Endemik bitkilere "sınırsız" koruma
GTÜ bünyesinde kurulan kriyo bankasında yok olma tehlikesi altında bulunan bitki türleri "sınırsız" korumaya alınıyor- GTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yelda Özden Çiftçi:- "Kriyo bankasının en önemli özelliklerinden biri saklama süresinin sınırsız olması"- "Şu
KOCAELİ (AA) - ŞAHİN OKTAY - Türkiye'nin yok olma tehlikesi altında bulunan ve tohum bankalarında uzun süre saklanamayan endemik bitkileri, Gebze Teknik Üniversitesi'nde (GTÜ) kurulan "kriyo bankası"nda sınırsız süreli koruma altına alınıyor.
GTÜ Temel Bilimler Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yelda Özden Çiftçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin bitki türleri bakımından çok zengin önemli bir zenginliği bulunduğunu fakat sahip olduğu bitkilerin bir kısmını kaybettiğini söyledi.
Bitkilerin tohum bankaları, botanik bahçeleri ve arberatoryumlarda saklanabildiğini fakat saklanması zor olan türler için mutlaka kriyo bankaları kurulması gerektiğini vurgulayan Çiftçi, "Kriyo bankaları hem bilimsel hem de ticari olarak öne çıkacak türlerin uzun süreli korunması için çok büyük bir öneme sahip. Biz de ülkemizin çok önemli bitki kaynaklarını uzun süre saklamak amacıyla kriyo bankası kurduk" diye konuştu.
Çiftçi, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bitkileri korumak için Türkiye'de çeşitli tohum bankalarının kurulduğunu ama buralardaki saklama sürelerinin bazı türler için sınırlı olduğuna dikkat çekerek, "Kriyo bankasının en önemli özelliklerinden biri saklama süresinin sınırsız olması. Özellikle dehidratasyon oldukça hassas olan tohumları kriyo bankasında eksi 196 santigrat derecede saklama gerçekleştirildiği ve kriyobiyolojide metabolizmanın tamamen bu sıcaklıkta durduğu kabul edildiği için teorik olarak sonsuza kadar saklayabiliyoruz. Şu anda sakladığımız tohumların ya da bitkisel parçaların 50 sene sonra, 100 sene sonra ya da 200 sene sonra çıkartıldıklarında aynı özellikte olmaları ve aynı kaliteye sahip olmaları beklenmekte. Zaten kriyo bankalarının en önemli özellikleri bu. Yani sınırsız bir süre saklayabiliyorsunuz" ifadelerini kullandı.
- "Hücrenin içerisindeki su miktarını azaltıyoruz"
Bitkileri kriyo bankasında korumaya almak için öncelikle hücrenin içerisindeki su miktarını azalttıklarını anlatan Çiftçi, bitkisel parçaları steril koşullar altında dehidrate ettiklerini, daha sonra da kullandıkları birtakım kimyasal solüsyonlarla bitkisel dokuların hem su içeriğinin azalmasını hem de bitkisel dokuların canlılığının korunmasını sağladıklarını ve ardından sıvı azotta muhafaza ettiklerini belirtti.
Çiftçi, tahılların tohum bankalarında çok rahat saklanabildiğini çünkü dehidratasyona çok hassas olmadıklarını dile getirerek, "İşte eğer bitki türleri içerdiği su miktarının azaltılmasına çok hassassa o zaman sıkıntılar çıkıyor. Uzun süre saklanamayan türler oluyor. Yani her tür için 'tohum bankasında mı saklayacağız, botanik bahçesinde mi saklayacağız, kriyoprezervasyon lazım mı' diye karar vermek gerekiyor" şeklinde konuştu.
- "Daha çok odunsu bitkiler üzerinde çalışıyoruz"
Çiftçi, daha çok odunsu bitkiler üzerinde çalıştıklarını ve meyve ağaçlarına yoğunlaştıklarını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk başta Antep fıstığı ve onun farklı türleriyle çalışmalara başladık. Kalitesini bildiğimiz 30 yaşındaki ağaçlardan dişi ve erkek olmak üzere çeşitli bitkisel dokular aldık ve bunları laboratuvar ortamında çoğalttık. Daha sonra da kriyo bankasında korumaya aldık. Aynı şekilde tohumlarını da sakladık. Tohumlarda anaç olarak kullandığımız tohumları tamamen gözardı etmek mümkün değil. Tohumları da yine aynı şekilde eksi 196 santigrat derecede azotta saklanmak üzere protokol geliştirdik ve şu anda saklıyoruz. Bunun dışında zeytinde yaptığımız çalışmalar var. Süs bitkileri üzerine yaptığımız çalışmalar var. Yine bize ait olan ve çoğaltımında sorun olan ve ekonomik olarak da önemli olan ama gen plazmasını kaybettiğimiz sakız ağacı var. Sakız ağacını da kriyo bankasında saklayacak şekilde protokol geliştirdik ve şu anda saklanıyorlar."
Avrupa ülkeleri ve ABD'de de bu konu üzerine yoğun çalışmalar yapıldığını çünkü bitkisel gen kaynaklarının ve metabolitlerin çok önem kazanmaya başladığını işaret eden Çiftçi, "Sahip olduğumuz bitkisel germplazmayı çok iyi korumamız gerekiyor. Şu an Avrupa, Amerika'yla aynı seviyedeyiz. Aynı yöntemleri kullanıyoruz, sadece kriyo bankası sayısının artması gerekiyor. Biraz zor bir teknik ama optimize edildiğinde gayet iyi sonuçlar veren bir teknik" dedi.
AA
Kaynak: