Fatma Şeref
Hatırım İçin…
Kendi hatırımdan bahs ediyorum. Bu sabah fark ettim yazarlık ne tuhaf bir şey! Yeni mi anladın diyen üstatlar olabilir. Ama öyle vallahi yeni... İçimden gelmeden tek kelime yazamıyorum. Allah’tan kimse benden hatır için bir yazı istemiyor. Fakat kendim istiyorum bazen. Yani bir yanım gerekli gördüğüm bazı konuları yazmamı salık veriyor sürekli öbür yan hiç umursamıyor bile…
Genelde bu hafta gazetede ne yazsam diye düşündüğümde ortaya çıkıyor bu. Hani herkesin içinde konuşan iç sesler vardır. İkizler burcu olduğumdan mı yoksa hukukçuluk ve yazarlık gibi iki farklı mesleği taşıdığımdan mı bilmiyorum. Bendeki iç sesler daha belirgin çatışma çok çetin… Biri diyor ki şu önemli, bu bilinmiyor, öbürü tamda gündemde şimdi yazmalısın! Yazar Fatma hiç oralı değil. Bazen ukala mı, narsist mi, bu yazar beni niye hiç dinlemiyor diye düşünmüyor değilim. Bazen de ego tavan maşallah, iyi ki bir kalemi var ya elinde, dinlemez diyorum. Yine sonuç değişmiyor. Yazar olan Fatma içimdeki tüm Fatmalara galip geliyor nihayetinde. O kendi mülkünde sultan! Ne de olsa kalem onun elinde… Ve belki de bu aslında, kalemin kendi hâkimiyeti, yazara da hükmeden o… Ne yazarsa yazsın, bakalım.
Latife bir yana işin doğası bu galiba. Sonbahar yapraklarının bile bir söze sadık kalmak için düştüğüne, izne tabi olduğuna inanlardanım. Kalemin de yazardan bile bağımsız bir sözü vardır mutlaka. Bazen o ne yazarsa yazsın binlerce kişi için hiçbir anlam ifade etmez. Ama gider hiç ummadığınız bir kişin kuyusuna ip olur, zindanına pencere olur… Kalemden dökülen kelamın kim bilebilir nasıl bir seyahat güzergâhı, ne çeşit bir kaderi var. Çoğu zaman yazan bile bilemez.
Ama bazen yıllar sonra o bir kişi, sizi bulur şaşkına çevirir. Böyle sürprizleri imza günlerinde yaşarız genellikle. Çünkü hiç tanımadığı bir okurun yazara ulaşma imkânı en çok böyle etkinliklerde mümkün. Okurla buluşma ya da imza günlerini bu yüzden seviyorum. Bir kişi gelecek olsa vaktim varsa katılmak isterim. Ama kendimi bağlamak ve hızlandırmak adına yeni kitabım çıkıncaya kadar yasak koymuştum. Yine de reddedemediğim güzel davetler oluyor diyeti bozuyorum.
Şöyle bir baktım da geçen Mayıs ayı içinde Dr. Portakal Yaşam Merkezi Kültür Cafe organizasyonu ile ve 17 Aralık Şeb-i Arus’da Konya Kültür Turizm Derneği’nin düzenlediği imza günlerim oldu. Geçen hafta da İl Kültür Turizm Müdürümüz Abdüssettar Yarar beyin daveti ile Kütüphaneler Haftası etkinlikleri içinde, İl Halk Kütüphanesinde imza günü yaptık. Organizasyon da ilgi de şahaneydi.
Fakat Konya Kitap Günleri ve Tyb Konya Şubesinin imza etkinlikleri ile ilgili birçok şikâyeti de orada duydum. Hayret sonunda buraya geldim. Baştan yazmam gerekiyor diye düşündüğüm ama kalemin kalkmadığı konu buydu. Özgür bırakınca kendisi oraya kadar gelmiş.
Yazmak istememdeki sebep şu: Belki sözü geçen etkinliklere katılmadığımdan olacak bana çok soru geliyor. Herkese gazetede yazacağım diyorum. Ayrıca Konya için önemli ve gerekli bulduğum çalışmalarla ilgili olumlu olumsuz görüşlerimizi paylaşmakta fayda görüyorum.
TYB Konya Şubesinin her yıl kütüphaneler haftasında düzenlediği geleneksel imza gününe iki yıldır katılamıyorum. Derneğimiz her seferinde çok önceden arayıp haber veriyor. Ya programım uymuyor ya da Kule Site AVM organizasyonunu beğenmediğimden içimden gelmiyor. Konu ile ilgili sıkıntıları TYB deki arkadaşlara ilettim ama AVM nin şartlarını değiştirememişler. Bence başka yer tercih edilmeli. Ama Derneğin imza günü listesindeki yazar arkadaşların sınırlı tutulması ve aynı listenin Kitap Günleri etkinliklerindeki organizasyon için de kullanılması, bazı isimlerin birden fazla tekrar etmesi konusunda hiçbir bir bilgim yok.
Ben, zaten etkinlikler afişini sosyal medyada da eleştirdiğim gibi okuyamadım. Kendi adımı zor buldum. Bir kısım sorunların da birden fazla kurum ve faaliyetin üst üste gelmesinden kaynakladığını düşünüyorum.
Ama asıl üzüldüğüm şey iki yıldır ertelenen önceki yıllarda çok büyük ilgi gören Konya Kitap Günleri fuarının sönük geçmesi ve Konya içi bir yana dışarıdan gelen şikâyetlerin ardı arkası kesilmemesi. Yayın evlerinin katılım oranı üçte bire kadar düşmüş, ziyaretçi sayısı da öyle. Dahası yayınevleri de ziyaretçiler de çok haklı. Halen devam ettiği için toplam değerlendirmeyi sonra yazmak üzere şimdilik burada bırakıyorum.
Kalem kimsenin hatırını gözetmese de kitabın hatırına yazıyor… Bizler de Kitab’ın hatırına bir az daha özen göstersek olmaz mı?
Cumanız Mübarek Olsun