Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Cezayir’i Fransızlaştırmak
Hâtırat kitapları… Bir milletin hafızasını, yaşanmışlıklarını gelecek nesillere aktarmada çok önemli bir köprü görevi görmektedir. Hele, hatırat yazarı, entelektüel bir kişilik sahibiyse, mutlaka tarihe not düşecek kayıtlar tutmuştur. Aynı zamanda hatırat kitapları, yaşanmışlıkların damıtıldığı ve ibretlik olayların anlatıldığı bir tecrübe birikimidir. Bu sebeple ders çıkarmak bağlamında okunması gerekir.
Mâlik b. Nebi.. Cezayir’li Müslüman bir mütefekkir, âlim ve bilge.. Bizzat ülkesi Cezayir’in Fransızlar tarafından nasıl işgal edildiğini canlı olarak yaşamış bir tanık..Bu sebeple, bir mustarip mütefekkirin kaleminden Cezayir bağımsızlık savaşanı ve yaşadığı yüzyılın olaylarını dinlemek çok önemli.
Türkiye Müslümanlarının yakından tanıdığı bir müellif, Malik bin Nebi..Birçok eseri Türkçeye çevrilmiş..Bir yönüyle bir bilim insanı..Onun önemli eserlerinden birisi de Çağa Tanıklığım.. İşte bu eser Malik b. Nebi’nin hatıralarıdır. Türkçeye 1987 yılında çevrilmiş..O zaman okuduğumda çok etkilendiğim eserlerden birisi.. Şimdilerde Fransa’nın Ermeni Soykırımı Yasa tasarısını meclisten geçirme çabaları gündeme gelince tekrar dönüp bir daha baktım, bu esere.. Keşke “Çağa Tanıklığım” adlı Malik b. Nebi’nin hatıraları bir belgesele dönüşse.. Gerçek anlamda sömürgeci Fransızların kimliğini deşifre etmesi bakımından büyük hizmet edecektir.
Biz Cezayir’de yaklaşık 400 sene kalmışız. Osmanlı’nın şefkat ve merhamet eli iyilikten başka bir şey getirmemiştir, Cezayir’e.. Osmanlı, ümmetin bir parçası gördüğü Cezayir’i ve halkını asla mağdur etmemiş, onuruyla yaşamaları yolunda bütün imkânları seferber etmiştir. Eğer sömürge politikası izlemiş olsaydı, bugün Cezayir’de Türkçe konuşuluyor olacaktı. Hiçbir zaman ecdadımız orada milletin ne dilini, ne kültürünü değiştirmiş ve ne de onları yerlerinden yurtlarından etmiştir. Bundan dolayı mevcut Cumhurbaşkanı geçtiğimiz yıllarda Türkiye’ye, gelin Osmanlı coğrafyalarında yaşayan milletlerle birlikte “Osmanlı Milletler Topluluğu” altında bir örgüt kuralım teklifinde bulunmuştur.
Fransızlar öyle mi? Cezayir’de 60 sene kalan Fransızlar, milletin dilini, kültürünü ve hafızasını değiştirme yolunda büyük yıkımlar gerçekleştirmişlerdir. Kendi dillerini ve kültürlerini dayatmışlar, milletin anadili olan Arapçayı yasaklamışlardır. Bugün hala Cezayir’de Fransızca konuşulmaktadır. Fransa, Cezayir halkının hafızasını değiştirmekle kalmadı, onların yeraltı ve yerüstü hammadde kaynaklarını yağmaladı. Bu uğurda direniş gösteren binlerce müslümanın kanına girdi.
Malik b. Nebi hatıralarında, Cezayir’in Fransızlar tarafından işgal edildiği yıllarda aileler ırz, namus derdine düşmüşlerdi.. Özellikle kızları olan aileler..Babalar küçük kızlarını Fransızlara yem etmemek için Kostantin şehrinden kaçıyorlardı..Reml vadisine bakan surlardan atılan iplere yapışan kızların çoğu, sura tırmanamadan boşluğa düşerek ölüyorlardı, diye yazar.
Fransızlar Cezayir’i işgal ettiklerinde, bugün Irak’da ve Afganistan’da ABD askerleri ne yapmışsa dün onlar da aynısını yapmışlardır. Yunanlılar İzmir’e girdiklerinde neler yapmışlarsa, Fransızlar da Cezayir’e girdiklerinde benzer mezalimleri yapmışlardı. Onların yaptığını burada anlatmak yeterli değildir. Bunun birçok örneğini Malik b. Nebi’nin hatıralarından okuyabiliriz.
Malik b. Nebi hatıralarında çok önemli bir konuya da değinir. Nesiller der Malik b. Nebi, birbirlerinden gizli mesajlar alırlar. Bu mesajlar her zaman, tek bir yolla anlaşılmaz. Zira tarihin her nesle verdiği mesajın rumuzları farklı farklıdır. Eğer bugün İslam dünyasında bir Arap baharından söz ediliyorsa, bu devrimlerin arka planında nesillerin önceki kuşaklardan aldıkları mesajların ete-kemiğe bürünmesinin etkileri olduğu göz ardı edilmemelidir.
Müslüman mütefekkir Malik b. Nebi’yi bir defa daha rahmetle anıyoruz. Ruhu şadolsun..