yazar-3
Gazetecilik heyecanı biterse..!
Konyalı bir grup gazeteci eş ve çocuklarıyla birlikte hafta sonunu Gazeteciler Cemiyetinin girişimiyle Kamer Holdingin turizm yatırımları arasında yer alan Şah Inn Suit Hotelde geçirdik. Geçtiğimiz Cuma günü saat 14.30da Mevlana Müzesi önünde neşe içerisinde başlayan yolculuğumuz Pazar günü saat 17.30a kadar devam etti. Bu dakikadan sonra Manavgat-Seydişehir karayolunun 80inci kilometresinde gördüğümüz trafik faciası neşemizi üzüntüyü sürükledi. Karayolunun kenarında Türk turizminin başkenti olarak bilinen Antalya sınırları içerisinde konuğumuz olan çoğunluğu yabancı 44 insan acı içerisinde kıvranıyordu. Ben ve birkaç arkadaşım otobüsten inip görevimizi yapmaya kararlıydık. Ancak, kafilemizi taşıyan otobüs şoförü tarihe tanıklık etmek isteyen bizlerin araçtan inip fotoğraf çekmesine sözüm ona bazı gazetecilerin onay vermemesi üzerine direnmeye başladı. Sonuçta, gerilen sinirlerimizi ve asılan yüzlerimizi görünce durmak zorunda kaldı. Habercilik heyecanı bitmeyen bizler, değme maratonculara taş çıkartırcasına koşmaya başladık ve kamuoyunu faciadan haberdar ettik. Şimdi, Şehr-i Konyada gazetecilik heyecanı bitince ne olmalı tartışmasını başlatmanın zamanının geldiğine inanıyorum. Bizi engellemeye kalkan sevgili (!) meslektaşlarımızın isimlerini yazmıyoruz. Ama, heyecanı biten, kamusal sorumluğunu unutanların Sarı Basın Kartlarıyla şehre, kente ve ülkeye ne kadar yararlı olabileceklerini merak ediyoruz. Haberden haberleri olmayan gazetecileri kamuoyu önünde özür dilemeye davet ediyoruz. Bu satırların yazarı 30 Ocak 2000 tarihinde Kuluda 7 Mehmetçikin şehit düştüğü bir trafik faciasında fotoğraf çekerken kalp krizi sonucu günlerce, aylarca sağlık çilesi çekti. Bunu herkes bilir. Haberciler de iyi bilir. Akseki yakınlarındaki kazada turist otobüsü şarampole uçunca 2 kişi öldü, 42 kişi de yaralandı. Konyaya birkaç saat geç girsek ne olurdu? Birkaç yaralıya yardım etseydik, hastanelere gidip kan verseydik olmaz mıydı? İnanç manifestomuz, Mevlananın torunu oluşumuz bunu gerektirmez miydi? Neyse Olan oldu. Konyalı gazetecilere kısa olsa güzel bir tatil olanağı sunan Kamer Holding Yönetim Kurulu Başkanı Özer Sevancan ve yakın çalışma arkadaşlarına ailem adına yürekten teşekkür ederim. Yazımı zaman zaman kullandığım bir atasözüyle noktalıyorum. Sel gider, kum kalır