Diyabete yılda 1,3 trilyon dolar harcanıyor

Diyabete yılda 1,3 trilyon dolar harcanıyor

Hacettepe Üniversitesi Endokrinoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız:- "Dünyada 184 ülkede yapılan bir çalışmada, diyabete bağlı harcamaların yıllık 1,3 trilyon dolara ulaştığı gösterildi. Bu rakam, tüm dünyanın gayrisafi milli hasılasının yaklaşık

ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Okan Yıldız, yakın zamanda yapılan ve 184 ülkeyi kapsayan bir çalışmanın, diyabete bağlı harcamaların yıllık 1,3 trilyon dolara ulaştığını gösterdiğini belirterek, bu rakamın dünya gayrisafi milli hasılasının yaklaşık yüzde 2'sine karşılık geldiğine dikkati çekti.

Yıldız, AA muhabirine 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, dünya genelinde 1980'de 108 milyon olan diyabet hastası sayısının bugün 420 milyona ulaştığını, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Doğu Akdeniz bölgesinde ise bu artışın 7 katın üzerine çıktığını ifade etti.

Diyabete bağlı sağlık harcamalarının da son derece yüksek olduğuna işaret eden Yıldız, "2030 yılında ulaşılması beklenen hasta sayısını ne yazık ki 2017 yılında fazlasıyla geçmiş durumdayız. Çok yakın zamanda dünyada 184 ülkede yapılan bir çalışmada, diyabete bağlı harcamaların yıllık 1,3 trilyon dolara ulaştığı gösterildi. Bu rakam tüm dünyanın gayrisafi milli hasılasının yaklaşık yüzde 2'sine karşılık geliyor. Ülkemizde de Sosyal Güvenlik Kurumu harcamalarının yaklaşık olarak 4'te 1'i diyabet ve ilişkili durumlar için yapılıyor." diye konuştu.

Yıldız, tüm bu çabalara rağmen, basit tedbirlerle yüzde 70 oranında önlenebilen diyabet hastalığının görülme sıklığının çok hızlı arttığını söyledi. Her 6 saniyede bir kişinin diyabete bağlı nedenlerle hayatını kaybettiğini vurgulayan Yıldız, diyabet ilişkili ölümlerin yarısından fazlasının 70 yaş altında gerçekleştiğini bildirdi.

- Diyabet kadın ömrünü 8 yıldan fazla kısaltıyor

Prof. Dr. Yıldız, bu yılın temasının "Kadın ve Diyabet" olarak belirlendiğini dile getirerek, son yıllarda erkeklerde diyabete bağlı ölüm oranlarında azalma gözlenirken, kadınlarda böyle bir durumun söz konusu olmadığını belirtti.

Yıldız, şöyle devam etti:

"Kadınlarda bu azalmanın olmadığı görülmektedir. Diyabetli bir kadının diyabeti olmayan bir kadına göre ömrü 8 yıldan fazla kısalmaktadır. Kadınlar genel olarak kalp hastalığı riskleri düşük olduğu için erkeklere göre daha uzun yaşıyor ama diyabet varlığında bu durum değişiyor. Diyabet erkekte kalp hastalığı riskini 2-4 kat artırırken, kadında 10 kata varan oranda artırıyor. Diyabeti olan kadınlarda obezite, hareketsizlik, kontrolsüz kan şekeri, kolesterol bozuklukları daha fazla görülüyor. Ayrıca kalp yetmezliği, ölümle sonuçlanan kalp krizi, böbrek hastalığı ve depresyon diyabetli kadınlarda erkeklerden daha fazla."

Diyabetin, kadınlarda meme, yumurtalık ve rahim zarı kanseri gelişiminde de önemli rol oynadığını dile getiren Yıldız, kadınlarda diyabet açısından doğurganlık çağının çok önemli olduğunu vurguladı. Yıldız, "Her 10 diyabetli kadından 4'ü doğurganlık çağında. Her yıl 120 milyon kadının gebeliğinde şeker yüksekliği var ve bu kadınların yarısı 30 yaş altında. Gebelik şekeri her 7 doğumdan birini etkiliyor. Gebelik şekeri olan annelerin yarısında 5-10 yıl içinde tip 2 diyabet gelişiyor. Doğurganlık çağında diyabet gelişimi için en önemli risk faktörlerinden biri polikistik over sendromu. Bu hastalarda diyabet riski 4 kat artıyor." dedi.

Prof. Dr. Yıldız, kadınlarda erken dönemde tarama ve müdahaleyle diyabet gelişimin önlenmesinin mümkün olduğunu belirtti.

- Bebekler de risk altında

Çok su içme, çok idrara çıkma, belirgin bir neden olmaksızın kilo alma ya da kilo verme, halsizlik, görme bulanıklığı, geç iyileşen yaralar ya da deri enfeksiyonları durumunda diyabetin söz konusu olabileceğine işaret eden Yıldız, bu durumda kan şekeri ölçümü yapılması gerektiğini anlattı. Yıldız, bunun yanı sıra kadınlarda tekrarlayan genital ya da idrar yolu enfeksiyonları ve cinsel isteksizliğin de diyabetin habercisi olabileceğini ifade etti.

Ergenlikte ilk adetin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen adet dönemi aralıklarının 21 günden kısa ya da 35 günden uzun olması, ciltte yağlanma, sivilcelenme, istenmeyen tüylenme, saç dökülmesi şikayetleri olması durumunda polikistik over sendromu açısından değerlendirme yapılması gerektiğine dikkati çeken Yıldız, önceden şeker hastalığı olan ya da gebelikte şeker yüksekliği bulunan annelerin çocuklarında, gebelik ve doğum sırasındaki risklerin yanı sıra erişkin hayatta da diyabet, obezite ve kalp damar hastalığı riskinin yükseldiğini söyledi.

Yıldız, gebelikte şeker yüksekliğinin annede hiçbir şikayete neden olmayabildiğini, bu nedenle de taramayla tanı konulabildiğini belirterek, "Ailede bilinen şeker hastalığı öyküsü olmayan ve daha önceki gebeliklerinde problem yaşamamış, 25 yaş altında, normal vücut ağırlığına sahip kadınlar gebelik şekeri için düşük risklidir. Bunun dışındaki tüm gebelerde şeker toleransının değerlendirilmesi gerekir." uyarısında bulundu.


AA

Kaynak:Haber Kaynağı