Derviş Argun
CHP'yle Demokrasi mi olur?
Hafıza-i beşer, nisyan ile malul'müş. Çabuk unuttuğumuz konusu, yaşadığımız tarihten belli. Şu geçmişiyle CHP'nin bu ülkede halen siyaset yapabiliyor olması, toplumda % 30'ları zorlayan bir karşılık bulması acı verici. Kurulduğu günden bu yana ne ekonomik, ne sosyal, ne de siyasal zenginliğimize hiç bir katkısı olmayan bir parti, maalesef kim olduğu bir türlü açığa çıkarılamayan güçler marifetiyle ülkenin yegane sahibiymiş gibi davranmaya devam ediyor.
Hatta o kadar ki, Türkiye toplumunun oldukça hassas olduğu ve on binlerce insanını kaybettiği bir konuda bile hoyratça ve başına buyruk duruşlar geliştirebiliyor. HDP ile PKK'nın ilişkisinin bu kadar aleni olduğu bir vasatta, HDP ile CHP ilişkisi bir başka parti tarafından gerçekleştirilseydi şimdiye on kez kapatılmış ve her şeyi müsadere altına alınmıştı. İçerisinde Mazlumder'den bir ekibin de bulunduğu bir grup, 1994 yılında PKK tarafından alıkonan askerlerimizi almak üzere bir sivil inisiyatif olarak PKK kamplarına gittiğinde, yemediği iftira kalmamış ve linç edilmişti. O günkü eylem oldukça kutsal bir o kadar da kıymetli bir davranıştı. Neticede çocuklarının alıkonulmasından dolayı talepte bulunan aileler ve buna cevaben hayatlarını risk edip kamplara kadar giden insanlar vardı.
Oysa CHP bugün, PKK ilişkisi aleni olan bir partiyle ve dolaylı olarak da o partinin destek verdiği örgütle omuz omuza yerelde ve ulusalda hatta uluslararası arenada iş çeviriyor, hükümet dahil tüm güçler seyrediyor. Neden? Çünkü o, CHP. Çünkü o, rejimin kurucu partisi. Çünkü o, ilk genel başkanı üzerinden devşirdiği imtiyazı tepe tepe kullanan cüretkar insanların partisi.
Bu yönüyle onun tüm ilişkileri ne kadar kirli olursa olsun La Yüs'el'dir. Zira ona hesap sorabilecek bir iktidarın olabilmesi zaten mümkün değildir. O dilerse, PKK'yı ve onun alenen desteklediği HDP'yi terörle eşleştirir, dilerse de, bir ayağı Kandil'de bu beyleri siyasi hayatımızın bir rengi olarak takdim eder ve kimse de CHP'ye bu çapraşık ilişkinin detayları ile ilgili bir şey soramaz. O sebeple ben, Türkiye'nin temel probleminin kurulduğu ilk günden bu yana CHP olduğuna inananlardanım. Türkiye, CHP sorununu çözmeden hiç bir sorunu kalıcı olarak çözemez. Resetleme kabiliyeti çok yüksek olan CHP, Kılıçdaroğlu ile başaramasa da başka bir isim üzerinden bu marifetini er ya da geç gün yüzüne çıkaracaktır.
Eğer Türkiye'de bir hukuk, adalet ve barış ortamı tesis edilsin ve bu ortam siyasilerden ve siyaset kurumundan bağımsız kalıcı olarak kurumsallaşsın isteniyorsa, CHP'nin bu hoyrat tutumundan vazgeçmesi/vazgeçirilmesi gerekmektedir. Bu sağlanmadıkça, arzu edilen vasat oluşmayacaktır. Kaldı ki, oluşturulsa bile kurumsallaşamayacak ve dönemsel bir tat olarak siyasi liderin inisiyatif alma kabiliyetine göre gelip geçecektir.
Demokrasi'nin kimi istersek onu seçeriz saçmalığından kurtarılması şarttır. Bu, esasen demokrat olduğu iddiasında olanların sorunudur. fakat insanlık adına bunu biz teklif etmiş olalım. Seçim olmalıdır, muhtemelen olmaya da devam edecektir. Ama farklı kesimlerden bir özel yapının kurulması mecburiyeti vardır ve bu yapı, her gelenin hoyratça harcadığı toplumsal birikimin kavgasını vermelidir. Evet, siyaset üstü ve bu toplumun dokusuyla örtüşen bir yapıdan bahsediyorum. Bir vesayetten değil, ihanete ve ihanetin aktörlerine izin vermeyecek bir yapıdan.
Seçim ancak iyilerin arasından yapılırsa, Demokrasi bir anlam ifade eder. Yoksa, kazanılmış hakları, milletin çırpına çırpına oluşturduğu birikimleri yok sayan ve Demokrasi'den anladığı tek şey, milletin değerleriyle savaşmak için seçim kazanmak olarak anlayan bir zihniyetin yol almasına izin vermek, razı olmak, görmezden gelmek, ne yapalım canım halkın tercihi demek bu ihanete teşne olmak demektir.
Netice olarak sözümün özü şudur. Herkes seçmelidir, ama herkes seçilememelidir. Seçilmenin, milleti, devleti, dini, toplumun örf, adet ve geleneklerini, ortak menfaatlere sadakat ve içinden çıktığı topluma ihanet etmemek v.s. gibi kriterleri olmalıdır. Yoksa, dağda teröriste oğlunu, şehirde o teröristin uzantısı vekile maaş olarak malını veren bir adamı Demokrasi diye kandıramazsınız. CHP'yse de, HDP'yse de bunun hesabını sormak da bu filtreyi kurmak da bu hükümetin görevidir.