Salih Sedat Ersöz
Gol yoksa puan da yok
Torku Konyaspor’da değişen bir şey yok. Gol kısırlığı ve puan kaybı sürüyor. Daha önceki yazımda, Konyaspor’un ortaya koyduğu mücadelesinin iyi olduğunu ama puan almak için bunun yeterli olmadığını, iyi sonuç için mutlaka gol atmak gerektiğini yazmıştım.
Elazığspor maçı için de aynı şeyleri söylemek mümkün. Mücadele var, oyun var, pozisyon var ama gol yok. Gol olmayınca da tabii ki puan da yok.
Transferin son gününde alınan yeni oyuncuların varlığı da bu maçta gol atmaya ve puan almaya yeterli olmadı.
Konyaspor’un mücadelesi ve ortaya koyduğu oyun ümit veriyor ama artık gole ihtiyaç var. Ümitlerimizi her hafta yeni bir haftaya devretmek istemiyoruz.
Elazığspor maçında topla daha çok oynayan, baskı kuran ve daha çok pozisyon üreten taraf şüphesiz Konyaspor’du. Böyle olmasına rağmen kalesinde 2 gol gören ve sahadan boynu bükük ayrılan yine Konyaspor oldu.
Futbolda netice gole bağlı. Gol atamazsanız ortaya koyduğunuz iyi oyun olumlu bir sonuç getirmiyor. Onun için ne yapıp edip yakaladığınız pozisyonları gole çevirmelisiniz.
Yakalanan o kadar çok pozisyon var ki, bunlardan hiç birinin golle sonuçlandırılamamasının mutlaka bir çözümü olmalı. Rakipten çok daha fazla net pozisyonlara giriyorsunuz ama netice alamıyorsunuz. Bu probleme bir çare bulunmalı.
Erdal’ın şutlarında 2 topun direkten dönmesine hadi şanssızlık diyelim ama kaleci ile karşı karşıya kalınan pozisyonlarda boş kale yerine kaleciyi nişanlamak beceriksizlik değil de nedir?
Yüzde yüzlük pozisyonlarda birkaç defa topa vuruş öylesine kötü ve cılız oldu ki, ekranın karşısında “ben bile senden daha iyi vururdum” demekten kendimi alamadım.
Son vuruşlardaki zayıflık, beceriksizlik ve topu boş kaleye göndermek yerine kaleciye teslim etmek veya çarptırmak hem de bunu defalarca yapmak tecrübeli süper lig oyuncularına yakışmıyor.
Bu durum böyle devam etmemeli. Aksi halde moraller tamamen bozulacak ve arkasından psikolojik yıkım gelecektir. Bu olumsuzluğun giderilmesi çok zor olur.
Onun için ne yapıp edip önümüzdeki hafta oynanacak olan Gençlerbirliği maçını kazanmak gerekir. Hem de 2 veya 3 farklı kazanılmalı ki, gol kısırlığının ortadan kalktığı, takımın gol atma becerisini kazandığı görülmeli ve futbolculara güven gelmeli.
Diğer yandan Konyaspor maçın başlamasıyla birlikte büyük bir telaş içerisinde rakibe yüklenmeye başlıyor. Maçın hemen başından itibaren başlayan gol atma telaşı bir süre sonra yerini kontrolsüzlüğe bırakıyor. Kurulan yoğun ve kontrolsüz baskı, orta alanda boşluklar ve geride açıklar vermeye sebep oluyor ve takım sık sık kontra yemeye başlıyor.
Elazığ maçında yenen 2 gol, bu şekilde ve kişisel hatalar sonucu geldi. 2-0 geriye düşüldükten sonra, bilhassa ikinci yarıda o kadar çok pozisyon üretildi ki, bu net pozisyonlar değerlendirilebilse idi Fenerbahçe maçında olduğu gibi muhteşem bir dönüş sağlanabilirdi.
Ama olmadı. Geçen geçti, giden geri gelmiyor. Geçenden ders alarak geleceğe bakmak lâzım.
Gençlerbirliği maçı iyi oyun ve iyi mücadele ile birlikte iyi sonucun da alınmaya başlandığı ve yüzlerimizin güldüğü bir maç olsun. Mutlu yarınlar efendim.