Durali Göğüş
Durmak Yok, Yola Devam
Dünyanın gözü kulağı şuanda ülkemiz üzerinde. Dünya gündeminin ilk sırasına oturmuş durumda Türkiye seçimi. Bir yanda materyalist ve emperyalist sistem baronları küresel güçler, diğer yanda mazlum ülkelerin halkları. Hepsi merakla Türki’yedeki seçimin sonuçlarına odaklanmış durumdalar.
İnsanlık var olduğundan itibaren Haç ve Hilal savaşı hep süre gelmiş ve sürmektedir. Emperyal devletler şeytani düzenlerini kurma noktasında sınır tanımamakta mazlum insanlar üzerinde saldırılarını, tahakkümlerini acımasızca ve şiddetli şekilde uygulamaktalar. Son iki yüz yıldır cehenneme çevirdikleri coğrafyalarda bir dolaşalım ve insanlarına soralım. Sizlere sahip çıkan, koruyup kollayan, kendinizi güvende hissedeceğiniz sırtınızı dayayabileceğiniz hangi millet var? Net ‘’Türkiye’’ cevabını verir mazlum coğrafya halkları. Mazlum topraklarının gözü, kulağı, umudu ve güvencesi. Tarihinde insanlığa adil bir sistemi sunan ülke Türkiye. Günümüzde yükselen Türkiye güç ekseni yolculuğunda emin adımlarla yürüyüşünü devam ettirmektedir.
Emperyal küresel güçler bu ülkedeki hegomanyalarının erimeye başlaması ile panik içerisindeler. Bu ülkeyi güçsüz bırakmak için onlarca yıl müdahalelerde bulundular. Başbakan astılar. Darbeler yaptılar, muhtıralar verdiler her on yılda içerdeki güçleri ile. Olmadı yıllarca ülkenin öz çocuklarını sağ, sol diye anarşiye kurban verdirdiler. Kardeşkanı akıttılar. İç savaşları finanse ettiler. Çevresindeki ülkeleri yalanlarla ve algılarla karıştırıp iç savaşlarla milyonlarca masumu katledip ülkeleri paramparça ettiler. Asıl hedefleri bin yıl dünyaya adalet dağıtan koca çınarı kurutmaktı. Sebep tarihlerinde asla köleliği ve mandayı kabul etmemiş olmasından kaynaklıdır. İşte küresel çetelerin tek korkusu bu ülkenin aslına dönüş yolculuğu ve gücünün yükselişi. Onun için bu seçimi yirmi yıllık yönetim iradesini ve kudretini sonlandırmak için son şans olarak görmeleri. Yıllardır çekiç güçle lojistik destek ve silah vererek eğittikleri terör örgütüne son darbenin indirilecek endişesi panikletmiş durumda batıyı. Çekiç gücü kovan Erbakan Hoca’yı post modern darbe ile iktidardan indiren NATO kafası gene devrede.
Dünyada güçlenen iktidarları hiç sevmezler küreselciler. Yönetimleri güçlü lideri içerdeki unsurlarla ve algılarla zayıflatır, ülkenin ekonomisini hedef alır paranın imparatorları. Terör örgütleri, marjinal anarşistleri ile iç çatışmaları finanse ederler. Gezi olayları, 17-25 Aralık Mit Tırları ve nihayetinde yüzyılın en alçak darbe kalkışması 15 Temmuz. Ne var ki bu ihanetleri her seferinde bertaraf eden vatansever evlatlar küreselcilerin oyunlarını suya düşürdü bu yüzyılda. Küreselciler önceleri çok kolay elde ettikleri hegomanyanın önüne çıkan engelleri yok edememenin çaresizliği ile askerle yapamadığı darbeyi siyasi darbe ile saldırıda. İşte onun için bu seçime dört koldan müdahaleler yapmaktalar. Enerjide, sanayide, sağlıkta ulaşımda, teknolojide ve eğitimde vs..vs..yapılan yenilik ve gelişmelere tüm dünyanın gıpta ile baktığı, izlediği devrimler küreselcileri ürkütmektedir.Bu yenileşme ve gelişme güç olma hamlelerinin hepsini teker teker burada sıralayacak değiliz.Bunlar hepimizin malumu.Satırlar,sayfalar ve zaman yetersiz kalır, anlatmakla bitmez.Bu güç ve yükseliştir dünyadaki insanlığı umutlandıran. Dünya medyasında manşetlerde yer bulan ve ülke liderlerince parmakla gösterilen ve örnek alınan ülke. Bu güçlenen ülkenin yolcuğunu sabote temek isteyenler ise yine devredeler. Yirmi yıldır yapılan sayısız devrimleri yedi benzemezlerle söndürmek, yok etmek isteyen üst akıl Nato ve ABD den başkası olamaz. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ABD deki 8 saatlik kayboluşunun gizemi ve Ankara büyükelçisinin iki kez ziyaretine ne anlam yüklemeliyiz. Altılı masayı terk eden Sayın Akşener’in daha 24 saat dolmadan ablukaya alınıp ABD büyük elçiliğinin hemen karşısındaki otelde CHP genel başkanı ve belirsizlerle görüşmesi masaya dönmesi operasyonunda akıllarda deli sorular. Yine mi kaset, yine mi kumpas. Sokakta ve alanlarda, mitinglerde Cumhur ittifakı ibresinin hızla yukarı seyretmesi küreselcileri çılgına çevirmiş olmalı ki seçim sonucuna etki edecek son kozlarını insafsızca uygulayarak engelleri yok etme hamlesi yapmaktalar. Cumhur ittifakı, bunlar etle tırnak gibi ayrılmaz bir bütündür. Bizler ise bir projeyiz söylemini itiraf eden Sayın Akşener meseleyi biliyordu ama üst akılın kontrolünden kurtaramamıştı kendisini. Yine Millet Partisi genel başkanının Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmeyeceğim direnişinin kasetle sonlandırması. Bu küresel müdahale değil de nedir? ‘’Türkiye Gücü’’ çoğalan dost ve gardaşların sayısı ile gücüne güç katmada her yeni gün.
Son seçim hamlelerini yapıyorlar içerdeki kullanışlı aparatlarını devreye sokarak. Lakin sonuçta kandırılanlardan daha fazlası bu milletin feraset sahiplerinde var. Başkanı ile istikrar için‘’Durmak yok yola devam’’ kararlığında.
Bu zaman yoldan sapmadan başkanının yanında tüm çıkar, menfaat ve şahsilikleri unutma, söz konusu ülke ise gerisi teferruattır şuurunda olma zamanıdır. Yazı tura atma sırası değil. Ülkenin kaderi şansa bırakılamaz. İradeleri ve zihinleri oluşturucuların elinde olan oluşturulmuşlarla yol yürünemez. ‘’Teslim olmuşların akılları üst akıldır.’’ Mankurtlar uygulayıcı rolündedir de ondan. İradelerini ve akıllarını Küresel virüse kaptıranlarla değil, irade ve akıllarını imanından alan ve ecdadın ruhunu yaşatanlarla yol yürünmeli. Türkiye yüzyılı yolculuğunda yola devam mı? Elbette devam. Bu seçimde ya mazlumlar bayram yapacak ya da vahşi batının açları iştahlarını ülkemizin ve mazlumların kaynak ve emeklerini sömürüye devam edecekler. Bu düşüncelerle;
Yarın seçim sandığı kabininde kendi aklımız, vicdanımız ve sevdanız ile baş başa kaldığımız an…
Ya ‘’Türkiye Yüzyılı için, doğru zaman, doğru Adamı’’ onaylamak ya da kontrollü akıllar için mührü size teslim edecekler.
15 Mayıs’ta gönül coğrafyalarında ‘’Yeni Yüzyılın Güneşi’’ ümmetin ve insanlığın beklediği ‘’hakikat medeniyeti’’ ışığı olarak doğsun inşallah.
Kaybedeni olmayan güzellikler ve umut olan yarının ülkesine uyanmak temennisiyle.
Söz de karar da milletin…