Fahri Kubilay
Bürokrasi Krallığı
Size başımdan geçen taze bir olay anlatacağım. Seydişehir Halk Kütüphanesine kesmiş olduğum fatura bedelini (150 YTL) almak için başımdan geçenler.Faturayı keserek serüvene başlıyoruz. Yaz sezonu işlerin durgun olduğu zaman. Fazla işimiz olmadığı için aynı zamanda faturanın takibini de yapıyoruz . Ne oldu, ne gitti, parayı ne zaman alacağız gibi ayrıntılar. Küçük bir meblağ da olsa okulların kapalı olduğu bir zamanda olması bizim için önem taşıyor. Neyse lafı fazla uzatmayalım. Faturayı kestikten sonra bir ses gelmeyince araştırıyoruz, evrak eksik diyorlar, evrak tamamlanıyor. Banka hesabına paramızın çıkarılmasını bekliyoruz. Üç kez bankaya sorduktan sonra paranın çıkarılmadığını anlayıp Mal Müdürlüğü muhasebesine soruyoruz ve paranın bizzat oradan ödeneceğini söylüyorlar ve gidince damga vergisi yatırmak için vezneye gönderiyorlar. Vezne rahatsızmış, o gün gelmeyecekmiş, yarın gel diyorlar. Ertesi gün gidiyoruz, veznedar öğleden sonra gelecekmiş, isterseniz yarın gelin diyorlar. Yine ertesi gün gidiyorum. Bu defa kasada para yok, para yarın gelir diyorlar. Bir kez daha yarın gidiyorum. İmza için Mal Müdürü lazım. Yerinde yok, yerine de vekil bırakmamış. Kaç yarın geçiyor böyle. Neyse, imzaya yetkili bir kişi bulduk da paramızı aldık. Kaç defa gidip geldiğimi siz sayın ve yorumunu yapın. Şimdi ben bir şey söylesem ayıp olur. Aslında çok şey söyleyeceğim de yeni TCK var ARABA ALARMI NE İŞE YARAR?Araba alarmları Türkiyede kullanılmaya başladığından beri modelli modelsiz bazı araç sahipleri hemen bir tane alıp taktırıyor. İlk etapta biraz işe yarar gibi gözükse de hiç işe yaramadığı, gürültüden başka iş yapmadığı ortada. Bunları niye anlatıyorum? Bizim mahallede komşulardan birisinin arabasının yanından hızla araba geçer ve alarm başlar çalmaya. Gök gürler, çalmaya başlar; kedi köpek sürtünür, ötmeye başlar. Sabah ekmek arabası gelir, ötmeye başlar; komşunun oturduğu yere uzak ki dakikalarca öter. Gündüz saatlerinde o kadar önemli değil de, geçen gün gecenin geç saatlerinde tam uykunun ortasında bir ötmeye başladı, yarım saat geçti belki, susmuyor. Pes doğrusu, ne diyeyim ben şimdi. Kardeşim, alarm sisteminin bir güvenlik sistemi olması lazım değil mi? O amaçla üretilmiş, o amaçla kullanıma sunulmuş mu? Pekala, neden sanayiye gidip en ucuzunu ve standart olmayanını taktırıyoruz? Sonuç gürültüden başka bir şey olmuyor. Bir kişi çıksın, bana söylesin: Şu alarm gürültüden başka ne işe yarıyor?NE KADAR TEMİZ BİR TOPLUM OLDUK Hafta sonu hava almak için şöyle şehrin dışına çıktığınız zaman en ücra köşelerde bile nasıl bir kirlilik olduğunu görünce tüyleriniz ürperiyor, yüz yıllarca doğada kalabilecek çöpleri sen ortalığa bırak, aynı yere bir kez daha gittiğin zaman kim atmış bu pislikleri diye bağır çağır Ne kadar temiz bir toplum olduğumuzu düşünüyorum. Kaldırımdaki izmaritlerle ve ayçiçeği kabuğu, hafif bir rüzgarla insanın yüzüne uçuşan poşetler, bira şişesiyle, kola kutusu vs ile sokaklar dolup taşıyor. Çöp toplayan insanlar da olamasa, bu millet çöpleriyle artık dağlara taşlara ismini yazdıracak. Yediğimiz içtiğimiz yiyeceklerin atığını bırakarak dağı taşı bira kutusu kola şişesi ve poşetle donatarak geleceğe ne güzel bir miras bırakıyoruz öyle. Atalarımızın bize bıraktıklarına bak, bizim gelecek nesillere bıraktığımıza bak. Onlar üretmiş ve insanlığın hizmetine bir gelecek sunmuş. Pekala bizler ne yapıyoruz insanlığın ortak değerlerini hoyratça harcayan mirasyedi gibi, kirleten, pisleten yakan yıkan yok eden bir gelecek Aman ne güzel değil mi?