufuk Turu potasından geçirerek sonuçlarını kamuoyu ile paylaşagelmiştir.
Ufuk Turu 11'de de Küresel Hareketler ve Sivil Toplum, konusunda uzman olan siyaset, yazar ve bilim insanlarınca irdelenmeye başlandı.
İlk günkü irdeleme notlarımdan bazı tespitlerim şöyle:
Dünya coğrafyasıda bir karmaşanın ortasındayız.
Süper güçlerin son kullanım tarihleri doluyor. ABD, dünyadan elini eteğini çekiyor. Bölgesel güçlere gün doğuyor. Yıllarca mahkûm edildiğimiz liberal ekonomi ve demokrasi inandırıcılığını kaybediyor ve kendi içinde hesaplaşmaya başlıyor. Üç asırdır ölüm uykusuna yatan eski medeniyetlerin uyanma vaktidir. Bizim de küllerimizden yeniden kıvılcımlanıp uyanma vaktimiz gelmiştir. İnsanlığa söylenecek sözümüz varsa ki, var; o halde işte fısat...
İletimdeki hızlı gelişmeler, otoriteleri ve iktidarları rahatsız etmiştir. İlişkiler alt üst olmuştur. İnternet, twitter, fcebook, vb. iletişim kulvarları, sosyal ilişkileri ve kamusal alanları yeniden tanımlamaktadır. Söz söyleyeceksek, yeni gelişmelere ve şartlara hazırlıklı, donanımlı, yenilenmiş olmamız gerekiyor. Aksi halde bir üç asır daha ölüm uykusundan uyanamayız...
Küresel sisteme hakim olabilecek, küresel sistemi yönlendirebilecek vizyona sahip olduğunu ispat eden bir lideri/RecepTayyip Erdoğan'ı hazır bulmuşken ve dünya ekonomisinde on yedinci sıraya gelebilmişken bu fırsatı iyi değerlendirmek gibi bir zorunluluğumuz/sorumluluğumuz olduğu gerçeğini gözardı edemeyiz.
Önümüze üç seçenek çıkıyor:
Birincisi; Batı/AB ile nikâh kıymak. İkincisi; Avrasya/yükselen Asya/Çin-Rusya-Şangay işbirliği sürecine dahil olmak. Üçüncüsü ise; Anadolu merkezli/Türkiye liderliğinde yeni bir siyasî-ekonomik süreç başlatmak ...
Bu üçüncü seçenek en mantıklı/sağlıklı olanı... Fakat bu tercih, tarihin akışına ters kürek çekmektir. Küresele karşı başkaldırmak demektir. Eğer bunu dünya ile barışık olarak, savaşmadan, kavga-gürültü etmeden, karşılıklı barış ve hoşgörü ortamında anlaşarak/paylaşarak gerçekleştirebilirsek; Arap dünyasını da yüz yıl sonra İslâm, barış/adalet/kardeşlik değerleriyle birlikte olmaya ikna edebilirsek başarabiliriz. İşte o zaman Anadolu yeniden ayağa kalkar.
Sivil toplum örgütleri, küresele baş kaldıran hükümetlerin yanında yer almalı ve insiyatifini devlete karşı kullanmamalıdır.
Küreselleşme, yeni kurumlar ve kavramlar doğurmuştur.
Bölgesel güç olma yolunda sivil toplum kuruluşlarının rolü ve sorumluluğu büyüktür...
'İçinde dünya olmayanlar, dünyanın içinde olamazlar...'
Son dönemde yaşananlar göstermiştir ki; istihbaratta ve eğitimde sınıfta kalmışız...
Eğitimin niceliğiyle vakit geçirirken niteliğini ıskalamışız. Türkiye'nin kabuğunu kırdığı yeni dönemde, eğitim alanında da STK'lara çok büyük sorumluluk düşüyor. Ahlâkî ve moral değerlerin yeni kuşaklara ivedilikle kazandırılması gerekiyor. Yeni kuşakları tüketim kültüründen kurtarıp temeli sağlam/Kur'ânî değerlerle yeniden mücehhez kılmalıyız. Akıl ve duygu, madde ve mânâ dengesini iyi kurmalıyız.
On bir yıl önce çıkılan bu samimi Ufuk Turu yolculuğunda, yeni dünya düzen/sizliği/karmaşası içindeki toplumlara Konya Sivil Toplum Kuruluşlarının, düzenin/dengelerin sağlanması/taşların yerine oturması noktasında, bilinçli toplumların oluşmasında ve toplumların kendi varlıklarının farkına varmasında ciddi katkıları olmuştur.
On bir yıldır Türkiye'nin ve insanlığın ufkunun açılmasında önemli tespitler yapan, çözüm önerileri sunan, yönetimlere katkıl sağlayan, mahşeri vicdanları harekete geçiren, Ufuk Turu Toplantılarından dolayı Konya Sivil Toplum Kuruluşları İcra Heyeti Başkanı Latif Selvi'ye, yol arkadaşlarına ve çorbada tuzu bulunanlara kalbî teşekkürlerimi sunuyorum.
İnşaallah, bu kutlu kervan sosuza dek yürüsün...
Allah(cc)’a emanet olunuz.