yazar-45
Türkiye’nin Sesi Radyosu
Cumartesi Çayları ve Türkiye’nin Sesi Radyosu
Uzun zamandır Konfortours’ta içtiğimiz Cumartesi sabah çaylarını bu hafta, kahvaltı ile birleştirerek Amsterdam Türkevi’nde içtik. Artık bir gelenek haline gelen Cumartesi sabah çayları üstad İlhan Karacay başta olmak üzere, o hafta artık hangi dost katıldıysa Osman Çelik’in mekanında içilir. İki, üç saat sohbet edilir. O hafta değerlendirilir ve daha sonra herkez işine, gücüne devam eder. Sağolsun, Allah nazardan sakalasın her hafta kahrımızı çeken, çayları kendi elleriyle demleyip, ikram eden dostumuz Osman Çelik, onca yoğunluğuna rağmen haftada bir kaç saat ayırır Cumartesi çay sohbetlerine.
Bu hafta Cumartesi çay sohbetleri geleneğini bozduk. Kahvaltıyla birleştirdik. Türkevi’nde toplandık. Hiç organize etmememize rağmen kahvaltıda nasibi olanlar kendiliğinden biraraya gelmişlerdi. Hatta kahvaltıya Den Haag’tan kalkıp gelen dostumuz Adil Akaltun bey de katıldı.
Aziz Aslantekin çayları hazırlarken, Mikail Güneş bey de o eski lokantacılığını ve işletmeciliğini gösterircesine kahvaltı kompozisyonunu ayarladı. Meram lokantası sahibi dostumuz Erdoğan Yüce’yi aratmadı desek yeridir.
Ali Yavuz’un kulağına varmasın, kahvaltıda tam dört çeşit Fas ekmeği vardı. Pamuk gibiydi. Midelerimizi hiç mi hiç ağrıtmadı. Ali beyin kulaklarını da çınlattık…
Tam kahvaltıya başamıştık. Bir de ne görelim. Bizim kutsal haç yürüyüşünü gerçekleştiren, bir derviş misali yollarda türlü çilelere katlanan, ancak Mevlana hoşgörüsünü Ispanya’ya taşıyan Sedat bey kapıda.
Ayağının tozuyla, kızını spora yetiştirip, koşa koşa sabah çayına, tam beş haftadır hasret kaldığı Türk çayına koşmuş gelmiş. Sakalları kesmiş. Elbiseler artık o geçen haftalarda gördüğümüz fotograflardaki fukara elbisesi değil.
Sedat bey bu dört beş hafta içinde yaşadıklarını önümüzdeki günlerde basın mensuplarına ve dostlarına anlatacak, ancak kısaca ifade ettiği üzere, oldukça eğitici bir yürüşü gerçekleştirmiş Sedat bey.
Mısır ambarlarında uyumalar, horlamalar, açlık, yorgunluk, susuzluk, özlem ve hasretlik Sedat beyin iliklerinde hissettikleri ve yaşadıklarından sadece bazıları.
Yol arkadaşları Giovanni, Ever, Miguel ve Eduardo ile yaşadıkları onlarca macera, yolculuğun sonuna doğru kaldığı otelde çift kişilik yataklı büyük bir oda ve odada küvet ve tarifi mümkün olmayan mutluluk hep Sedat beyin yaşadıklarından vir demet.
Anlatılanlar karşısında yapılan şakalar ve kurulan senöryalar çay sohbetimizin tuzu ve biberi oldu.
Sohbet bu minvalde devam ederken, TRT’den, Türkiye’nin Sesi Radyosu’ndan Türkevi’ne gelen Asuman Ayhan ve yoldaşı ile artık sohbetin konusu Hollanda’daki Türklerin karşılaştıkları sosyal sorunlar üzerine yoğunlaştı.
Radyo’dan gelenler özellikle Türk gençleri arasında uyuşturucu kullanımının yüksek olduğunu ve bunun sebeplerini sorarken, başta İlhan Karacay olmak üzere diğer misafirler bu işin böyle olmadığını anlatmaya gayret ediyorlardı. Hakikaten anlatılmaya çalışılan ve neredeyse kaybolmuş bir Türk gençliği tablosu karşısında hepimiz, bu bilgilerin doğru olmadığını, her ülkede ve millette olduğu gbi Hollanda’daki Türkler arasındada uyuşturucu kullanımının olabileceğini vurguladık.
İlhan Karacay genel hatlarıyla Hollanda Türklerinin durumunu, Hollanda’nın dününü ve bugününü anlattı. Hollanda’nın değiştiğini eskiden Hollanda için gözyaşı döken insanların artık bu ülkeyi sevmez duruma geldiklerini, bundan da Hollandalıların sorumlu olduklarını ifade etti. Buna karşılık Hollanda’da başarılı olan gençlerimizin sayısının her geçen gün daha da arttığını, Hollandalılarla rekabet ettiklerini, hatta gençlerimizin bazılarının Hollanda’yı beğenmeyip Türkiye’ye göç ettiklerini anlattı.
Osman bey iş dünyasında karşılaştığı çifte standartları, zorlukları anlatırken, kısa bir süre içinde Hollanda’daki Türklerin sorunları masaya yatırılmış oldu.
Adil Akaltun ve Mikail Güneş’in anlattıklarını yazmaya kalsam bu satırlar dar gelir. İçilen sigara sayılarından da anlaşılacağı gibi, çok derin mevzulara girilmiş…
Fransa, Hollanda ve Almanya’daki Türkler üzerinde incelemelerde bulunup, söyleşiler yapacak olan Türkiye’nin Sesi Radyo’su mensupları da bizim Cumartesi sabah çay sohbetleri geleneğimizden nasibini alanlar arasına girmeyi başardılar. Demekki şansları yaver gitti. Zira Türkevi’nde buldukları isimlerle ayrı ayrı randevü yapıp biraraya toplamaya kalksalardı herhalde zamanları yetmezdi. Asuman hanım ve arkadaşı Anadolu Ajansı temsilcisi Yusuf Bakırcı’ya teşekkür etsinler. Zira Türkevi’ne Yusuf yönlendirmiş.
Bu arada unutmadan şunu da söyleyeyim. Adil bey sabah kahvaltıları geleneğimizi pek beğenmiş. Aman ha, ilk kahvaltıya beni mutlaka davet edin diyor...