Hasan Ukdem
Dicle Kenarı, Barış Pınarı
Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa, İlahi adalet Ömer’den sorar endişesiyle yaşayan bir milletiz biz. Tıpkı Dicle’nin, Fırat’ın bu topraklarda doğup sınırlarımızdan taşması gibi, bağrımızda hasıl olan merhametimiz, komşuya olan muhabbetimiz, insanlığa olan saygımız da bu topraklardan taşarak bütün dünyayı dolaşmak ister. Tarih boyu bu millet kadar diğerkam olan bir millet daha var mıdır bilmem ama Türkler ne kadar cengaverlik göstermişse tarihte, o kadar da yer yüzündeki bütün varlığa sevgi besleyerek gelmiştir bugüne. Rızka Allah kefildir ve rızkı veren de O’dur. Ancak kendine verileni paylaşmak, dünyadaki mazlumlara kulak vermek, zalimlerin elinde sefil olan kardeşlerine sahip çıkmak da kulun vazifesidir. Komşu evde çıkan bir yangını söndürmek bütün mahallenin endişesi ve görevidir.
Türkiye, bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde Suriye sınırını geçerek Barış Pınarı harekatını başlattı. İçeride ve dışarıda bu birçokları tarafından eleştirildi, istenmedi ve hakarete varan sözler edildi. Bunu yapanlar ya hain ya şahsi menfaatlerini düşünen, bindiği dalı kesen eblehler ya da tarihten, bugünden haberi olmayan ahmaklardır. Dış ülkelerin, sömürge zihniyetli batının itirazı ne kadar normalse, bu saydığımız zümrelerin itirazı o kadar abestir. Biz bu toprakların her zerresini kanla yoğurduk. Sınırlarımızı o kanla çizdik ve bayrağımızı o kanla boyadık. Ne zalime boyun eğeriz ne de kendini inkâr eden hainleri dinleriz. Dün dedeleriniz nasıl gereken cevabı dedelerimizden almışsa bugün de sizlere gereken cevabı bu milletin çocukları olarak biz vereceğiz.
Bu harekât mevcut hükumetin değil bütün bir milletin içinde yer alması gereken bir eylemdir. Hükumetler bugün var yarın yoktur ama millet kalıcıdır ve birliğini korumak zorundadır. Bu kadar ayrışma ortak değerlerimizi erozyona maruz bırakır. Vatanın, bayrağın, ezanın partisi olmaz. Bunlar bizi biz yapan olmazsa olmazlarımızdır, kırmızı çizgimizdir, insanlığımızın sınırlarıdır.
Bebekleri, kadınları, ihtiyarları gözünü kırpmadan öldüren zalimleri durdurmak, yok etmek, bu topraklardan söküp atmak bizim asli vazifemizdir. Bunu bize kimse çok göremez. Okyanus ötesinden gelip buraları kan gölüne çevirenlerin, çocukları öldüren, kadınların namusunu kirleten, erkeklerin şerefiyle oynayan ve dünyayı kendi at oynatma alanı zanneden batı zihniyetinin karşısına dikilmek, “İnanıyorsanız üstünsünüz” diyen Allah’ın kullarının en öncelikli vazifesidir. Bunu başkaları yapmıyorsa, bu onların sorunu. Biz yapacağız. İlahi adalete inanan herkes de peşimizden gelmek zorunda. Gelmiyorlarsa, bu gerçekten onların sorunu. Biz bu bayrağı bu millet adına, biz bu sancağı bu ümmet adına zulmün olduğu her yere götürmekle görevliyiz ve görevimizi yapacağız Allah’ın izniyle.
Eli olmayanın dili olur derdi atalarımız. Elini taşın altına koymayanlar oturmuş ahkam kesiyorlar; Yok Suriye’de ne işimiz varmış, yok Suriyelilerin burada ne işi varmış. Burası insanlığın anavatanı, burası baba ocağı, burası merhamet kapısı. Biraz tarih okuyun, biraz etrafınıza bakın, biraz insaflı olun. Biraz Kur’an’a bakın, biraz sahabeyi araştırın, biraz hadislerle tanışın. Bu kadar sarıldığınız dünyayı tanıyın. Kendi canınızı, kendi varlığınızı, kendi çocuklarınızı putlaştırmayın. Dünyanın fani olduğunu, canlarınızın ölümlü olduğunu, çocuklarınızı verenin Allah olduğunu, alacak olanın da Allah olacağını unutmayın.
Kimsenin yarına çıkmaya garantisi yok, bir kalp krizi, bir baş dönmesi, bir maganda kurşunu, bir trafik kazası, bir deprem, bir şimşek ve daha bilinmez nice sebep karşınıza çıkıp o çok sevdiğiniz canı teninizden çekip alıverir ve kendinizi toprağın altında buluverirsiniz. Gelin can bedendeyken, hala nefes alıp verebiliyorken canın vatanın, bayrağın, imanın ve insanlığınızın hakkını verin. Çünkü bu Rabbimizin hepimizden istediği şeydir. Birlik olalım, birlikte olalım, kardeşliğimizin farkına varalım. Ne okyanus ötesindeki dünyanın haydut devleti ne de bu taraftaki batının sömürgeci devletleri bu dünyaya huzur getirebilir. Huzur temin edecek güç bizdedir. Gelin anavatana sahip çıkalım, gelin baba ocağını söndürmeyelim, gelin merhameti yeniden zulmün karşısına dikelim.
Yazımızın sonunda şu anda mücadele veren askerlerimize başarılar muzafferiyetler diliyorum. Onları evlerinde diken üstünde bekleyen ailelerine de sabır ve işin sonunda evlatlarına, eşlerine babalarına kavuşmalarını diliyorum.
Allah vatanımıza, milletimize, devletimize zeval vermesin. Bu bayrak hep dalgalansın, bu ezanlar asla susmasın.
Sevgiyle kalın.