Mustafa Yiğit
"Güzel ve Dahi"...
“Güzel ve dahi” ya da “zengin kız, fakir erkek”!
Yaz sezonu girdi, televizyonlarda seyredeceğiniz pek bir şey yok. Daha çok seçim için yapılmış programlar var. Üç aşağı beş yukarı herkes aynı şeyleri söylüyor: Üç partili bir meclis olur. Piyasa, iş dünyası, bürokrasi kendi pozisyonunu buna göre belirlemiş durumda.
Seçim meydanları ise yoğun sıcakta, konuşmalarıyla çok da verimli olmayan liderleri konuk ediyor. Çoğunun sesi gitmiş, yorulmuş, “şu seçim günü gelse de sıcağın altında konuşmaktan kurtulsak” vaziyetindeler. Her şeye rağmen yaz tatili planlarını 22 Temmuza göre ayarlayanlar hiç de azımsanmayacak çoğunluktalar.
Gördüğünüz gibi seçimden bahsetmeden geçemiyorum. Ben de seçim yazan, seçim yorumlayan yazarlar konvoyuna ister istemez katılıyorum. Ancak bugün seçim ve siyasetin dışına çıkmayı düşünüyorum. En az seçim mevzuu kadar yorucu ve üzerinde en çok konuşulan bir konu TV yarışmaları.
Aslında son dönemde yarışma programlarını seyretmeme kararı almıştım. Jürisinden, sunucusuna, yarışmacısından yapımcısına kadar pespaye olan yarışma programları yapılıyordu.
Bu yarışma programlarının ilki olan “biri bizi gözetliyor”dan bu yana pek çok yarışma programı yapıldı ve bu yarışmalara katılan pek çok genç yaşlı, kadın erkek tanıdık.
O günden bu yana pek çok kavga, uygunsuz durum, rezalet yaşandı gerek yarışmacılar arasında gerekse program formatı gereği jüri üyeleri arasında. Bu yarışmalardan pek çok şöhret çıktı ve bunlardan bazıları bir iki ayda sabun köpüğü gibi eridiler gittiler. Hatta iki gencin hazin ölümlerine bile tanık olduk. Onların yaşamları da ölümleri de maalesef medyaya malzeme oldu.
Bu programlara katılanların çoğu psikolojik tedaviye muhtaç insanlar haline geldiler. Yaz sezonunda yapımcılar sıcakların da etkisiyle olacak ki iyicene zıvanadan çıkmışlar ve çok farklı bir formatta seyirciyi ekranlara kilitlemeyi kafaya koymuşlar. Hem cinsiyete vurgu yapan, hem sosyal, hem sınıfsal, hem cinsel, hem de zihinsel bir mevzuuyla karşımıza çıkmışlar.
Bu programın adı: Güzel ve Dahi. Güzel kızlar ve dahi erkekler programda kıyasıya yarışıyorlar. Peki bu güzel ve dahilerin başka özellikleri yok mu? Tabii ki var.
Bu güzel ve “ciks” kızlarımız aynı zamanda baya da “aptal” olmak zorundalar, yarışmanın formatı gereği. Bunu ispat etmek için de üç yaşındaki bir çocuğun bile bileceği konular hakkında sorulan sorulara saçma sapan cevaplar vermeleri yeterli.
Ancak işin ilginç yanı, dahi olan erkeklerde de dehaya dair bir parıltının görülmemesi. Onlar da sıradan, hatta yeterince sıradan gençler. Ne ülkeleriyle ne de sosyal çevreyle, insanlarla sağlıklı ilişkiler geliştirememiş, vakitlerini kız tavlamakla geçirmiş gençler gibi görünüyorlar.
Esasında sıradan, bilinen bir espri üzerine kurulmuş program formatı. Türk filmlerinin “Zengin kız, fakir oğlan”ı bu programda “dahi erkek, aptal kıza” dönüşmüş.
Kızlar açısından bakarsak; özellikle televizyon karşısına geçen ve kendini çirkin hisseden kızlar hedef kitlesi seçilmiş ve “akıllarıyla teselli olsunlar istenmiş”. Yani bu program onlar için iyi birer psikolojik tedavi olur diye düşünmüşler yapımcılar.
Erkekler acısındansa, “paran olmasa da biraz aklın varsa kız tavlayabilirsin” amacı güdülmüş. Programı bu nedenle hiç de gerilmeden, tıpkı eskiden olduğu gibi çekirdek çitleyerek izleyebilirsiniz. Öyle feminist ve sınıfsal tavırlar geliştirmeye, protestoya da gerek yok.
Çağımıza uygun, ciddi bir program “güzel ve dahi”! iyi seyirler efendim.