Seyit Küçükbezirci
Çok gizemli, hayret bir “malumoluş'
ÇOK GİZEMLİ, HAYRET BİR “MALUM OLUŞ”
La ilaheillallah…
Hayırlara gelsin…
Cuma gecesi… Sıcak bir ağustos günü. Dönüp duruyorum yattığım yerde… Uyku tutmadı… Dönüp duruyorum soldan sağa, sağdan sola. Sabah ezanlarını dinlemeyi severim… Kalktım çıt çıkmayan gecede; canlı namına kımıldayan bir şey olmayan sokağa baka baka ezanı dinledim… Bazen yaklaşan, bazen uzaklaşan ezanların muhteşem ulvi bir derinliği var.
Sonra dalmışım birden… Gündüz gibi aydınlık bir rüyadayım…
Türbeönü’nde “Arabacılar Kahvesi”… Kahvenin önü at arabaları, körük arabaları ile dolu. Tarih Hocamız Bekir Elam; yanında Mehmet Özkürkçüler; yan yana iki sandalye atıp oturmuşlar. Geçerken seslendiler, çağırdılar. Aklımdan geçiyor; “-İyi de, Bekir Elam Hoca, vefat edeli 46 yıl oldu.”
Mehmet Özkürkçüler, sanki zihnimden geçeni biliyor; “,-Boş ver sen, diyor, Maşaallah Memed Ağa Karaköse’den at getirmiş, onlara bakmaya gideceğiz” diyor.
Uyanıyorum… Heyecan içindeyim… Rüyayı bir kere bir kere, bir kere daha hatırlayarak baştan yaşıyorum… “La ilaheillallah” diyorum, “hayırlara gelsin” diyorum.
ÇOK GİZEMLİ, HAYRET BİR “MALUM OLUŞ”
Şu Cuma yani 8 Ağustos Cuma… Bekir Elam’lı rüyamın gündüzü… Bürodayım; albümlerin içinden Bekir Elam’la birlikte çekilmiş resimlerimizi buluyorum. Bir de Bekir Elam Hoca’nın vefatından sonra, 9 Ağustos 1968’de Anadolu’da Hamle Gazetesi’nde bir yazı yazmıştım; “Başmakale/ “Bekir Hoca”yı Kaybettik” başlıklı… Onu da buldum. Anadolu’da Hamle’nin birinci sayfasında bir haber: “-Değerli Tarih Öğretmeni Bekir Elam Dün Üçler Mezarlığında Defnedildi”…
Dün Selçuk eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nde tarih hocamız Bekir Elam için bir yazı yazmayı çok önceleri düşünmüş; “Eğitim Enstitüsü açılsın da öyle yazayım” demiştim. Şimdi yazmak aklımda hiç yoktu. Ama olan oluyordu, işte…
Aman Ya Rabbi dedim, tarihleri görünce…
Bekir Elam Hocam 7 Ağustos’ta vefat ediyor, 8 Ağustos’ta defnediliyor. 47 yıl sonra 8 Ağustos Cuma günü rüyada görüyorum, 9 Ağustos’ta Hocam hakkında yazı yazıyorum.
Tevafuk; Hissi Kablel Vuku; hikmetinden sual olunmaz bir malum oluş…
Konya’da bir inanış var. Cuma günü ahrette sorgu sual dururmuş. Ölülerin ruhları evlerine gelir, çelenlere konar, bir “Fatiha” beklerlermiş. Fatiha okunanlar sevinçle okunmayanlar hüzünle ayrılırlarmış. Cuma günleri ruhların izin günüymüş… Acaba, Bekir Elam’ın aziz ruhu da Cuma günü izinli gelip Fatiha mı bekledi? Gerçi, Hoca’nın can dostu Mehmet Özkürkçüler, her Cuma, Hocaya dabütün bildiklerine de Fatiha gönderdiğini söyler… Sonra da, mahzun ruh olmasın diye “Cümleten” dermiş…
HOCALARIN HOCASI “BÜYÜK HOCA” BEKİR ELAM’I HATIRLAYALIM
Bekir Elam yüzlerce, belki binlerce İmam Hatipli’nin hocası; Konya İmam Hatip Lisesi’nin de müdürü… Bekir Elam; yüzlerce, belki binlerce Selçuk Eğitim Enstitülü’nün tarih öğretmeni, “Başmuavin”i…
Bekir Elam; 1959 yılında Konya İmam Hatip Lisesi Müdürüyken, kurulan “Konya İmam Hatip Okulu ve İlahiyat Fakültesi Tesis Derneği”nin kurcusu…
Sonra, 22 Ocak 1959’da; Konya’daki dernek dâhil 13 dernek “Türkiye İlahiyat Tedrisatına Yardım Eden Dernekler Federasyonu”nu kurarlar. Orada da en önde…
O zamanlar, İmam Hatip Okullarından mezun olanların yüksek tahsil yapma şansları yok. Başbakan Adnan Menderes’tedir umutları…
Şimdilerde Profesör Cevat Akşit, o zamanlar 17 yaşında bir gençtir; Başbakan Menderes’in sağ kolu; DP. Grup Başkan Vekili Baha Akşit’in yeğenidir…
Bekir Elam’ın başkanlığındaki federasyon heyeti, -İmam Hatiplilerin yüksek kısmı-nın açılması için Başbakan’dan randevu peşindedir. Ama Başbakan Menderes kimselere randevu vermemektedir. Cevat Akşit, amcası Baha Akşit kanalıyla bir randevu almayı başarır.
Başbakan Menderes “-Yahu Baha… Kimseyi kabul etmiyorum, ama, İmam Hatiplilere de hayır diyemem ki… Gece saat 10’da Başbakanlığa değişik kapılardan birer ikişer gelsinler; ben polisleri tembih edeceğim” der.
Prof. Dr. Cevat Akşit Hoca, hatıratında o gün için şunları söyler: “-Başbakan Menderes’le uzun masanın etrafında toplandı. Yüksek İslam Enstitüleri kurulmasını isteyen heyetin başında Bekir Elam var. Bekir Elam sözcümüz; Konya İmam Hatip Lisesi Müdürü; Halk Partili ama güzel konuşuyor.” “İhtilal”in ayak sesleri hissediliyor… Başbakan Menderes, imam hatipliler heyetini iki saat bırakmıyor; içinde bulunduğu durumu “hüngür hüngür ağlayarak” anlatıyor. İmam Hatiplerin ilk yüksek kısmı, İstanbul Çarşamba’da 59 kontenjanla açılıyor… Konya Yüksek İslam Enstitüsü de 7 Ağustos 1962’de öğretime başlıyor.
SELÇUK EĞİTİM’DE AŞK VE ŞEVK GÜNLERİ
1965’in Ağustosu yani bu günler… Hapishane Caddesi üstündeki Maarif Derneği binalarından Meram Yeniyol’da inşa edilen yeni binalara Selçuk Eğitim olarak taşınma telaşı içindeyiz… İki yanı ekin tarlaları ile dolu Meram Yeni Yol’da, yine bir tarlanın ortasına yapılmış Selçuk Eğitim Enstitüsü…
Müdürümüz Hüseyin Köroğlu, Baş muavinimiz Bekir Elam; öğrenci işlerinin her şeyi Mehmet Özkürkçüler’in himmetine kalmış… Her şeye ihtiyaç var; her şey ya yok ya çok kısıtlı… Elektriğin bağlanıp bağlanmayacağı meçhul… Yalnız, baharda Müdürümüz Hüseyin Köroğlu’nun düzenlediği “Ağaç Bayramı” ile tarlanın üstüne beş bin fidan ekmişiz; rüzgârlarda cılız cılız sallanıp duruyor… Müstahdem yok, aşçı yok, temizlikçi yok.
Selçuk Eğitim’in Öğrenci Derneği Başkanı Seyit Küçükbezirci… Öğrencilerden kayıp parası yirmişer lira toplanıyor; hizmetler bu para ile yapılıyor.
Yeni Meram Yolu üstünde, bir tarlada yapılı binada, kızlı erkekli, yedi yüz kişilik bir aileyiz; Hüseyin Köroğlu ve Bekir Elam başkanlığında…
Herkeste müthiş bir aşk, müthiş bir şevk; başarmak için… Başarılıyor da; Konya Selçuk Üniversitesi’nin nüvesi Selçuk Eğitim Enstitüsü çağdaş bir umut kaynağı.
Hele, o, “Öğrenci İşleri”nden sorumlu Mehmet Özkürkçüler’in kütüphane kurma çabaları… Gelecekte bir gün, Mehmet Özkürkçüler’in o günlerde yaşananları ve Selçuk Üniversitesi kurulurken yaşananları anlatmasını isteyeceğim. Çünkü en doğru en sahih “görgü tanığı” Özkürkçüler’dir.
“Selçuk Eğitim” nice emeklerle var edilen kurumdu; adı aynen kalsaydı.
BEKİR ELAM HAKKINDA,47 YIL ÖNCE YAYINLANAN “BAŞMAKALE”DEN SATIR BAŞLARI…
Bekir Hoca’yı kaybettik. Bekir Hoca artık aramızdan ayrıldı. Allah’ın rahmetine kavuştu.
Hoca; Konya’nın her yerindeydi, her köşesindeydi. Akademik ilmi toplantıların yapıldığı salonlardan, Mevlana Müzesi Meydanı’nın batısındaki “arabacılar kahvesi”ne kadar. Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü sınıflarından, Evdireşe Köyü’nün çardaklarına kadar.
Dostları vardı, Hoca’nın, binlerce, sayısız… Tarih bilginleri, at cambazları, edebiyat profesörleri, seyyar satıcılar, sokak bekçileri, bakanlar, kâtipler; yetmişlik ihtiyarlar, yedi yaşında çocuklar, ameleler, sarraflar, sığır bakıcıları dostları vardı.
O, insanlığı severdi… İnsan olanları severdi… Özü sözü bir, hak bildiği yoldan giden bir Türk milliyetçisiydi.
Gösterişin dalaverenin düşmanı; gerçek insanlığın dostu, binlerce insanın “BEKİR HOCA”sı… Allah senden rahmetini esirgemesin…
9 Ağustos 1968
Seyit Küçükbezirci
Abadolu’da Hamle
Başmakale
Selçuk Eğitim Enstitüsü öğrenci kantini… Sol başta Seyit Küçükbezirci; sağdan ikinci Tarihçi Bekir Elam. 1965