Ümit Savaş Taşkesen

Ümit Savaş Taşkesen

Bu nasıl Maraş?

“Maraş Maraş derler bu nasıl Maraş

Yorganı kutnu da yastığı kumaş

Çayırın üstünde can veren kardaş

Kalk gidelim kardaş sılaya doğru

Kardaş şu dağlarda dağların mı var

Güllü mor sümbüllü bağların mı var

Ya sılada da bana ağlarım mı var

Sıla da bir gurbet el de bir bana”

Keş dağı, Göksun’u, Cerit’i, Döngeli, Şahinkayası derken giden dönmedi ve Maraş geçen hafta gündemimizde değil yüreğimizin içinde, soğukta yanan bir kor oldu da yandı, yaktı kaldı, dondurdu da bıraktı Maraş, Oy Maraş, Kara Maraş, Kahramanmaraş.  “Yiğidin Harman olduğu yer” diyordu Gülten Dayıoğlu Maraş için. Artık hafızalarda daha başka bir şekilde hatırlanacak Maraş. Aman vermeyen dağları, iklimi, karı, sisi ve gövdesinde yatan beş bedeni saran, bırakmayan, koparan Maraş. Hanımının memleketinin dağlarında ölümle kucaklaşan bir adamla anılacak yine adın Maraş.

Teknolojiye olan bir imanın sarsılışını gördük bu yaşananlardan. Kaza olmuş haberini duyunca hemen bulunur diye düşündük bulundu haberlerinden önce. Olmadı. Birazdan bulunur cep telefonu ve helikopterin vericileri vardır. Uydular vardır. Uçaklar ve helikopter de vardır dedik yine. Umutluyduk. Ha şimdi ha birazdan bulundu bulunacak derken. Olmadı. Şaşırdık. Nasıl olur dedik. Bunca teknolojiye rağmen nasıl bulunamaz? Şıp diye bulunur ve hastaneye kaldırılır, yaralılar kurtarılır dedik. Olmadı. İnsanoğlu teknolojiyi ne kadar ilerletirse ilerletsin tabiata karşı mağlup tarafta. Bir fırtına, bir bulut, bir tipi. Batarya ile beraber bitti umutlar…  Aman vermedi dağlar… takdir diye teselli buluyoruz ancak. Ötesini kabul etmek istemiyoruz işte.

Teklif edilen iktidar nimetleriyle herkesin hizaya geldiği, kendine, geleneğine, tarihine ihanet içinde olan bir pozisyona kolaylıkla giren ve yerini hiç yadırgamayan karaktersizlik abidelerinin binlercesinin bulunduğu bir dönemde milletinin karşısında değil yanında tavır almış, doğru bir duruş sergilemiş daha da önemlisi ise bunu koruyabilmiş bir eylem adamıydı Yazıcıoğlu. Herkesin sınanıp tel tel döküldüğü bir dönemde o duruşunu hep sağlam kıldı. Milletle, duyarlılıklarıyla bağını hep koruyabildiği için zor dönemlerin imtihanını alnının akıyla geçti. Siyasette değilse de gönüllerdeki iktidarda kendine bir yer edindi, bir tahta oturdu. Millete ihanet içinde olup hala bu konumunu koruyanların pişkince bu pozisyonlarını korumaları ve utanmadan bu görüşlerinde de ısrarcı olmaları karşısında Yazıcıoğlu’nun duruşu, onun gibi sağlam bir duruşa sahip olan karakterler sayesinde biz, kimin hangi safta ne adına bulunduğunu daha iyi anlıyoruz. Duruşuyla bir usturlap gibi bize ölçü verirken karşımızdaki insancıkların kalibresini anlamamıza yardımcı oldu yaşamından sonra ölümüyle de… Ne diyebilirim ki: Allah rahmet eylesin.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum