Doç. Dr. Murat Kayacan
"Hainlik etmediğini" söyleyen kim?
Kur'an'da kıssaların en güzeli diye betimlenen Hz. Yusuf ile ilgili kıssada şu cümlenin kim tarafından söylendiği konusu farklı yorumlara konu olmaktadır: “Bu, onun yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını (herkesin) bilmesi içindir.” (Yusuf, 12: 52). Bir yaklaşıma göre, bu ayetteki sözler Hz. Yusuf’a (Mevdudi, 1986, II: 440), diğer bir yaklaşıma göre de "yöneticinin eşi"ne aittir.
Yukarıdaki ayetin siyakı sözün Hz. Yusuf'a ait olduğu yorumunu desteklememektedir: "Kral, kadınlara, 'Yusuf'un gönlünü çelmek isterken derdiniz ne idi?' dedi. Kadınlar, 'Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz.' dediler. Yöneticinin karısı ise, 'Şimdi gerçek ortaya çıktı. Onun gönlünü çelmek isteyen bendim. Şüphesiz o doğru söyleyenlerdendir.' dedi. Bu, onun yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah'ın hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını (herkesin) bilmesi içindir. Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.' dedi." (Yusuf, 12: 51-53). Görüldüğü gibi, delilden uzak bir şekilde Hz. Yusuf’a ait olduğu söylenen cümle (İbn Teymiye, 1995, X: 298) aslında “yöneticinin eşi” olan hanıma aittir.
Ne var ki, Zemahşeri girişte belirttiğimiz ayetteki ifadenin Hz. Yusuf’a değil de yöneticinin eşine ait olduğu görüşüne mesafeli durarak bu görüşü qîle lafzıyla belirtmekte ve o kadının Hz. Yusuf'a gıyabında hainlik etmediğini, ona iftira atmadığını, doğruyu söylediğini, kendini temize çıkarmaya çalışmadığını açımlayarak ifade etmektedir (II: 462).
Yukarıdaki ayet grubunda yöneticinin hanımı, "Onun gönlünü çelmek isteyen bendim." diyerek, arılığıyla, aklığıyla, dürüstlüğüyle dört dörtlük bir tanıklık sergilemektedir. Bu ifadeden hareketle, kadının kendisi hakkında birtakım söylentiler çıkabileceğini zerre kadar umursamadığı söylenebilir. Onu, kralın ve ileri gelen kimselerin huzurunda böylesine açık bir itirafa iten, sadece ve sadece hakikattir. Ayrıca, kadın artık kendisinin cinsel fitnesine kapılmamış bu imanlı adamın (Hz. Yusuf'un), kendisine saygı göstermesini arzulamakta ve imanı, dürüstlüğü ve ona gıyabında ihanet etmemiş olması nedeniyle, Hz. Yusuf'un onu takdir etmesini ve ona saygı göstermesini istemektedir (Kutub, 1991, VI: 272).
Yukarıdaki üç ayetin bağlamından da anlaşılabileceği gibi, melikin kadınlarla konuşması sırasında Hz. Yusuf orada değildir. Dolayısıyla söz alıp düşüncelerini beyan etmesi de mevzubahis olamaz. Kadın, Hz. Yusuf'un bir suçunun olmadığını, kendisinin Hz. Yusuf’u baştan çıkarmak istediğini, bu konuşma sırasında henüz hapiste olan Hz. Yusuf'un gıyabında iftira edip ona hainlik etmek istemediğini, kendisinin suçsuz olmadığını ve ısrarla Hz. Yusuf ile birlikte olmak istediğini, kötülüğü emreden beşeri arzulara teslim olmaktan ancak Allah'ın rahmet ettiklerinin kurtulduğunu söylemektedir (Sarmış, 2013: 231).
Klasik müfessirlerin çoğu -muhtemelen İbn Abbas'tan gelen bir rivayete dayanarak- 52. ve 53. ayetleri Hz. Yusuf'un sözü olarak nakletmişlerdir. Halbuki kıssanın akışına göre, bu sözler söylendiğinde, Hz. Yusuf hala zindandadır ve 54. ayetin de gösterdiği gibi hapisten daha sonra çıkacaktır: “Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim.” (Yusuf, 12: 54). İbn Kesir'e göre de sözün bağlamından anlaşılan, yazının girişinde mealini verdiğimiz ayetteki sözün yöneticinin hanımına ait olduğudur. Hz. Yusuf'un melikin yanına gelişi bu olaydan sonradır (IV: 395).
Görüldüğü gibi, doğru olan “hain olmadığını ifade edenin” Hz. Yusuf’un değil, onu önce ayartmaya çalışıp sonra kötü niyetini itiraf eden yöneticinin eşidir.
En doğrusunu Allah bilir.
İbn Kesir, Ebu’l-Fida İsmail b. Ömer, Tefsiru’l-Kur'ani’l-Azim, 8 C., 2. bs., Daru Tayyibetin Li’n-Neşri ve’t-Tevzi’, Riyad, 1999.
İbn Teymiye, Takiyuddin Ebu’l-Abbas, Mecmuu’l-Fetava, 35. c., basım yeri yok, 1995.
Kutub, Seyyid (ö. 1966), Fî Zilâli’l-Kur'an, (çev. Mehmet Yolcu ve diğerleri), 10 c., Dünya Yay., İst., 1991.
Mevdudî, Ebu’l A’lâ, Tefhîmu’l-Kur’an, (çev. Muhammed Han Kayani ve diğerleri), 7 c., İnsan Yay., İst., 1986.
Sarmış, İbrahim, "Bazı Ayetlerin Çevirisi ve Yorumlanması Üzerine", Eskiyeni Dergi., S. 26, Ankara, 2013.
Zemahşerî, Mahmud b. Ömer, el-Keşşâf an Hakâiki Ğavamidi’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvil fî Vucûhi’t-Te’vil, 4 c., Daru’l-Kütübi’l-İlmiye, Beyrut, 1995.