“Müslüman Müslümanın duasına muhtaçtır” diyor hadis âlimi Ebu Davud. Büyük bir ders içeriyor aslında bu söz…
Hepimiz dua dilencisiyiz. Bu anlamda ben çok dua isteyen biriyimdir. İstediğim bu kişilerden, unutmamaya çalışarak her duamda bahsetmeye özen gösteririm. Çünkü duamız olmasa bir hiçiz.
Bununla ilgili bir kıssadan bahsedeyim; “Ebu Davud gemiye binmiş bir yere gidecek. Gemide hafif açılmak üzereyken sahilde yolculardan biri hapşırmış. (Hapşıran elhamdülillah dediğinde karşı tarafın ona yerhamükellah demelidir. Hapşıran kişi de cevaben yehdina ve yehdikumullah der.) Sahildeki bu adam ‘elhamdülillah’ deyince Ebu Davud sandalla sahile geçmiş. Sahile gitmiş hapşıranı bulmuş ve ‘Yerhamukeallah” (“Allah sana merhamet etsin”) demiş. O kişi de cevaben ‘yehdina ve yehdikumullah’ (“Allah bize ve size hidayet versin.”) diye cevap vermiş.”
Kalkmak üzere olan gemiden sandal yoluyla ayrılıp, sahildeki kişiyi buluyor. Hatta bunun için belli bir ücret ödemiş. Sünneti yerine getirip sandalla tekrar binince Ebu Davud sormuşlar; “Yahu ne yaptın, niye yaptın böyle bir şeyi?”, Ebu Davud’un cevabı müthiş: “Ne biliyorsunuz ya adam duası kabul biriyse, niye kaçırayım ben bunu…”
Ya… Görüyorsunuz.
“Allah razı olsun”, “Allah gönlünün muradını versin”, “Allah hayırlara getirsin”, “Allah kabul etsin” gibi aslında belki duyduğumuzda çok da irkilmediğimiz şeylerin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.
Allah’ın dostlarının gözünde bu böyle... Müminin mümine duası önemli…
Hal böyle iken tavsiyem gönlünüzden geçirdiğiniz yakınlarınızın, arkadaşlarınızın, sevdiklerinizin isimlerini dua ederken söyleyin. Hal böyle iken dua eden biri karşısında sıradan şeyler söylüyormuş gibi dinlemeyin. Hal böyle iken duanın rahmetini, bereketini görmezden gelmeyin.
Dua anahtardır, dua en güçlü silahtır.
Bundan hareketle düşünelim. Hayatımıza bu yönde şekil verelim.
Dua ile…