Türkiye ne zaman kendine gelip şöyle bir kafasını kaldırsa, hemen olağanüstü günler sayılabilecek bir sürecin ortasına düşüyor. Bunu kim yapıyor ve kimleri kullanarak yapıyor diye bir soru sorsak, kim yapıyor sorusunun cevabı çoğu zaman aynıyken, kimleri kullanıyorlar sorusunun cevabı  konjonktüre göre değişiyor.

28 şubatta Ali Kalkancı, Fadime Şahin hangi görevi icra etmişse, Gezi'de eski tüfek solcuların kışkırtmasıyla sol gençlik nasıl Taksim'i yerle bir etmişse, 15 Temmuz'un FETÖ'sü de aynı görevi icra etmiştir. Birisi seçilmiş irade ve kurulmuş hükümet yıkılsın diye dışarıdan taş atanlara maşalık yaparken, öteki seçilmiş irade ve kurulmuş hükümetin içine sızarak, yıkmak için dışarıdan girilsin diye surdan taş çalmaya çalışmıştır. Her ikisi de uşak her ikisi de efendileri için çok kullanışlı malzemelerdir. Bakmayın FETÖ'nün on binlerce kamu görevlisi ve on milyarlarca dolar yönettiğine her ikisinin de son toplamda görevi, çapı kadar ihanet etmek ve sahip oldukları maharet kadar kullanışlı malzeme olmaktır.

Şimdilerde FETÖ, ABD ve batı basını üzerinden içeriye yeni bahar müjdeleri vermeye devam ediyor. En son Wall Street Journal'a verdiği demeçte bunca yaşanana rağmen kişiliksiz mesaj verme yönteminden bir şey kaybetmediğini gördük.  Seccadenin üzerine ayakkabısıyla basarak verdiği pozun hemen arkasındaki TV ekranından, içerideki uzantılarına mesaj vermeye devam ediyordu. TV ekranında  yazan dörtlüğün son iki satırında "Aceleci acele edip dursun, beklenen mutluluk biraz ileride" diyerek kopuşa ve kaçışa mani olmaya çalışıyor. Umut üzerinden uşaklığını yaptığı ABD'deki ömrünü uzatmaya çalışıyor. Bu aynı alçak kişiliksizliğin, aynı subliminal mesaj anlayışının ve aynı sinsi duruşun devam ettiğini gösterir. Ne dostlukları ne de düşmanlıkları adam gibi olmayan FETÖ, bu tavrıyla devlette çok haklı bir teyakkuz durumuna sebep oluyor.

Fakat bilmeliyiz ki FETÖ özellikle ByLock ve ihbarlar üzerinden bir de içerideki kripto kamu görevlilerini kullanarak 2019 seçimlerine yansıyacak bir mağduriyet kitlesi oluşturmak da istiyor. Maalesef  buna ağır işleyen hukuk sistemi de çanak tutuyor. Suçüstü yapılmış, tankın içinde yakalanmış, insanları bombaladığı ve kitlesel katliam yaptığı delillendirilmiş, tüm bu süreçleri yönettiği kanıtlanmış insanlarla, halasının oğlu adına kullandığı telefona bulaştırılmış ByLock üzerinden hiçbir kullanım yapılmadığı halde tutuklananların aynı zemin üzerinde işlem görmeye  devam etmesi olsa olsa FETÖ' nün işine yarar ve yukarıda zikredilen subliminal mesajın muhatap kitlesini arttırır.

Mutlaka ama mutlaka hızlı bir şekilde bu tasniflerin yapılması ve kim hangi boyutlarda bu yapı ile bağlantıya girmişse ortaya çıkarılmalıdır. Etekten bağlantı kurmuş diyebileceğimiz ve bu alçak örgütle organik bir bağının olmadığını delillendirdiğimiz insanların bir kere mutlaka ayrı bir kategoride değerlendirilmesi gerekmektedir. Organik bağı olan ve ilişkisini halen kesmemiş, gönül dünyasından çıkarmamış olanlara acımak, kamuda olmasına müsaade etmek, yeniden bu milletin birikimlerinden istifade etmesine izin vermek ne kadar tehlikeliyse, öykünmeci ve organik bağı bulunmayanların da katiller ve hainler sürüsünden ayrılmasına fırsat tanımamak o kadar tehlikelidir. İşin insani boyutu kadar, siyasi boyutunu da önemseyerek bunu diyorum.

Şahsen ben, henüz 2013 yılında bu alçak örgütün uzantılarıyla müşteki sıfatıyla  davalaşan birisiyim. Ne kadar iğrenç ve aşağılık yöntemler kullandıklarını az çok biliyorum. Buna rağmen, suçüstü yapılmamış, FETÖ terör örgütüyle bağ, bağlantı ve iltisakı bulunup bulunmadığı tartışmalı, bu yapının herhangi bir kademesinde olmadığı çevresi tarafından dillendirilen ve delillendirilen ama bir şekilde gözaltına alınıp tutuklanmış insanlar için devletin elindeki bilgilere katkı sağlayacak sivillerden ve hatta farklı görüşteki STK'lardan oluşan bir ombudsman heyet tüm illerde kurulabilir. Bu heyet bu kabil insanlar için zaten bildiği ama gerekirse araştırma da yaparak elde ettiği bilgiler üzerinden sonuca dönük tamamlayıcı bir görev üstlenebilir.

Devlet,  ister askeri ve kolluk kuvvetlerinden ister sivillerden darbeye iştirak etmiş, katkı sağlamış, yol vermiş, yöntem göstermiş, alt yapısında bulunmuş, üst yapısında çalışmış ne kadar suçlu varsa onları çıkamayacakları kadar derine gömsün. Bunu milletimizi mutlu edecek  kadar hızlı, bir başkasının aynı ihaneti yapmasına mani olacak kadar etkili yapsın. Ama bu örgütle  bağı şahitlendirilememiş, delillendirilememiş olanların da geniş kitlelerce mağdur edildiğine dönük şahitliğine kulak versin. Bunların sayısının toplam içinde çok küçük yüzdelere tekabül ettiğini biliyoruz. Ama FETÖ'nün de bunu çok iyi kullandığını ve Gölbaşında 42 polisi bir bombayla şehit eden alçakta dahil herkesi aynı mağduriyet kazanında kaynatmaya çalıştığını da görüyoruz.

Hasılı 2019 seçim sathı mahalline girilmeden suçluları gönülleri rahatlatan bir cezayla cezalandırmak da, suçsuzları ayıklayıp temizlemek de en önemli görevimizdir.