Fahri Kubilay
Durumdan vazife çıkarma hastalığı
xNe zaman toplumsal bir hareket olsa, hemen birileri çıkıp basit ve küçük hesaplar yapmaya başlar…
Bu; dün böyleydi bu günde böyle, yarın da böyle olma ihtimali çok yüksek..
Bunun sıkıntısını Seydişehirli çok iyi bilir...
Daha dün özelleştirme sürecinde kimlerin niçin gerginlik yarattığı zihinlerden hala silinmedi…
Hayat tarzları haline getirdikleri gerginlik politikalarının baş aktörleri bilmeliler ki dün kaybettikleri gibi bugünde yarında kaybetmeye mahkumdurlar…
Günü kurtarma hesaplı bütün kriz maksatlı eylemler başarı gibi görünse bile, adı üstünde ancak günü kurtarabilir yarın yine karanlıktır…
Toplumsal olaylarda aklın bertaraf edildiği her an üzücü hadiselere her zaman gebe olmuştur…
Çünkü gerçekler mutlaka bir gün ortaya çıkar… Hiçbir şey gizli kalmaz…
Yaklaşık 25 gün sonra ülke olarak bir seçime gidiyoruz. Ve seçim zamanları diger günlere olağan üstü bir durumdur…
Zülfi yare dokunulur karşılıklı...
İktidar olma ve kazanma duygusu hakimdir o günlerde. Bu nedenle aklın yerini duygular fikrin yerini hamaset geçme ihtimali daha yüksektir
Seçim sürecinin başladğı günden bu yana; benim gözlemledigim şu ki; bu seçimler şimdiye kadar yaşanmış seçimlerin hiç birisine benzemiyor
Neden mi? Seçmen daha seçim kampanyaları başlamadan oyunu nasıl kullanacağı konusunda kesin kararlı hale gelmiş. Bakmayın siz yoklamalarda hâlâ varlığını sürdüren “Kararsızlar" kalabalığına, çoğumuz ne yapacağımızı biliyoruz..
Durum böyleyken başta söylemiş olduğum fırsat simsarları her zaman oldugu gibi yine gündemde ve durumdan vazife çıkarma yolundalar.
Seçimler sandıkta yapılır ve her insan için oy kullanma hakkı anayasal bir haktır…Ve ertesi gün herkes işine gücüne bakar.
Bu ülkede ilk defa seçim yapılmıyor ki vatandaş partileri adayları tanımasın...
Buradan şunu da söyleyebilir vatandaş, olayları dakika dakika izliyor ve bu konuda en az adaylar kadar olup bitenleri yorumlayabilecek siyasi kabiliyete ulaşmış durumda.
Tüm olaylar göz önünde yapılınca hiçbir görüşün düşüncenin partinin bir şey gizlemesi mümkün olmuyor ve vatandaş gelişmelereri dakika dakika izledigi için kararını vermiş durumda. Belki kişisel ilişkiler parti düşüncesinin önüne geçerse başka. Değilse hiç kimsenin kısa sürede bir mitinğle, bir bayrak asmayla ve seçim aracından çalınan müzikle degişmesi de mümkün degildir.
Ve her demokratik ülkede olduğu gibi her türk vatandaşıda hür iradesiyle herhangi bir partiye oy vermesinden dogal bir şey olamaz.
Hiç kimse ye zorla dayatmayla bir bir partiyi bir görüşü desteklemesini istemek bu millete yapılmış en büyük hakaret olur.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum…
Bu ülkede despot bir mantıkla sırf kendileri gibi düşünmedi diye insanlar baskı yapma hakaret etme hain ilan etme devri bitmiştir. Halep ordaysa arşın sandıkta…
Umarım bu seçimleri kazasız belasız bir vatandaşımızın bile burnu kanamadan hayırlar ile bitiririz..
Umarım hayırlı bir meclis ile hakettiğimiz yaşam standartlarını medeni ölçüler çerçevesinde ulaşırız…