Seyit Küçükbezirci
Dün gece mehtaba dalıp hep seni andım...
Dün gece mehtâba dalıp hep seni andım. / Öyle bir ân geldi ki mehtâp seni sandım...
Bu unutulmaz şarkının “güftekar”ı Mahmut Nedim Güntel. Bestekarı: Semahat Özdenses.. Siz bir çaresine bakın, bu şahane şarkıyı Müzeyyen Senar’dan dinleyin.
SAYGIN BİR “ŞAİR, EDİB, MUALLİM” MAHMUT NEDİM BEY
Ticaret Lisesi’nde okuyoruz; en uçarı, en haşarı demlerimizi yaşıyoruz.. Postahane’nin karşısında otobüs durakları.. Şimdi yerinde yeller esiyor.. Soğuk kış günlerinde, “Yüksek Mezarlık”taki okulumuza otobüsle gideriz; “Geçit Kitabevi”nin yanında birikiriz.. Ansızın bir panik başlar, ceketlerin önü iliklerin; yana kaymış gravatlar düzeltilir, “kırmızı şeritli” kasketlerimiz “esas duruşa” geçer.. “Hişt len, Mahmut Nedim Bey geliyor..”
Kısaya yakın boylu, devamlı lacivert paltolu, devamlı lacivert elbiseli.. Hep beyaz gömlekli ve papyon gravatlı.. Kalın kenarlı fötr şapkası, elinde halis deri çantası.. Saygı duymamak mümkün değil; çevresinde yalakalık yapmak mümkün değil.. Yıllar böyle geçti; biz esas duruşta, süt dökmüş kedi gibi.. O, sadece bir tebessüm.. Sesinin hiç duymadık..
Sonradan anladık ki, Mahmut Nedim Güntel; Babalık, Ekekon, Selçuk gibi “efsane gazeteler”in yazarı.. “Kız Muallim Mektebi’nin edebiyat hocası, Astsubay Askeri Ortaokulu’nun değişmez Türkçe öğretmeni.. Devrin gazetelerini dolduran yüzlerce şiirin şairi; onlarca şarkının “güftekarı”..
1930’lu, 40’lı, 50’li yılların “saygın” bir şairi.. ŞAİR, EDİB, MUALLİM MAHMUT NEDİM BEY.. Ondan, ünlü “Belediye Reisi” Mehmet Muhlis Koner’in gazetesi Selçuk, “Gazetemizin medar-ı iftiharı” diyerek söz açar..
HİÇ OLACAK ŞEY Mİ, ONU UNUTMAK; HİÇ OLACAK ŞEY Mİ?
Bir “tecelli” herhalde.. Ne zaman PTT’nin oradan geçsem; durakta; lacivertlerini giyinmiş, beyaz gömleğinde papyon gravatı ile.. Altı aydır, günün her saatinde aklımda..
Mahmut Nedim Bey üstüne kaynakları eşelemeye başladım, ruhu için bir yazı hazırlamak “hissi kablel vuku” babında bir borç gibiydi.. Çok şarkısını dinlemiştim; yaşarken hiç kıymetini bilmediğimiz arkadaşları, Mustafa Ataman, Mahmut Sural rahmetle anarlardı.
Tamamen, izah edilemez rastlantılarla, hayatı üstüne yazılan birkaç araştırmaya; internet kitapçıların düşmüş kitaplarına, Türk Sanat Müziği sitelerinde “Güfteleri”nu ulaştım. Bir hüyüğü kazan, buldukları karşısında şaşkınlığa düşen bir arkeolog gibiyim, şimdi.. “Olacak şey mi, O’nu unutmak, olacak şey mi?” diye saklıyorum.
Bakınız lütfen..
Babalık Gazetesi’nde, Ekekon Gazetesi’nde, Selçuk Gazetesi’nde, Yeni Meram’da, Yeni Konya’da kırk yıl hiç yüksünmeden yüzlerce fikir yazısı, şiir, vecize.. Otuza yakın kitap.. En ilginci yüzlerce “Şarkı sözü”; yani “Güfte”..
“Türk sanat müziğinin devleri’nin bestesini yaptığı şiirler; “Ses Sultanları”nın okuduğu güfteler.. Hep Mahmut Nedim Bey’den…
Önümde bir kitap; “M. Denim Güntel/Şarkılarım I-II-III. Yenikitap Basımevi, 1959, Konya.. Karton kapaklı, 64 sayfa.. İnternette, gittigidiyor’da satılığa çıkınca, sevgili Ahmet Ergun’dan rica ettim, getirtmesini.. Hafızamızın mükemmelliğinden ölmeden önce unuttuğumuz birçok edebiyat adamının artık “antika” olmuş, erbabı için paha biçilemez kitapları ile birlikte “Şarkılarım” da, 50 yıl önce basıldığı “Selçukya iklimi”ne, Ahmet Ergun’un himmeti ile geldi.
“Şarkılarım” da, Mahmut Nedim Güntel’in tam 227 şarkısı var. 1959’a kadar bestelenen şarkılarından örnekler sunuyorum; müsaadenizle..
“Çık balkona mehtap ile imdadıma koş, gel/ Aynan gibi tutsun onu, gökten sana bir el/İsmail Baha Sürelsan ve Necdet Tokatlıoğlu tarafından bestelenmiş.
“Göğsümde yanardağ gibi yanmakta gönül, ah,/Her saniye, her an seni anmakta gönül, ah/Melahat Pars tarafından bestelenmiş.
“Son hatıranın üstüne hicranla eğildim. Kalp ağrısı neymiş, bunu bir lahzada bildim”/Semahat Ergökmen bestelemiş.
“Bugün sensiz Meram, pek neşesiz, durgun, Gönüller boş, sema üzgün, sular yorgun”/ İsmail Baha Sürelsan bestelemiş.
“Hülyaya dalan gözlerimin ufkuna doğsan, Sonsuz gecemin bahtını sen nurlara boğsan”/Sari Erden bestelemiş.
“Hicranla yanan ruhuma dolsun bakışın, gel/Bir mucize gör, güller açılsın da kışın, gel/ Gültekin Çeki bestelemiş.
“Bir göz yaşıyım ben ki, yazık, yar onu silmez/Bir şarkı, benim ruhumu sarsan eli bilmez/Kutlu Payaslı bestelemiş.
Bu demet, Mahmut Nedim Güntel’in 1960’a kadar bestelenen şiirlerinden… Sadece birkaç örnek.. Ama, dikkat buyurun, İsmail Baha Sürelsan, Necdet Tokatlıoğlu, Melahat Pars, Semahat Ergökmen, Sadi Erden, Gültekin Çeki, Kutlu Payaslı; bestelerdeki imzalar..
Bu unutulmaz şarkıların şiiri, bu toprakta, “Selçukya iklimi”nde Mahmut Nedim Güntel’in gönlüne doğdu. Hiç şüphesiz diyebiliriz ki; bunlar, bu yüzlerce şarkı “Konya Gönül İklimi”nin öz ürünü..
“KONYA HEMŞERİLİĞİ”Nİ EN ÇOK HAK EDENLERDEN BİRİ; MAHMUT NEDİM BEY
“1901 yılında Turhal’da doğdu; “Turhal’dan Sivas ve Samsun’a kadar anılan” vatanperver Hüseyin Fazıl Bey’in oğlu. Turhal İdadisi’nde Amerikan Koleji’nde okumuş; Edebiyat Fakültesi’nden sertifika almış genç bir muallim.”
“Kurtuluş Savaşı”nın sözcüsü, ünlü Konya gazetesi Babalık’ta, Ekekon’da sürekli yazıları yayınlanmış.. Yaklaşık 1930’dan 60’lara kadar otuz yıl, “Selçukya İklimi”nde bilimini, sanatını Konya’ya adamış..
Ünlü basın eri rahmetli Mahmut Sural’a göre, Mahmut Nedim Bey son derece sakin, heyecanlı ve hazır cevaptır. “Ankara radyosu her gün, Selçuk Gazetesi’nde yayınlanan baş yazılarını saat 13 bültenlerinde yayınlamıştır. Başka bir Anadolu gazetesinin bu mazhariyete ermediği bilinmektedir” der.
Mahmut Nedim Güntel, Turhal’da doğmuştur; ama, O, Turhal’da doğan bir “Konyalı”dır. Konya basınının unutulmaz yazarı rahmetli Namık Ayas; Güntel’in 1974’de ölümünü öğrenir, şunları yazar: “Mahmut Nedim Güntel, Konya basın ve kültür yaşamına 35 yıl emek vermiş bir değerdi, ölüm haberine masamda iki elimi çeneme dayayarak yavaş yavaş inanmaya çalıştım… Açık görüşlü, özgür düşünceli; yardakçılıktan tiksinti duyardı. Sokrat, Aristo, Bergson, Farabi, İbn-i Rüşt’ten tutunuz çağımızın en tanınmış kişileri üzerinde istediğiniz kadar konuşabilecek güçteydi. 35 yıl kadar önce Konya Askeri Orta Okulu’na edebiyat öğretmeni olarak atanmış, yaş sınırından emekli olana kadar orada kalmıştı.”
SANIRIM, HAYIR, EMİNİM; MAHMUT NEDİM GÜNTEL’E KONYA KÜLTÜR VE SANAT BABINDA ÇOK ŞEY BORÇLU
Mahmut Nedim Güntel’i, bugünkü Konya’nın hayı/huyu içinde hatırlayan, sözünü eden var mı? Emin olun ben duymadım.. Ancak, Allah uzun ömürler versin, Feyzi Halıcı ile A. Cenap kendi hatırlayabilir; sorarsak anlatabilir.
Sen; Konya’da otuz yıl edebiyat hocalığı, Türkçe hocalığı yap; Konya’nın “efsane” gazetelerinde sayısız şiirin, fikir yazın çıksın; otuza yakın kitapta imzan olsun; yüzlerce “şarkı sözü”n olsun; Türkiye’nin en kıymetli sanatçıları şiirlerini bestelesin ve okusun..
Sen; “Selçukya İklimi”nin kültür birikimine bedel biçilemeyecek katkılar yap; “Seni” şehrin “ekabiranı” bile hatırlamasın.. Adın bir sokağa bile verilmedi; adın bir okula bile verilmedi..
Yalnız, Mahmut Nedim Güntel’i tanımış, O’nun selamını almış biri olarak, benim Prof. Dr. Mustafa Özcan’a bir “teşekkür” borcum var.. Prof. Özcan’ın 3 Ağustos 2006’da Anadolu Manşet Gazetesi’nde yayınlanan “M. Nedim Güntel’in Selçuk Gazetesi’ndeki Şiirleri” başlıklı büyük emek ürünü, değerli araştırmasını görmeseydim bu yazıyı böyle yazamazdım.
GELİN, MAHMUT NEDİM GÜNTEL’İN RUHUNA BİR “FATİHA” OKUYALIM VE UNUTULMAZ ŞARKILARINI NEREDE BULABİLİRSEK DİNLEYELİM..
İnsanların insanlara borcu olduğu gibi; şehirlerin de, adları ile birlikte anıldığı evlatlarına borcu olur.. “Borç kocamaz” derler, “Eski Konyalılar”.. “Vefa” nedir, “minnet” nedir bilen birileri tarafından ödenmeyi bekler..
Gelecek aylarda Mahmut Nedim Güntel’in güftelerinden bir konser düzenlense… Bunu Selçuk Üniversitesi Konservatuarı, Konya Musiki Derneği, Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü çok rahat başarabilir.. Yaşatılmazsa kültür de ölür.