“Çocukların aşıları doğumdan itibaren ihmal edilmemeli”
Dr. Nermin Ankay: “Bütün çocuklar doğar doğmaz çocukluk çağı aşı takvimine uygun olarak aşılanmaya başlanmalıdır. Koruyucu etki göstermesi için aşının, uygun yaşlarda ve uygun aralıklarla yapılması çok önemlidir.”
Dünya Sağlık Örgütü’nün, önlenebilir hastalıklara dikkat çekmek ve aşılanmanın önemi konusunda farkındalığı artırmak için her yıl Nisan ayının son haftasını Dünya Aşı Haftası olarak ilan ettiğini belirten Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nermin Ankay, çocukların bağışıklık sistemi erken yaşlarda tam gelişmediğinden dolayı aşıların belirli aralıklarla tekrarlanması gerektiğini vurguladı.
“Aşılamayla ölümcül hastalıkların önüne geçiliyor”
Çocukların bağışıklık sistemi erken yaşlarda tam gelişmediğinden dolayı aşıların belirli aralıklarla tekrarlanması gerektiğini söyleyen Dr. Ankay, “Tüberküloz, difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, rotavirus, hepatit A (sarılık), hepatit B ( sarılık, siroz, karaciğer kanseri) Hemofilus influenza tip B (menenjit, zatürre etkeni), suçiçeği, grip, pnömokok enfeksiyonları (zatürre, menenjit etkeni) aşı ile önlenebilen hastalıklardır” dedi.
Aşı haftası nedeniyle yaptığı açıklamada Dr. Ankay şunları kaydetti: “Aşılar, ölü ya da zayıflatılmış bakteri veya virüs içeren özellikle enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan biyolojik ürünlerdir. Aşıların etki mekanizması doğal hastalığa benzer. Her ikisi de bağışıklık sistemini uyararak vücuda giren mikrobu tanıyıp hafıza oluşturur. Daha sonra aynı mikrop vücuda yeniden girdiğinde bağışıklık sistemi onu tanıyarak hastalığın meydana gelmesine fırsat vermeden yok eder. Önerilen aşılama takvimi için uygun görülen aşılar, bebekleri ve çocukları en savunmasız yıllarda, hayatlarını tehdit eden hastalıklardan korumak için tasarlanıyor. Günümüz teknolojisi ile üretilen aşıların yan etkisi yok denecek kadar azdır.”
“Aşılamanın yan etkileri yok denecek kadar azdır”
Vücutta ve aşı bölgesinde yan etkiler oluşabilir. Aşılanma ile ilgili başlıca riskler, enjeksiyon bölgesinde kızarıklık ve şişme gibi neredeyse her zaman hafif seyreden ve birkaç gün içinde kaybolan, doktor tedavisi gerektirmeyen yan etkilerdir. Çok nadir olarak aşı bileşiminde bulunan maddelere karşı alerjik ve sistemik reaksiyonlar görülebilir. Ancak tüm bu yan etkiler hastalığa bağlı oluşabilecek sonuçlarla kıyaslandığında oldukça önemsizdir.”
“Bağışıklığı baskılanan hastalara aşı yapılmamalı”
Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı bildiriye göre aşı yapılmasına engel olabilecek durumlar lösemi, lenfoma gibi kötü huylu hastalıklar ve diğer kanserler ile ağır zatürre, böbrek yetmezliği, aktif verem hastalığı, hastanede tedavi gerektiren metabolizma hastalığı, kortizon tedavisi ve ışın tedavisi gibi bağışıklığın baskılandığı durumlardır.
Belirtilen hastalık durumlarında hangi aşının uygulanıp uygulanmayacağına hastayı izleyen hekim tarafından karar verilmesi gerektiğinin altını çizen Ankay, ”Hafif ateşli veya ateşsiz seyreden enfeksiyon durumları aşı yapılmasına engel değil. Aşıların yapılmasını engelleyecek durumlar çok az. Bütün çocuklar doğar doğmaz çocukluk çağı aşı takvimine uygun olarak aşılanmaya başlanmalıdır. Koruyucu etki göstermesi için aşıların uygun yaşlarda ve uygun aralıklarda yapılması önemlidir. Aşılar sadece çocuklar için değil, yetişkinler ve özellikle ileri yaş grubundaki kişiler de aşı ile hastalıklardan korunabilir” dedi.