Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Garaudy’nin ardından
Yıl, 25 Şubat 1992. Ortalığın buz kestiği bir zaman dilimi. Konya’ya R. Garaudy geldi. Alaaddin Düğün salonunda “Batı ve İslam Medeniyeti Mukayesesi” konulu bir konferans vermişti. Tercümanlığını da kıymetli hocam Prof. Dr. Şerafeddin Gölcük yapmıştı. O soğuk kış gecelerine rağmen içerideki sıcaklık insanları salonun dışına taşımıştı. Yıllarca Fransız soluna, hatta dünya komünizmine görüş ve eylemleriyle katkıda bulunmuş, bütün dünyalıkları elinin tersiyle iterek İslam’ı seçmiş bir kimsenin elbette söyleyecekleri çok önemliydi. Bu sebeple halk, bu konferansa akmıştı. İçeride yer kalmadığı için Konyalılar buz kesen Şubat Soğuğu’na rağmen onu dışarıda dinlemeye devam etmişlerdi.
Konferanstan sonra Konya’nın ileri gelen zevatıyla birlikte küçük bir toplulukla oturmuştuk. Seçkin bir zevatın olduğu bu toplantıda Garaudy’e bir takım sorular yöneltmiştim. Çoktandır ajandamda bu soru ve cevaplar durmaktadır. Onu hem rahmetle anmak ve hem de ileri görüşlülüğünü test etmek açısından öğretici olur diye bu röportajın bir kısmını yayınlamak istiyorum.
Niçin Müslüman oldunuz?
Makinelerle postmoderniteye ulaşılamaz. Bizim problemimiz ne ekonomik, ne de politiktir. Esas problemimiz, bizim için hayatın anlamı nedir? sorusudur. Hayatın anlamı, Allah’tır, O’nu bilmek ve O’nu anlamaktır. İşte ben hayatın anlamını bize veren, kazandıran son mesajda gördüğüm için Müslüman oldum. Yeter mi?
ABD, körfeze niçin geldi ve Irak’ı işgali konusunda görüşünüz nedir?
Ben körfeze gittim, Saddam’la görüştüm. Dönüşümde Fransız televizyonunda dört dakika konuşabildim, daha doğrusu konuşmamı kestiler. Bu savaşın bir sömürgecilik savaşı olduğunu söyledim, Fransız kamuoyuna, bütün bir dünyaya.. Benimle mülakat yapan adam, televizyondan atıldı, işsiz kaldı. Siz Fransa’da demokrasinin olduğuna mı inanıyorsunuz? Bu ülkede, halkın çoğunluğunun oy kullanma hakkı yoktur. ABD anayasasında bütün insanlar hürdür diye yazar. Hatta bir de özgürlük anıtı filan vardır. Ama yıllarca zenciler esir olarak yaşadı. Ayrımcılık yapıldı. Yunanistan’da demokrasi, kölelerin patronları için, ABD’de ise, beyazlar içindi. Fransa’da da zenginler için vardır.
Fransa’da yaşayan Müslümanların durumu nasıldır?
Fransa’da Müslümanların durumu çok kötüdür. Sömürge ülkelerinden getirdikleri Müslümanların durumu çok kötü. Örneğin, Cezayirli işçiler çok düşük ücretle en ağır işlerde çalıştırılıyorlar, varoşlarda en kötü şartlarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Ekonomik krizin yükünü, bu işçiler, yoksullar çekiyor. Bir de onları Fransa’dan çıkarmak istemektedirler. Faşist partilerin liderleri üç milyon yabancı dışarı atılısın, diyor. Böylece işsizlik de ortadan kalkar, diyor. Irkçı bir politika izleniyor, Fransa’da..
Muhammed Hamidullah hocamızla hiç görüşmeleriniz oluyor mu?
Adeta, 20. yüzyılda Hz. Muhammed (a.s)’ın sade hayatını yaşayan M. Hamidullah, benim kardeşim, benim en samimi dostum ve benim en yakın arkadaşımdır. Şu günlerde o çok hasta.. Sıhhati iyi değil. Sağlığı için dua etmenizi istirham etmekteyim. Ben Fransa’da Fransız TV 2. kanalında İslami mücadele vermekteyim. Bu televizyon konuşmalarımda Yaşayan İslam, entegrizm gibi konuları anlatıyorum.
Türkiye Müslümanlarının geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ben buraya, size tavsiyede bulunmak için gelmedim, nasihat vermek için gelmedim. Siz İslami meseleleri benden daha iyi bilirsiniz. Eğer siz İslam’ın temel prensiplerini yaşarsanız, zafere ulaşma konusunda hiç şüphe etmem. Allah dinine yardım edenlerle beraberdir, onlara mutlaka yardım eder.
Onu rahmetle anıyoruz. Sadaka-i cariye hükmünde olan eserleriyle ebediyyen yaşayacak ve bütün bir insanlığa İslam’ın mesajını iletmeye devam edecektir.