Ne kadar da zordur bir ölünün defterine bakmak.
Onun hesabı ahrete kalmıştır artık…
Ve ne güzel gelenektir bizde ölünün ardından kötü laf etmemek…
Erbakan Hoca rahmeti Rahman’a kavuştu.
Yeni bir dünya düzenini tesis edemeden göçse de, zihinlerimize bunu en güzel şekilde kazımayı bildi…
Hoş bir seda bıraktı gök kubbede…
Bazen alkışladık, bazen kızdık hocaya…
O, en çetin cenderelerden alnı terleyerek geçerken alın yazımızdı yaptıkları/yaşadıkları…
Onunla savrulduk kimi kere…
Onunla itelendik kakalandık.
Hor görüldük.
Onunla hırpalandık, ötelendik, ötekileştik…
Onunla kapandı yüzümüze okuduğumuz okulların kapıları.
Kapılarda onunla ağladık.
Sonra, hakkımızı almak için onunla dayandık kapılara…
Onunla fişlendik, en temiz isimlerimizle.
Boynumuzda iple, beyaz kefenle dolaşmayı; saf tutmayı, küçük bir kara parçasından kocaman bir coğrafya yapmayı öğrendik.
Onunla direnişi fark ettik…
En çetin zamanlarda sabır testinden geçtik.
Onunla birlikte Kıbrıs’a çıkarma yaptık, Kudüs mitingleri düzenledik…
Onunla birlikte tanklar yürüdü üzerimizden.
Çizmelerin altında çiğnendik.
Önce ahlak ve maneviyat, dedik…
Adil düzen, dedik…
Yeni bir dünya düzeni, dedik…
Mücadele ettik, mücahade ettik…
Dirilttik ama hiç öldürmedik.
Öldük öldük dirildik tabiri caizse.
İhtilal yaptık, ihtilale uğradık.
Fethin çocukları olduğumuzu asla unutmadık.
Millet olduk, Meclis’e yürüdük…
Öyle ki…
Hepimiz Erbakan’dık…
Şimdi de ondan öğrendiğimiz gibi…
Sabrediyoruz.
Allah rahmet eylesin.