Faruk Bal…

8 Mayıs 2000’de görevinden azledilen Sadi Somuncuoğlu’nun yerine 22 Mayıs 2000’de 57. Hükümet’te Devlet Bakanlığı’na getirilmişti.

Konya’ya hizmetleri bir yana Türkiye’ye hizmetleri var.

Sadi Somuncuoğlu’nun neden azledildiğini biliyorsunuz.

Koalisyon hükümetinde parti kararına karşın cumhurbaşkanı adayı olmuştu…

MHP, o zaman diğer koalisyon ortaklarıyla birlikte Ahmet Necdet Sezer’i destekleme kararı aldığı için Sadi Somuncuoğlu’nun adaylık çıkışı partiden tepki görmüştü.

Üstelik Somuncuoğlu, partilileri tarafından tartaklanmıştı da.

İşte böyle bir hadiseden sonra, bakanlık koltuğu da Somuncuoğlu’ndan Bal’a geçmişti.

-Ankara’nın en lüks restoranlarından 3 Kalyon’un sahibi…

-İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu…

-Siirt, Türkeli, İvrindi, Bursa ve Ankara’da hâkimlikleri var…

Yani hukuk ve yasa konusunda elbette itibar edilecek bir isim.

Anayasa değişiklik paketiyle ilgili bir hukukçu olarak söyledikleri bu yüzden önem taşıyor.

‘Hayır’ için yapılan çalışmalarda hep önde…

Fakat çokça dikkatsiz davrandığı oluyor…

Geçtiğimiz günlerde MHP’nin ‘hayır çadırı’nı ziyaretinde öyle bir söz ediyor ki…

Daha önce söylediği “Başörtülü hanımefendi ya devletin koyduğu kurala uyar ya da rızkını başka yerde arar” cümlesi kadar dikkatsiz.

Bal şöyle diyor: AKP’nin tek derdi, Peygamber postu olan Türk Milleti adına karar veren Yargıyı, AKP yandaşı haline getirmek istemektir.

Gerçekten de, hiç tarafsız, mantıki gerekçelerle birilerinin halk oylamasına ‘hayır’ demelerini anlayabilirim.

Hukukçu birinin ya da herhangi bir ferdin ‘hukukun üstünlüğüne’ inanmasını yadırgamam.

Fakat Sayın Bal’ın ‘laik’ bir devlette, üstelik Yargı’yı ‘Peygamber postu’ olarak göstermesini anlayamam.

Sahi Sayın Bal…

Türk yargısını peygamber postu olarak nasıl değerlendirdiniz?

Bu değerlendirme bir kere kalpten bağlı olduğunuzu düşündüğüm laiklik ilkesine aykırı değil midir?

Sonra, ‘aynı edebiyat’ demeyecekseniz…

12 Eylül sürecinde, -ülke insanının- ülkücülerin de, komünistlerin de canını yakan yargı mıdır peygamber postunun üzerine kurulu olan?

Rahmetli Alparslan Türkeş’i 12 Eylül darbesinden sonra idam cezasıyla yargılayıp, 9 Nisan 1985’e kadar 4,5 yıl tutuklu kalmasına karar veren yargı mıdır kutsadığınız?

MHP’NİN MİTİNGİNDEN NOTLAR

Saat 15’e yaklaşırken miting alanındaydım… Bu saatlerde henüz alan boştu…

-15’te miting alanı içindeki 50 kadar kişiyi alanın güvenliğini sağlamak üzere polis kordonunun dışına çıkardılar. Bu esnada bomba uzmanları ve uzman polisler güvenlik taraması yapıyordu. MHP’liler, polise zorluk çıkardılar. Bir an önce içeri girmek istediler. Bu esnada MHP İl Başkan Yardımcısı Hakan Ceylan da o noktaya geldi ama partililerini yatıştıramadı. Güvenliği sağlamak isteyen polislere 5 dakika tahammül edemeyip ‘ülkücü hareket engellenemez’ diye bağıranlar oldu. Oysa Başbakan Erdoğan’ın mitinginde, bu prosedür daha da sert ve sıkıydı.

-Polis ilk önce otobüs durakları hizasında kordon oluşturdu… MHP’liler buna da itiraz ettiler. Kordonun genişlemesini istediler. Trafik kesilerek kordon Valilik Konağı’na kadar genişletildi. Fakat saat 17’ye geldiğinde alan boştu. Kendi gözlemim bir yana Emniyet’ten aldığım sayıya göre alanda en fazla 5 bin kişi vardı…

-MHP Lideri Bahçeli’nin gelmesine dakikalar kala otobüsün üzerinden boşluğu doldurmak üzere taktik bilgiler gelmeye başladı: Saygıdeğer Konyalılar, ön tarafı sıkıştırmayalım. Önümüzdeki kişi ile aramızda 1-2 metre mesafe olsun! Açılalım…

-Bahçeli’den önce kürsüye davet edilen MHP İl Başkanı Ali Yücel, sadece alandaki kalabalığı selamladı, Bahçeli’yi takdim etmekle yetindi. Konuşma metni hazırlamamış olması dikkatlerden kaçmadı.

Bahçeli mikrofona geldikten sonra neler söylediğini ise haberlerimizde yansıttık…

MHP böylece Konya mitingini kazasız belasız atlatmış oldu…