Fahri Kubilay
Gıdım Gıdım Su…
Görünen o ki gelecegin en büyük proplemleri su ve susuzluğun meydana getirceği felaketlerle yaşanacak.
Nasıl petrol için savaşlar çıkıyor işgaller yapılıyorsa, gelecektede su için de aynı şeyler olacak. Suyu olan memleketler işgale ugrayıp istila edilebilecek.
Bu tesbitten sonra meseleye birde lokal anlamda bakalım. Bölgenin şartları ne Konya çevresinde Seydişehir bölgesinde su sıkıntısı yaşanır mı biraz bu konuya değinelim.
Şu an şebeke şehir şebekesi içme suyunda kesinti yaşamıyoruz. Bu Seydişehir belediyesi tarafından önceden görülüp veya geçmiş yıllarda yaşanan su sorunlarından dolayı alınan önlemlerle kısa vadeli olarak çözüldü ve Seydişehir iki yıldır su sıkıntısı yaşamıyor..
Diğer taraftan tarımsal sulamada kullanılan sular için aynı şeyi söylemek çok zor. İlçemizin herhangi bir köyünden tarımla geçimini sağlayan birkaç vatandaşa hele bir sorun ekili alanlarınızı sulayabiliyor musunuz diye hangi cevapları alırsınız?
Buradan felaket tellalıgı yapmak istemiyorum ama adım adım yaklaşan büyük tehlikeye şimdiden önlem alınmassa birkaç yıl sonra seyredin memleketin çorak halini.
Seydişehir çevresindeki sulu tarım yapan köylerdeki çekilen çileye bizzat şahitim. Halk diliyle ayağına akıp giden su şimdi nöbetle veriliyor. Belirli zamanlarda verilen payına düşen suyu zamanında verimli kullanabilirsen amenna, aksi halde ektigin sebzenin pancarın akibeti kötü. Gıdım gıdım su veriliyor suyun gerçek sahibine…
işin enterasan tarafı bahsi geçen tarım alanları çok yakınından Çarşamba kanalı geçmesine rağmen akan sudan gerekli şekilde istifade edememiş olmak ise insanlarda stresi artıran başka bir sebep.
Tabii ki bu problem yeni degil. “Sakla samanı gelir zamanı” denir ya hani… Seydişehir ve çevresinde suyun bolluğunda hiç kimse kaleye almamış.. Sen elindeki suların hepsini bol keseden dagıtmışsın… Akan suları toplamış konya ovasına vermişsin, yer altı suları desen yıllar önce adeta hibe edilmiş… Şimdilerde ise çatlayan topraklara şahit oluyoruz…
En basitinden İçeri Kışla denilen büyük bir havzanın suyu o zamanlar hiç karşılıksız verilmiş Kuğulu ve Pınarbaşı’ndaki sular bize yeter hesabı yapılmış... Ve Türkiye’de ender yerlerde bulunan kireç taşı suyu olarak tarif edilen sert soguk su bir şekilde bağışlanmış. Gün gelmiş Seydişehir Belediyesi o havzalara kuyu vuramaz hale gelmiş, ne garip değil mi?
Ortaya suçlu koymak ve bütün kabahati ona yıkmak amacında değilim ama bugün yaşanan susuzluğumuza sebeb bu vurdumduymazlık değil mi?
Hepimiz malumu üzere, küresel ısınma ve gerek iklim degişikleri sonucu yer altı suları Konya çevresinde
Bu ne demek biliyormusunuz? Konya’da daha derine açılan kuyular bölgede tüm yüzey sularını çekecek. Yani kilometrelerce uzaklıktaki yüzey sularının hepsi çekilecek demektir.
Diğer taraftan Konya çevresinde açılan kuyunun sayısı hakıında kesin bir rakam söyleyebilen yok. Her bahçeye, her tarlaya bir kuyu açılmış, su derine indikçe kuyu da derine indiriliyor. Bas santrafişin düğmesine aksın sebil sular..
Bunu adına vahşi sulama deniliyor… Bu vahşetin acılarını da hep birlikte yaşayacağız…
Bunlar şimdilik görünen sorunlar. Bu konuya daha sonraki yazılarımızda Seydişehir çevresindeki su projeleri ile devam edecegiz inşallah.