Doç. Dr. Murat Kayacan
Direniş ayı Ramazan
Ramazan, uhrevi hayatı merkeze alıp sevabı artırma, ümmet bilincini kuvvetlendirme, Kur’an’la kendimizi ve toplumu hesaba çekme, Allah’a yaklaşma, tüketim kültürüne ve her türlü tuğyana karşı direnme ayıdır.
Söylediklerimizin aksine Ramazan ayında manevî bir iklime giren dindar insanların bir kısmı nedense bu maneviyatın haksızlıklara ve zulme karşı oluştan bağımsız düşünülemeyeceğini göz ardı eder. Onlara göre haksızlıklara tepki göstermek bazen dünyevileşme hatta “miadını doldurmuş bir ideolojiye öykünme”dir.
Söz ettiğim kesimle aynı düşünceyi paylaşmadığım için, Özgür-Der’in Diyarbakır şubesinin yayınladığı Ağustos 2007 tarihli “hak ihlalleri raporu”nu okuduktan sonra Ramazan ayının bu ilk gününde şu sorular üzerinde kafa yormanın bir gereklilik olduğunu düşünüyorum:
“Hak” diyen bir dinin mensuplarının Alanya’da, polisin “Dur!”’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle kadın sürücüye ateş açıp öldürmesini gündeme almaması düşünülebilir mi?
“Hukuk” diyen bir dinin mensuplarının, Mustafa Kükçe’nin Haziran ayında karakolda gördüğü işkenceden sonra ölümünün ardından, Beyoğlu'nda gözaltına alınan Nijerya uyruklu Festus Okey’in de karakolda polisin silahından çıkan kurşunla öldüğü haberini duyunca kayıtsız kalmaları mümkün mü?
Adalet diyen bir dinin mensuplarının, Ağustos ayında Mehmet Nezir Çirik’in karakolda yediği dayak nedeniyle dalağının patlaması ve ameliyatla dalağının alınmasını; avukat Muammer Öz’ün, avukat kimliğini göstermesine rağmen dövülmesi sonucu burnunun kırılmasını önemsemeyip, işkenceye sıfır toleransla işe başlayan AK Parti hükümetine iyiliğin emredip, kötülükten alı koymaması düşünülebilir mi?
Şefkat diyen bir dinin mensuplarının BAĞKUR’un, kanser hastası Hurşit İbrahimoğlu'na tedavi için gerekli ilacı "Zaten ölecek!" diye vermemesi üzerine İbrahimoğlu’nun vefat etmesini duyup da kulağını tıkaması ihtimal dahilinde mi?
Dilleri Allah’ın ayetleri olarak takdim eden bir dinin mensuplarının, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “çok dilli belediyecilik” kararı aldığı gerekçesiyle Danıştay tarafından görevinden alınan DTP'li Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ile aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in de bulunduğu 24 kişi hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan 3,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açması içini cızlatmaz mı?
M. Akif Ersoy’un ifadesiyle “fikr-i kavmiyeti telin eden” bir peygamberin bağlılarının, “Türk Tarihi ve Kültüründe Avşarlar” konulu sempozyumda Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun Türkiye'de yaşayan Kürtler'in Türkmen kökenli, Kürt Alevileri'nin ise Ermeni kökenli olduğunu öne sürmesine umursamaz bir tavır takınması düşünülebilir mi?
Peygamberini özünden daha çok seven bir ümmetin, Danimarka'da 2005 yılında Hz. Muhammed (s)’e hakaret karikatürlerinin yayınlanmasıyla patlak veren krizin bir benzerinin yaşandığı İsveç'te Nerikes Allehanda isimli bir gazetenin geçtiğimiz hafta Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürler yayınlamasını lakayt bir tavırla karşılaması olası mı?
Başörtüsünü ilahi bir emir olarak sunan bir dinin mensuplarının, Leman Dergisinin "Türban" kapağı ile çıkıp başörtüsüne tavşan kulaklı bir şekil verip tahkir etmesine karşı sesini yükseltmemesi Ramazan’ın ruhuna uyar mı?
“Hayber Hayber Ya Yehud!” diyen bir ümmetin; İsrail uçaklarının kardeş Suriye'yi bombalayıp yakıt tankını da Türkiye'de bıraktığına dair haberleri duyunca “Bizi ne ilgilendirir?” demesi düşünülebilir mi?
Allah’ı birleyerek imanı her şeyin üstünde tutan bir dinin mensuplarının, kar kış, tatil, bayram demeden başta başörtüsü yasağı olmak üzere yasakçı zihniyetle mücadele eden Sakarya, Koacaeli, Ankara ve Van’daki duyarlı insanların tepkilerine gözlerini kapaması mümkün mü?
Ramazan ayını bir direniş ayı olarak gören Konya son birkaç yıldır bu mübarek ayın her cumartesi günü saat 12: 00’de Kayalıpark’ta bir araya gelip haksızlıklara karşı tepkili olduğunu gösterdi. Bu sene de aynı duyarlılığı gösterir mi? Umutsuzluk bizim işimiz değil şeytanın işi!