Yücel Kemendi
ERBAKAN'I ANLANMAK 2
Bugünlerde Erbakan'ın siyasi özelliği sık sık ehil olan, yada olmayan bilen yada sonradan aklı başına gelmiş insanlar tarafından yazılıyor çiziliyor.
Ortaokul 3.sınıf öğrencilik yıllarından itibaren en çok ilgimi ve dikkatimi çeken yegâne isim Necmettin ERBAKAN olmuştur. onun için bugün burada gençlerimize bir ışık tutması için geçen hafta eğitim yönünü yazdığım Erbakan'ın bugünde siyasi özelliğinden ziyade Erbakan'ı Erbakan yapan bilim adamı özelliğini yazmaya çalışacağım
Necmettin Erbakan’ın hayatı gerçekten hem ibret verici hem de ilham kaynağı olacak niteliktedir diyebilirim, gönül rahatlığıyla. Bulunduğu her yerde hem lider, hem hoca hem de iftihar edilen bir talebe, bir mühendis ve bir siyaset adamı olmuştur.
Rahmetli Erbakan kendisi hakiki bir Osmanlı ağırlığı olan aileye mensuptur. Aslen Adana’nın Kozanoğulları sülalesindendir. Dedesi ise Sultan II. Abdülhamid’e ve saraya yakınlığı ve bağlılığı ile bilinen Hüseyin Beyin torunudur.
Erbakan lise öğreniminde devam ederken çalışkanlığı ile kendisinden hep söz ettirip okulda da bu sebeple ün yapmıştır. Bu özelliği ile bile Erbakan gelecek vaad eden bir insan olduğunu gerçekten hayranlık verecek derecede belli ediyordu.
Bu çalışkanlığı ile Erbakan, İstanbul Erkek Lisesini de Birincilikle bitirip o zamanki şartlarda okul birincilerine sınavsız geçiş hakkı verilirken kendisi sınava girmeye karar verip sınavda da üstün başarı vererek o zamanki ismi ile Yüksek Mühendis Mektebine girmeye hak kazanır. Üstelik o zamanın öğrencileri ne olur ne olmaz diye ikinci üçüncü tercih yazarken Erbakan tek tercih yapmıştır.
Bu açıdan Erbakan kararlarını ve hedeflerini gerçekten hem katı hem de keskin biçimde vermektedir. Yüksek Mühendis Mektebi sıralarda İstanbul Teknik Üniversitesi olarak isim değiştirir ve üstün başarı gösteren Erbakan’a da 2. sınıftan devam etme hakkı tanınır.
Üniversite tahsili döneminde Analiz, Yüksek Matematik gibi önemli ve ağır derslerde gösterdiği başarı neticesinde kendisine takılan bir lâkapla Derya Necmettin olarak anılmaktadır.
Yine kendisinden beklenen bir başarı ile 1948 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesini 1.’likle bitirmiş. Üstelik 4 üzerinden 3.96 ile bir rekor kırıp 70 sene geçmesine rağmen halen o rekor kırılamamıştır.
Aynı yıl üniversitenin Motorlar kürsüsünde asistan olarak öğretim üyesi olur. kısa bir süre sonrada bölümün motorlar dersine giren hocası askere gittiği için asistan olarak derslere bizzat kendisi girer. Bu olay ise Türkiye tarihinde yine ilkler arasında yerini alır. Hatta bu yıllarda Necmettin Erbakan, Süleyman Demirel ve Üzeyir Garih’in de üniversiteden hocası olmuştur
Bundan sonra ise Erbakan Motorlar ve Termodinamik alanında 1.5 yıl çalışma yapmış ve bu süre içinde 3 tez hazırlamış. Bu tezlerden birisi “motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl tutuştuğunu matematiksel olarak izah eden doçentlik tezi” Türk ve Alman bilim çevresinde büyük yankılar meydana getirmiş.
Erbakan bu tezinden sonra Alman DEUTZ Motor fabrikasına Leopard tankları hakkında araştırma yapması için fabrikanın genel müdürü Prof. Dr. Flast tarafından Almanya'ya davet edilir. Hatta burada Almanların çözemediği bir tip motoru da geliştirir. bu tankı öyle bir düzeye getirir ki tankın motoru hem benzin hem mazot hem gaz yağı hatta neredeyse zeytin yağ ile çalışabilecek duruma gelmiş.
O yıllarda Erbakan’ın önü bilim adamı olarak açılsa idi Türkiye o yıllarda kendi motorunu üretebilirdi.
Nitekim bunun ardından Erbakan kendi çabasıyla Gümüş Motor A.Ş.’yi kurar ve ilk yerli motor üretimi başlar. Üstelik seri imalatla. Hatta öyle ki şuan bile bu fabrikadan çıkan motorlar kullanılmakta. Erbakan’ın İTÜ’de laboratuarda ürettiği motoru halen kullanan var.
Almanya’da DEUTZ fabrikası kendisine o zamanın şartlarında çok iyi bir maaş teklif etse de Erbakan ülkesine dönerek hizmetine devam etmiş. Bu durum bir bilim adamı olduğu kadar müthiş bir vatansever olduğunun da en güzel kanıtıdır diyebilirim.
Bu konudan sonra daha ilerisi siyasi konulara giriyor. O konulara ise bugünlerde herkes yazıyor ben başka bir yazımda mutlaka siyasi Erbakan'ı da yazacağım. Çünkü Necmettin Erbakan gibi bir isim bir köşe yazısıyla bitecek gibi değil. Bir sonraki ERBAKAN yazısında görüşmek üzere.