Gizli düşman: Diyabet

Gizli düşman: Diyabet

Çocuk Endokrinoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Gülsüm Figen Günindi “tip-1 diyabet” hastalığı ile ilgili bilgiler verdi.

Tip-1 diyabetin çoğunlukla bağışıklık sistemi hücrelerinin yani pankreasın insülin üreten beta hücrelerini zedelemesine bağlı bir hastalık olduğunu söyleyen VM Medical Park Samsun Hastanesi, Çocuk Endokrinoloji Kliniğinden Yrd. Doç. Dr. Günindi, “Bu hastalık daha çok çocuk ve ergenlik döneminde görülür. İnsülin eksikliğinde besinlerle alınan şeker hücre içine giremez ve enerji kaynağı olarak kullanılamaz. Bu anlamda tip-1 diyabet olan çocuklarda çok su içme, çok ve sık idrar yapma, geceleri birkaç kez uykudan uyanıp idrar yapma, sürekli açlık hissi ve fazla yemek yemeye rağmen kilo kaybı gibi bulgular aniden ortaya çıkar ve erken tanı konmazsa ‘diyabetik ketoasidoz’ adı verilen koma gelişir” dedi.

İNSİLÜN POMPASI

Tip 1 diyabetin tedavisinde insülin kullanıldığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Gülsüm Figen Günindi insülin pompaları hakkında bilgi verdi. Günindi, “Bilindiği gibi insüline bağımlı diyabet hastaları günde 4 defa insülin yaparak hayatlarını sürdürürler. Bazen bu kadar sık insülin yapılmasına rağmen kan şekeri düzeylerinde anormal yüksek-düşük değerler görülebilir. Bu durumda karbonhidrat sayımı yapabilen hastalarımıza insülin pompası kullanımı öneriyoruz. İnsülin pompası, tüm gün sürekli ve az miktarda insülin salgılayarak, kan şekerinin daha düzgün olmasını sağlar. Hastalar bu yöntemi kullandıklarında günde 4 defa enjeksiyon yapma zorunluluğundan kurtulurlar” diye konuştu.

“İNSİLÜN POMPASINI KULLANMAK İÇİN EĞİTİM ALMAK GEREKİR”

İnsülin pompasının kullanımının ilk olarak 1970’li yıllarda telaffuz edilmeye başlandığını, günümüzde ise birçok hastanın hayatını kolaylaştıran bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyen Günindi şu bilgileri verdi: “Ancak pompa kullanımı hakkında yeterli bilgiye sahip olmama ya da beklentilerin yüksek olması gibi nedenlerden dolayı istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Pompa kullanımı için hastanın bir endokrin kliniğinde veya diyabetle uğraşan bir merkezde izleniyor olması ve ayrıca hastanın da pompa tedavisi konusunda gerekli eğitimi almış olması gerekir. Ayrıca, bu tedavi uygularken hastanın kan şekerlerini izleyeceğine doktorun ikna olması gerekir. Eğer hasta pompaya geçer ve bunu izlemezse hastaya yarar değil, zarar vermiş olur. Diyabetli durumunu belgelediğinde, hekim uygun olduğunu düşünüyorsa heyet raporu çıkarıldığında SGK aracılığıyla pompa maliyetinin büyük kısmı karşılanmaktadır. Ayrıca diyabette insülin tedavi teknikleri konusunda, yapay pankreas, ViaCyte (PEC-01 hücreleri ve encaptra koruma kılıfı), ultra hızlı etkili insünler, afrezza ve kök hücre üzerine yapılan çalışmalar gibi yeni gelişmeler de devam etmektedir.”

 

 

YAPAY PANKREAS ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA

Yrd. Doç. Dr. Gülsüm Figen Günindi açıklamasını şöyle tamamladı: “Diyabette hedeflenen, kan şekerine göre insülin dozu ayarlamadır. Pankreasın görevini henüz tamamıyla yerine getiremese de yapay pankreas, diyabetlilerin hayatını kolaylaştıracak çok önemli bir çalışma. Yara bandı ve kol saati şeklinde olacak yapay pankreas sistemi üç aşamadan oluşuyor: Glikoz sensörü, insülin dozu ihtiyacını hesaplayan sistem, insülin dozunu azaltıp arttıran akıllı pompa. Bunları dışında İnsülin uygulama yöntemi ne olursa olsun, diyabetliler beslenmelerine ve fiziksel aktivitelerine dikkat etmelidir. Tedavide başarı öncelikle düzenli bir beslenme ve fiziksel aktiviteye bağlıdır.”