Hacı’ya gidecedim ama çıkmadı

Bugün kendisinden hiç beklenmeyen birisinin Hac için müracaat ettiğini ve yedek bilmem kaç bininci sırada çıktığını duydum. “Valla gidecedim, ama çıkmadı” diye kendini karşısındakilere savunurken bir yerde bu işi önemsediğini ve belli bir yaşın üzerinde olduğu için de gitmesi gerektiğine kendisini inandırdığını gördüm.
Bu sene müracaat her zamankinden fazla olmuş. Kaba bir hesapla müracaat edenlerin yüzde üçü ya da beşinin Hacı olabileceğini söyleyebilirim. Böyle giderse önümüzdeki birkaç yıl içinde yüz binlerce insan Hac için sıraya geçip bekleyecek. Ya da şimdiden yazılmakta fayda var ki üç sene sonra sıra gelebilsin.
Ben genç yaşta gittiğim için sorun değil, ama söylemeden geçemeyeceğim bir husus var. Türkler çok yaşlı gidiyorlar. Evet, mübarek topraklara onlarca değişik ülke ve yüzlerce değişik milletten gelenlerin içinde en yaşlıları bizim Türk Hacılar. Ondan değil mi ki, her sene hava raporu dinler gibi, bakalım bugün kaç hacımız öbür aleme geçmiş diye haberleri dinliyoruz. Pek çok ihtiyar amcamız ve teyzemiz oralarda alemi değiştiriyorlar.
Gençken gitmeli arkadaşlar. Gitmeyecek olanlara sözümüz yok, lakin gitmeyi düşünen ve mali durumu iyi olanlar hemen bu işi öncelesinler. İslamın şartlarından birisi olan Hac ibadetini titizlikle yerine getirmeye çabalayanlara ne mutlu.



Coca Cola, sizin için bağışlıyormuş!


Coca Cola’nın patronu, geçtiğimiz günlerde Amerika CNN’inde bir programa katılmış ve tarihi bir açıklama yapmış. İngilizce bilen bir dostum söyledi bana da. Neymiş efendim, firmanın kârından bir bölümü her ay, yardım kuruluşları ve sivil toplum örgütlerine bağış yapmak üzere ayrılıyormuş. Temmuz ayının gelirinden ayrılan payın tamamını da bir kuruma göndermişler, Tanrı kabul etsin diye. Orası neresiymiş biliyor musunuz, İsrail Donanması. Yanlış okumadınız… Ve adam devam etmiş. Bundan sonraki aylardan da yine bu yardıma muhtaç (!) devletin diğer yardıma muhtaç kuruluşlarına bağışlayacakmış.
Ne diyelim Coca Cola içen Müslümanlar, bundan sonra da içmeye devam etsinler ki sevapları bol olsun… Ne de olsa yardıma katkıda bulunuyorlar.
Filistin’deki Müslüman kardeşlerimizin zaten içtiğimizden haberleri mi oluyor sanki!



Kızlara mı, ayakkabılara mı?


Ayakkabıcılar fuar açmışlar yine. Yine diyorum, üç beş ay önce bi fuarlarına daha gitmiştim TÜYAP’a. Bununla 16’ncısı olmuş fuarın…
Tam girişe cıbıldak iki kızcağız koymuşlar ki sormayın gitsin. Bir baktım, ikinciye takatim kalmadı. Zaten fazla da duramadım. Ağabeylerim, ablalarım, kardeşlerim bu ne ya? Üstlerine incecik bi gecelik, afedersiniz altlarına da minnacık bi etek mi artık ne derler onun adına giydirmişler. O vaziyette bekleşirler girişte. Niye? Gelenler baksınlar diye. Yahu, ayakkabı fuarına gelen bir kişi düşünün, bunlarla ne işi olabilir?
Haaa unutmadan, kızların hemen arkasından sizi büyükçe bir abdest mesti karşılıyor. Biz ihtiyarların kışları ayağımızdan düşürmediğimiz mestten bahsediyorum. 333 numaraymış. Şimdi, kızları görenlerin abdestleri kaçıyor ya sonra da kolayca abdest alsınlar diye bir mest!...
Bu yavrucakları soyarak buraya dikenlere bir sorum var. Fuarda teşhir edilen ayakkabıya mı bakacağız, yoksa fidan gibi boylu, güzel, süslü ve de çıplak bu kızlara mı? Milleti ancak böyle çekebiliyoruz Hacıabi diyorsanız, yapmayın bir daha burada fuar muar kardeşim. Tövbe tövbe…