Derviş Argun
DÖRT BAŞKAN ..ONDÖRT VEKİL .
Çok fazla dillendirilmese de herkesin bildiği bir gerçek var. Bugün ve önümüzde gözüken günler için Ak Partinin alternatifi bir iktidar ihtimali gözükmüyor. Çünkü halk, mevcut durumun riske edilmesine ve yeni soru işaretli süreçlerin oluşmasına sıcak bakmıyor. Bunda çokta haksız sayılmaz. Zira her yeni süreç ve tarz değişikliği sistemi oturmamış ülke ve insanına zaman kaybettiriyor. Kaybettirilen her bir zamanda bizden, sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda tanımlanması mümkün olmayan, telafisi oldukça zor değerleri de beraberinde götürüyor. Halkın bu anlamdaki korkularının oluşturduğu teslimiyeti ise olağanüstü şartların gelişmediğini varsayarsak mevcut iktidar açısından yaklaşık on yıllık bir vize anlamına geliyor. Yukarda kendimce yaptığım tespitin doğru olduğunu varsayarsak, Konyamız açısından dört merkez belediye başkanı ve on dört bölge milletvekili için seçilmişliğin hassasiyetinden, atanmışlığın hoyratlığına götüren bir kapıda açılmış oluyor. Çünkü ben halen halkın seçimle ilgili tercihini yaparken yerel adayların kim olduğundan çok, Ankarada gayretleri ile halkın takdirlerini kazandığına inandığım Başbakan ve çekirdek kadrosunu seyrettiğine inanıyorum. Bu sebepten iktidarla halkın arasında her ne kadar fiziksel mesafe var ve ilişkiler sanal alemde takibe dayalı ise de, gönülsel bir birliktelik mevcut. Bu fiziksel mesafenin kapatılarak, gönülsel birlikteliğin pekişmesini sağlayacak olan yerel temsilcileri ise ne halkımızın ne de bu halkın bir ferdi olan ayrıca Konyanın en merkezi mekanında olduğuna inandığım ben görmüşüm. Bir buçuk yıla yaklaşmış vekil seçimlerinden sonra, Konyada sokaktaki hiçbir vatandaşa üst üste beş vekil ismi saydırtamazsınız. Yine neredeyse bir yıla yaklaşmış belediye seçimlerinden sonra hiç kimseye Büyükşehir ve merkez üç ilçe belediye başkanının adını üst üste saydırtamazsınız. Olayı abarttığımı zannetmiyorum. Ben ekseri durumu esas alarak bunları söylüyorum. Çünkü ne vekillerimizin Konya adına Ankarada mücadele vermek ve halkıyla barışık ve birlikte bir süreç geliştirerek Ankarayı projelere boğmak, nede sevgili başkanlarımızın halkı gözeten ve halka zaman ayırdığını gösteren bir anlayışa ihtiyacı var. Zira hepsi biliyor ki Ak Parti iktidarında seçim, aslında cami ve okullardaki sandıklarda yapılmayacak. Seçim, seçilecek olanların sıralamasının yapıldığı mekanlarda yapılacak. Bununla ilgili delilim ise, hiçbir yerel seçilmişin hem Konya hem de Türkiyede henüz halkın ilgi alanı içine girememiş olmasıdır. Herkes Ankarayı seyrediyor. Ankarayı alkışlıyor ve de Ankarayı yuhalıyor. Bu durum aslında, hem tehlikeli hem de yanlış. Halkımızın da yerel seçilmişlerinde bu anlayıştan kurtulması lazım. Yerel seçilmişlerin halkın arasına karışması, belediye başkanlarımızın mesai sonrası hiç değil bir saatlerini bölgelerindeki esnaf ve toplu oturum mekanlarına ayırmaları gerekiyor. Başkanların, makam odalarını terk edip, makam araçlarından inip, alışveriş yapmaları gerekiyor. Pazara çıkıp esnaf ve halkla karşılaşmaları, selamlaşmaları gerekiyor. Domates, patates alıp pazarlık yapmaları gerekiyor. Halkın onları seyredip gururlanmaları ve içinden çıkarttığının aslında içinde olduğuna inanmaları gerekiyor. Haftanın en az üç gününü Konyada geçirdiğine inandığım vekillerin, halkın olduğu yerlerde olup, halkla göz göze gelmeleri gerekiyor. Alışveriş merkezlerinde elinde sepeti yada önünde arabası sıraya girmesi, halkıyla arkalı önlü olduğunu göstermesi gerekiyor. Seçenlere, seçilenlerle karşılaşmanın ona selam vermenin, ondan selam almanın hazzını yaşatmaları gerekiyor. Tüm bunlar, kuralsız, kaidesiz hemen aklıma geliverenler. Bunların birde sistemli hale getirildiğini hatta sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte organize edildiğini, halkın menfaatine projelerin, halkın temsilcileriyle Ankarada bakanlık kapılarında takip edildiğini düşünecek olursak, herhalde vekiller Sezai Karakoçun dediği gibi çay salonlarında bile karşılaşmaktan imtina edilen isimler olmaktan çıkarlar. Halkın gördüklerinde mesrur, yanlarında durduklarında gurur sahibi isimler olurlar. Korkaklıkta ar, ilerlemede şeref vardır. Anlayışıyla, korkularından ve kaygılarından arınmış başkan ve vekiller, ilerlemenin sahibi halkında efendileri olacaktır. Korkularına ve kaygılarına teslim olmuşlar ise, Türkiyenin siyaset arşivine bir göz atıversinler.